Translate.vc / французский → турецкий / Katarina
Katarina перевод на турецкий
245 параллельный перевод
"Deux garçons nous regardent", dis-je à Katarina, ma voisine.
"İki oğlan bize bakıyor" dedim yanımdaki Katarina'ya.
Et Katarina était à côté de moi, avec ses seins et ses cuisses épaisses.
Ve Katarina göğüsleri ve güzel kalçasıyla yanımdaydı.
Puis l'un des deux, le plus courageux, approcha et s'accroupit à côté de Katarina.
Sonra içlerinden en cesur olanı yaklaştı ve Katarina'nın yanına çömeldi.
Soudain, j'entendis Katarina dire : "Pourquoi ne viens-tu pas?"
Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.
Elle l'aida à la pénétrer en lui tenant les fesses.
Katarina onun kalçasını tutarak içeri girmesine yardım etti.
J'entendis Katarina murmurer et rire.
Katarina'nın mırıldandığını ve güldüğünü duyuyordum.
Katarina lui dit : "Va sur elle."
Katarina "Git ona!" dedi.
Katarina était sur le côté, nous regardant et lui tenant le dos.
Katarina yandan bize bakıyordu ve onun sırtına dokunuyordu.
Lorsqu'il vint, elle l'enlaça et se masturba avec sa main.
Çocuk boşaldığında Katarina ona sarılıyor ve eliyle mastürbasyon yapıyordu.
Et lorsqu'elle vint, elle cria comme une folle.
Ve Katarina boşaldığında çılgınlar gibi bağırıyordu.
Katarina déboutonna son pantalon et joua avec lui.
Katarina pantolonunun düğmelerini çözdü ve onunla oynamaya başladı.
Katarina est tombée amoureuse de toi.
- Katarina son zamanlarda sana iyice tutuldu.
Oui, et je crois johan sur parole depuis toujours. Tu entends, katarina?
Johan'ın söylediği her şeye inanmaya karar verdim.
Johan ment sans doute mieux que toi, mon gros bêta.
- Bak görüyor musun, Katarina? - Johan senden çok daha iyi yalan söylüyor.
C'est katarina qui l'a écrit.
- O yazıyı yazan Katarina'ydı.
Tu es futée, toi! Qu'est-ce que tu crois?
- Sen bu kadar akıllı mısın Katarina?
Alors, katarina l'a écrit. Et elle me l'a téléphoné.
Bu yüzden Katarina oturup makaleyi yazdı ve bana telefonda okudu.
A la tienne, ma chérie.
Şerefe, Katarina!
Mais curieusement, pour katarina, je ne suis qu'un tas de gelée flasque. Bien trouvé, non?
Tepeden tırnağa berbat bir herifim ama başka türlü de olamıyorum.
Sincèrement, j'adorerais que katarina ait de telles réussites.
Hayır, gerçekten söylüyorum. Keşke Katarina'da böyle yemek yapmayı öğrenseydi.
Katarina est un vrai cordon-bleu.
Katarina benden çok daha iyidir.
Tu entends, katarina?
- Duyuyor musun, Katarina?
La machine à calculer se mettra en marche, et elle dira : " j'accepte le divorce
Hesap makinesi tıkır tıkır çalışmaya başladığı zaman demek istiyorum. "Katarina İsviçre'deki servet üzerinde hak iddia etmekten vazgeçerse boşanmayı kabul ederim." Makine şöyle der :
Mais katarina... alors, il me dira : " Prends toute la merde qu'on a ici.
O zaman İsveç'te ne var ne yok sen al diyecek.
Katarina et moi, nous ne sommes que des enfants.
O zaman biz çocuğuz.
Dans son for intérieur, c'est une petite fille qui pleure parce qu'elle est tombée et que personne ne vient la consoler.
Katarina'nın içinde ağlayarak oturan küçük bir kız var,... düşmüş, canı yanmış..... ama kimse onu avutmaya gelmiyor.
Et moi, je suis un gamin qui n'a pas grandi. Et je pleure parce que katarina n'a qu'indifférence pour moi bien que je lui fasse mal. A quelque chose malheur est bon.
Ben de hiç büyümemişim,..... ne denli terbiyesizlik edersem edeyim,..... Katarina beni sevsin istiyorum.
Borglund, tu connais? Ii vous aidera. Qu'en dis-tu, katarina?
Borglund mali düzenlemelerde size yardım edebilir.
Tu te crois si indispensable, ma chère katarina?
Bunu biliyorum. Sen kendini bu kadar yeri doldurulamayacak bir insan mı sanıyorsun sevgili Katarina?
Pourquoi katarina et peter vivent un enfer. Ils ne parlent pas la même langue.
Artık Katarina ve Peter'ın neden bir cehennem hayatı yaşadıklarını biliyorum.
Peter et katarina t'embrassent.
Sandviçle bira daha iyi.
Ils t'appelleront lundi. Ce n'est pas facile pour eux.
Bu arada, Peter ve Katarina'dan bir mesajım var.
Que diront peter et katarina? Je m'en lave les mains!
Akşam yemekleri ne olacak?
Je serai un mufle.
Peter ve Katarina'ya ne diyeceksin?
Katarina Kepler est une femme acariâtre.
Yaşlı Katarina Kepler inanılmaz derecede aksi bir kadındı.
Peter et Katarina vous ont-ils jamais consulté?
Peter ve Katarina seninle hiç görüşmediler mi?
Depuis deux ans, je vis avec la pensée que je tuerai Katarina.
Bu fikri iki yıldır taşımaktayım.
Elle m'a trompé, et je l'ai trompée.
Katarina sadakatsizdi... ve ben de.
Je veux que tu me dises que mon idée fixe de la mort de Katarina est un problème hormonal.
Hormonlarımın sorumlu olduğunu söylemeni istiyorum.
Sans compter que Katarina est étendue par terre avec, au cou, une plaie béante d'où s'échappent des jets de sang.
Katarina'yı banyo paspasında acı veren bir gırtlakla görmek dışında,
- Je dis à Katarina que...? - Allez, au revoir et courage.
Güle güle, Peter Egermann.
Je ne sais pas. Mon intuition me dit qu'il y a de quoi s'inquiéter.
Bilmiyorum, Katarina.Kahrolası sezgim bunu bırakıvermiyor.
Et puis, Peter a rencontré Katarina dont il est tombé follement amoureux.
Ve sonra Katarina ile karşılaştı ve ona delice aşık oldu.
Elle a eu une grande influence sur lui.
Katarina'nın onun üzerinde çok kontrolü vardı.
Il a seulement dit qu'il était fatigué, qu'il avait pris froid.
Peter biraz yorgun olduğunu söyledi. Katarina Paris'te olacaktı... hafta ortasına kadar. Soğuk almış olduğunu.
Katarina et Peter Egermann passent une nuit blanche.
Katarina ve Peter uykusuz bir gece geçirirler.
Katarina, tu m'avais promis.
Katarina, söz verdin.
Katarina Honiga, secrétaire.
Bize onlardan olmadığını ispatlamana gerek yok.
Qu'as-tu, katarina?
- Neyiniz var, Katarina?
Katarina est un homme d'affaires.
- Ben de bunu her zaman söylüyorum. Katarina bir iş adamı.
- N'est-ce pas?
Katarina'ya söylesem mi?