Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Limites

Limites перевод на турецкий

4,318 параллельный перевод
Tu sais je suis contente qu'on ait des limites.
Biliyor musun, sınırlarımızın olması hoşuma gidiyor.
Les limites, Ouais.
Sınırlar, evet.
Il y a sur cette terre une créature qui outrepasse ce que nous reconnaissons comme les limites de la vie et de la mort.
Bu dünyada, yaşamın ve ölümün sınırları olarak bilinen şeyi aşan bir mahluk var.
Moi-même, sans limites.
Kendim limitler olmadan.
Ensemble, il n'y a pas de limites à ce qu'on peut...
Birlikte yapabileceklerimizin bir sınırı- -
Ma patience a des limites.
Sabrım tükenmek üzere.
Ma patience à des limites, maître.
Sabrım taşmaya başladı, avukat.
D'avoir des limites et de respecter ces limites.
Sınırlar koymaktan ve o sınırları aşmamaktan.
Je félicite ma collègue récemment annoblie d'avoir si bien démontré les limites, tout en en profitant pour lui rappeler que les limites... peuvent se transformer en barrières.
Çitlerde tarafsızca oturmanın uzmanca gösteriminden dolayı asaleti daha yeni verilmiş meslektaşımı tebrik ediyorum aynı zamanda kendisine hatırlatmada bulunayım bir çit sadece bir çittir, dikenli bir çite dönüşene kadar.
Les prétextes sont sans limites, mon ami Shimon.
Bahanelerin bini bin para, Shimon kardeşim.
"et qu'on lui fixe des limites."
Kadın dediğin haddini bilmeli.
J'encourage mon équipe à repousser les limites, à tester de nouvelles formules.
Çalışanlarımı sınırları zorlamaları konusunda teşvik ederim. Yeni ve denenmemiş formüller denemelerini desteklerim.
- Je connais mes limites.
- Sınırlarımı biliyorum, Danni.
Messieurs, ce sont des paris sans limites.
Beyler bahis limitsiz.
J'ai parlé de façon déplacée et j'ai dépassé les limites entre collègues.
Ben endişeli bir iş arkadaşı olarak haddimi aşacak konuşmalar yaptım.
Il y a parfois des limites à ce que l'on peut faire.
Bazen elimizden gelenin limitleri vardır.
Et il se pourrait que ma dernière expérience ait dépassé les limites.
Ancak, muhtemelen bu sonuncusu çizgiyi aştı.
Il a estimé qu'avec suffisamment de vitesse, les limites de la gravité pouvaient être brisées, et que le boulet de canon pourrait s'échapper en orbite autour de la Terre.
Bunu, topun yeterli hızla fırlatılması durumunda kütleçekim sınırlarının kırılabileceği ve topun Dünya'nın yörüngesine çıkabileceği mantığına bağladı.
Peut être que dessiner quelques limites n'était pas une si mauvaise idée.
Belki de bazı sınırlar koymak o kadar da kötü bir fikir değildi.
Ce qui veut dire que Mount Weather est hors limites.
Yani Weather Dagi yasak bolge.
Écoute, même ma magie a ses limites.
Benim büyümün bile limitleri var.
Apprends à connaître tes limites.
Sınırlarını bil.
Black a des limites, tout comme toi.
Black'in de sınırları var, tıpkı senin gibi.
Ma mère a atteint ses limites, à me répéter à quel point le jeu vidéo avait un effet négatif sur moi.
Sanırım annem, kendi sınırlarını zorluyordu, oyunculuğun benim için ne kadar büyük bir yük olduğunu söylüyordu.
J'aurais dû connaitre mes propres limites.
Limitlerimi bilmem gerekirdi.
Les Stups sont prêts à aider dans les limites de leurs attributions.
Savunma Bakanlığı, yönetimin izin vereceği her şekilde yardıma hazır.
Je dois voir des résultats. Ma patience a des limites.
Herhangi bir sonuç göremezsem fazla sabrımı gösteremem.
Il y a une canicule. Ça pousse toujours les réseaux au-delà de leurs limites.
Şebekeyi limitlerine kadar zorlayan ısı dalgası vardı.
"Les Sept Merveilles. Sept actes de magie si avancés qu'ils repoussent les limites de la magie en art."
"Yedi Harika : büyücülükle sanat arasındaki sınırı zorlayacak derecede ileri, yedi büyüden meydana gelir."
Ce qui, je l'admets, avait ses limites.
Sadece bir yere kadar işe yaradığını kabul ediyorum.
Les limites de la normalité deviennent plus étroites.
Normal kavramının sınırları gitgide daralmaya başladı.
Au-delà de ces limites, on peut parler de serviabilité.
Bu sınırlar dışında, bu olayın kastı faydalı bir jest olabilir.
Si nous apprenons nos limites trop tôt, nous n'apprendrons jamais notre pouvoir.
Sınırlarımızı çok erken öğrenirsek gücümüzü asla öğrenemeyiz.
Freddie n'est pas la seule à ne pas avoir de limites.
Sınırları olmayan tek kişi Freddie değil.
Dépasser les limites est différent de les violer.
Sınırları geçmek, onları ihlal etmekten farklıdır.
Les limites seront toujours sujettes à négociations.
Sınırlar her zaman müzakereye tabi olur.
Madame, ma patience a des limites.
Hanımefendi, sabrımın sonsuz olmadığını anlayacaksınız.
Quand Klaus saura la vérité, sa colère sera sans limites.
Niklaus gerçeği öğrendiği zaman öfkesi asla dinmeyecek.
Les Services correctionnels ont fixé des limites quant aux interventions...
Ceza infaz kurumu bu tarz olaylar için belli bir limit koydu...
Donc, on demande la réparation de la salle de bains du dortoir B, des limites sur l'isolement comme mesure punitive et du détergent à lessive non toxique.
Tamam, B bölümünün banyosunun tamir edilmesini bir ceza aracı olan tecritin kısıtlanmasını ve zehir içermeyen deterjan kullanılmasını istiyoruz.
C'est un défi, la façon dont il repousse les limites.
Zorlaması, onu kendinden uzaklaştırması.
Et quand le prochain appel viendra et qu'il nous dira ce qu'il attend de nous... qui nous fixera les limites?
Bizi yeniden arayıp ne yapacağımızı söylediğinde sınırımız ne olacak?
J'ai pensé qu'un parloir derrière les limites des des détecteurs nous aident à nous concentrer sur ce qui est important.
- Metal detektörlü bir yerde konuşmak herkesin aklını önemli meseleye vermesini sağlar dedim.
J'ai déjà fait pour toi des exceptions, mais les limites ont été largement dépassées.
Senin için daha önce esnetmeler yaptım. Ama bu sefer başka şansımız yok.
Vous voulez m'imposer des limites?
Şimdi de benim sınırlarım hakkında endişelenir oldun...
Où étaient ces limites..... quand je vous traitais comme des membres de ma famille?
Peki, bu sınırlar..... sana ve kızına ( kendi ) akrabam gibi bakarken neredeydi?
Si jamais je découvre... que tu as dépassé les limites avec moi,
Eğer öğrenirsem...
Rien n'est hors limites pour vous?
Sen de hic utanma yok mu?
Freddie n'a pas de limites.
- Freddie'nin sınırı yok.
Mais il a dépassé les limites avec cette bague. Et ne me dit pas que j'essaie de le garder bébé parce que ce n'est pas vrai, bien qu'il grandisse à un rythme alarmant.
Artık bir erkek olduğuma göre, eski dostlarıma kötü haberi vermem gerekiyordu.
L'hôpital a des fonds limités.
Hastanenin sınırlı bütçesi var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]