Translate.vc / французский → турецкий / Lunes
Lunes перевод на турецкий
484 параллельный перевод
Et toute nue, les nuits d'été danser aux clair lunes. Bacchus eût présidé le festin nuptial de Priape Lestingois... Et de Chloë Anne-Marie.
Bacchus, Priapus Lestingois'in düğününe başkanlık eder ve Chloe'si de, Anne-Marie.
- Il est sage d'organiser les lunes de miel.
- Balayını önceden ayarlamak iyidir.
Je m'arrête toujours ici à chacune de mes lunes de miel.
Balayımda her zaman burada mola veririm.
Il ressemble à de petites lunes.
Minik aylara benziyorlar.
Petites lunes
Minik aylar.
J'essaierai pendant trois lunes.
Üç ay boyunca deneyeceğim.
Mais il faut trois lunes d'essai.
Ama bir bekleme süresi olacak. Denem süresi. Üç ay.
Nos lunes sont três correctes dans le montana.
Oh, bizim burada Montana'da da ayın oldukça güzel manzarası olur.
Depuis beaucoup lunes, Peaux-Rouges combattent Visages Pâles perdus.
- Nasıl. Kızıl adam kaç dolunaydır solgun benizli kayıp çocuklarla savaşmak.
Rester pendant beaucoup lunes et s'amuser.
Dolunaylarca kalmak. Koca bir zaman geçirmek.
Ils envisagèrent Saturne, un monde attrayant, avec ses lunes et ses anneaux de poussière cosmique, mais sa température est proche de moins 170 degrés, et sa surface est couverte de glace, sur 22000 kilomètres d'épaisseur.
Etrafında cezbedici uydular ve halkalar olan Satürn'ü düşündüler... ancak orada da sıcaklık sıfırın altında 270 dereceye yakındı, ve yüzeyindeki buz tabakası 15,000 mil derinliğindeydi.
Depuis cinq lunes...
Beş ay...
J'ai toujours trouvé les lunes de miel barbares.
Balayını her zaman barbarca bulmuşumdur.
C'est curieux de voir deux lunes dans le ciel, n'est-ce pas?
Gökyüzünde iki ay görmek garip, değil mi?
Quand il s'interrogeait sur l'autre face de la lune, a-t-il jamais fait mention du paradis? A-t-il dit que le monde n'était fait que d'étoiles, de lunes, de galaxies et de poussière?
Ayın öbür tarafında ne olduğunu merak ettiğinde orda cennetin olabileceğinden hiç bahsetti mi,..... yoksa yıldızlar, aylar, galaksiler ve evrensel tozlardan başka birşey olmadığını mı söyledi?
Deux lunes.
İki Ay'dan.
Je peux toujours voir l'image de Shimodate dans mon esprit, C'est toujours lors des pleines lunes, que je peux voir cette image.
Shimodate'nin görüntüsünü hala kafamda canlandırabiliyorum hala görebiliyorken, ayışığı ile parlıyordu.
Je peux toujours voir l'image de Shimodate dans mon esprit. C'est toujours lors des pleines lunes, que je peux voir cette image.
Shimodate'nin görüntüsünü hala kafamda canlandırabiliyorum hala görebiliyorken, ayışığı ile parlıyordu.
- II avait de petites lunes.
Küçük lekeleri vardı. Neyi vardı neyi?
- Pardon? Vous savez, les petites lunes sur les ongles.
Bilirsin işte, tırnaklardaki küçük lekeler.
Vous, par exemple, vous avez de grandes lunes.
Mesela senin büyük lekelerin var.
II a de petites lunes.
Onun küçük lekeleri var.
De petites lunes sur les ongles signifient... que vous êtes un gentleman et un érudit.
Eğer tırnaklarında küçük lekeler varsa, bir beyefendi ve alimsindir.
Il n'a pas de lunes.
Bu adamın lekeleri bile yok.
Laisse tomber les lunes.
Lekeleri boş ver.
Il y a plusieurs lunes, moi sur la piste de San Francisco.
