Translate.vc / французский → турецкий / Loïs
Loïs перевод на турецкий
8,339 параллельный перевод
- C'est pas une soirée pyjama!
- Bu pijama partisi değil, Lois!
Oui, qu'insinues-tu?
Evet, Lois. Ne demek istiyorsun öyle sen?
Je crois qu'il vient d'invoquer Candyman.
- Aman Tanrım, Lois. Sanırım Candyman'i çağırdı.
J'ai trouvé le point G de Lois.
Dün gece Lois'in G noktasını buldum!
M. Bristol, le transportation illégale d'une arme non enregistrée, aussi bien que d'être en possession d'un silencieux sont des crimes dans l'état d'Hawaii, aussi bien que des violations des lois fédérales
Bay Bristol, susturuculu ruhsatsız ateşli silahların yasa dışı taşınması Hawaii Eyaleti yasalarına göre suçtur. Federal yönetmeliğe de aykırıdır.
{ \ pos ( 192,210 ) } C'est un endroit où il est très difficile d'entrer.
Oraya girmek çok ama çok zordur, Lois. Zordur.
Les lois de cette ville sont très étranges.
Bu şehrin kuralları çok kafa karıştırıcı.
Désolé, elle ne couvre pas les coups de chien.
Üzgünüm, Lois. Köpek vukuatları sigorta kapsamına girmiyor.
Mais je suis un chien d'intérieur!
Lois, ben ev köpeğiyim!
Ils poussent tellement le chauffage que Lois se balade sans son chemisier.
Evdekiler sıcaklığı çok yüksek derecede açtılar. Lois evde gömleksiz dolaşıyor.
{ \ pos ( 192,220 ) } Regarde-la, à se curer les dents.
Tanrım, Lois'e bak. Dişlerinde kalan yemek parçalarını tırnağınla nasıl da temizliyor.
Devine qui a fait quinze paniers d'affilée à la fête foraine.
Lois, ilçe fuarında arka arkaya 15 basketi kimin attığını tahmin et bakalım?
J'ai arrêté de m'allaiter à Lois, et ses nichons sont énormes.
Lois'in anne sütünü içerken bir mola verip göğüslerinin kocaman olduğunu sana söyleyeyim dedim.
Tu sauras que peronne n'est au-dessus des lois.
Kimse kanunlardan üstün değil, unutma.
{ \ pos ( 192,210 ) } Je suis tellement contente de voir Cleveland et Peter réunis.
Lois, Peter ve Cleveland'ın yeniden bir araya gelmesine çok sevindim.
J'ai passé ma vie à éviter le racisme.
Lois, hayatımı bu tarz şeyleri ırklardan ayrı tutarak geçirdim.
Certaines personnes passent leur vie sans voir les couleurs.
Sadece bazılarımız renkleri görmeden hayatına devam edebilir diyorum Lois.
D'accord, mais il faut que tu te calmes.
Tamam, ama öncelikle sakinleşmelisin, Lois.
- Pour info, c'est une idée de Lois.
- Selam, bilin diye söylüyorum, bu Lois'in düşündüğü bir şey.
Lois, regarde!
Hey, Lois! Buraya bak!
C'est pour qu'on puisse parler sans se faire repérer.
Cleveland, bu Lois ve Donna tarafından fark edilmeden konuşmamızın yolu.
- Coucou.
Selam, Lois.
{ \ pos ( 192,50 ) } QUI C'EST, LOUIS?
"Louis" de kim? Pardon, "Lois" demek istemiştim.
{ \ pos ( 192,50 ) } DÉSOLÉ, JE VOULAIS DIRE LOIS. { \ pos ( 192,50 ) } SI NOS FEMMES NE SONT PAS AMIES, ON POURRA JAMAIS ÊTRE AMIS.
Eğer karılarımız barışmazsa, yeniden arkadaş olmamıza hayatta izin vermezler.
Non, Lois, on ne sera pas ensemble.
Partnerin olmayacağım. - Ne?
Je vais séparer Lois et le gros sac avant qu'ils ne me conçoivent.
Lois ve şişman adam beni yapmadan önce onları birbirinden ayıracağım.
Il est temps de faire se séparer Lois et le gros avant qu'ils me conçoivent en collant leurs fesses.
Birbirlerinin popolarına baskı uygulayarak beni yapmadan önce Lois ve şişman adamı ayırmanın zamanı.
Je t'ai fait un dessin.
Lois, sana bir resim çizdim.
Ces deux-là s'aimaient vraiment, avant que je naisse.
Vay be, Peter ile Lois ben doğmadan önce birbirlerine baya aşıklarmış.
J'ai donc vidé le compte de Lois en jouets coquins.
Titreşimli evlilik yardımcısı aletiyle Lois'in kredi kartı limitini doldurdum.
Qu'est-ce que t'as fait?
- Lois, ne yaptın sen?
- Elle va rien faire, elle est fâchée.
- Lois, onu durdurmayacak.
Moi aussi, je t'aime.
Ben de seni seviyorum Lois.
Merci, Lois.
Teşekkür ederim, Lois.
ça m'a laissé du temps pour réaliser que tu avais raison, que Vincent n'est pas au-dessus des lois.
Senin haklı olduğunu ve Vincent'ın kanunlardan üstün olmadığını fark etmem için bana zaman verdi.
Patton n'aurait même pas pu traverser l'Italie en canoë car il n'aurait pas compris les lois de la flottabilité.
Çünkü yüzdürme kanunlarını bile anlayamazdı.
Il y a des lois qui régissent les monuments aux morts.
Savaş anıtları işini yöneten yasalar var.
Monsieur dit qu'il y a des lois en place.
Lord Hazretleri mevcut kurallar olduğunu söylüyor.
Si vous protestez et qu'au fil des ans, de plus en plus de gens protestent, ils modifieront peut-être leurs sacrées lois.
Hayır. Ama eğer protesto edersen ve yıllar geçtikte daha çok protesto olursa, o zaman belki de kutsal kurallarını değiştirebilirler.
Y a-t-il des lois que je devrais citer à l'audience?
Tamam, duruşma sırasında referans gösterebileceğim herhangi bir yasa var mı?
Ce qui montre un manque de respect envers les lois de cette cour.
Bu hareket bu mahkemenin kanunlarına büyük saygısızlık demektir.
Personne n'est au-dessus des lois.
Kimse kanunların üstünde değildir.
Dans mon cÅ " ur et en vertu de nos lois, je sais que c'est juste et nécessaire.
Kalbime ve yasalarımıza göre... Bunun gerekli ve adil olduğunu biliyorum.
Et tu connais nos lois... nos coutumes.
Sen de bizim kurallarımızı ve geleneklerimizi biliyorsun.
J'ai volé des dossiers médicaux, un millier de lois de confidentialité.
Binlerce yasayı çiğnedim.
Tu sais combien de lois tu enfreins là?
Şu anda kaç yasayı çiğnediğini biliyor musun?
Des lois.
Kanunlar.
Désolée de demander, je sais que c'est sans doute contre les lois du temps, ou quelque chose...
Bunu istediğim için üzgünüm, muhtemelen zamanın yasalarına karşı olduğunu biliyorum..
Il y a des lois.
Yasalar var.
Chacun de nous ici a fait un choix courageux pour se séparer d'une société corrompue et vivre avec son intelligence, ses compétences et ses lois.
Buradaki her insan yozlaşmış... toplumdan, kendilerini ayırmak ve kendi becerileri ve kendi yasaları ile burada yaşamak için... cesurca ve bilgece bir şeçim yaptı.
Nous renforçons juste les lois migratoires.
Serserilik kanunlarını uygulamak.