Birçok ay önce Frisco ya doğru yol izledim.
Ces lunes étranges sont apparues à cette époque.
O sıralarda, şu garip uydular belirdi.
Cette théorie pourrait... expliquer les nouvelles lunes, qui sont apparues dans le ciel.
Bu teori gök yüzünde beliren ayları açıklıyor.
Moi il y a des lunes que je me serais fait ermite dans quelque grotte perdue.
Münzevi olup mağaralarda yaşadım.
Combien de lunes a Jupiter?
Jüpiterin kaç ayı var?
Douze lunes.
- 12 ay.
On astique notre matériel depuis des lunes.
Biz bunları iki gündür cilalıyoruz!
Il y a deux lunes.
İki tane ay var.
Qui lance les enchères pour cette esclave, la dame des lunes?
Bu Ay Prensesi köle için kim teklif sunacak?
Tu as entendu, dame des lunes?
Duydun mu Ay Prensesi?
Deux pleines lunes dans le même ciel.
Aynı gökyüzünde iki dolunay.
"surtout si l'on y trouve des corps beaux comme des soleils et des lunes."
Güneş ve ay kadar güzel vücutlar bulacaksın.
Du moins, les dommages que cause le ciel, les lunes rapides les réparent...
"Ama, hey, her ne kadar mevsimler mahvolsa da..." "... aylar gelir geçer, kurulur yeniden mevsimler... "
Il dit que la vierge peut aller avec l'homme seulement après deux lunes sur cette île, voilà pourquoi j'ai cassé la pirogue
"Bakire iki ay erkeksiz burada olacaktır." Eğer ben adada kalmak.
Mais pourquoi ne pouvons-nous pas être ensemble maintenant? Parce que Dieu Magdù si, avant deux lunes, je tente de faire zin zin, lui se fâcher.
Ben iki aydan önce seninle zin zin, sonra Magdu çok kızgın.
L'Est, c'est là où le soleil se lève... et où il y a la grande eau qu'on met 3 ou 4 lunes à traverser.
Doğu, güneşin doğduğu ve suyun olduğu yer varmak günler alıyor.
Il y a de nombreuses lunes brumeuses, il parcourait la Terre comme un messie... guérissant de la maladie de la radiation les hommes et les oiseaux... et nettoyant la planète de ses immondices.
Puslu aylar öncesinde... gökyüzünden bir Mesih gibi inerek... insan ve kuşların radyasyon hastalığına çare buldu... ve bu gezegeni temiz bir yer haline getirdi.
Je ne vois rien du tout, ni étoiles, ni lunes, ni planètes, rien.
Gözün görebileceği mesafede hiçbir şey yok. Ne yıldızlar, ay, gezegenler, hiçbir şey.
J'ai une croisière au clair de deux lunes.
Bir mehtap gezintim var. İki ay.
Nous avons des photos de vos "lunes".
Bu terbiyesizliği yapanların resmi var elimizde.
Ces années-là, les êtres dominés par leurs émotions souffrent de graves dépressions comme, dans une moindre mesure, lors des années à treize lunes.
Varlıkları, duyguları tarafından güçlü bir şekilde etkilenen insanlar, bu yıllarda depresyonu daha yoğun bir şekilde yaşarlar.
Par les lunes de Lillium, c'est vous qu'on devrait interviewer.
Lillium ayları adına, seninle röportaj yapmalıyız.
D'autres lunes de Jupiter sont criblées de cratères.
Ve Jüpiter'in diğer uydularında da kraterler vardır.
VILLE DES LUNES DE MIEL
BALAYI ŞEHRİ BOŞ YER YOK
Lorsqu'une année lunaire est aussi une année à 13 lunes, il en résulte souvent d'inévitables catastrophes personnelles.
Bir anlamda, bu durum, 13 yeniaylı yılların da bir gerçeğidir.
Volker Spengler dans le rôle d'Elvira Weishaupt L'ANNEE DES TREIZE LUNES
1992 de, insanların hayatlarının tehdit altında olduğu bir yıl olacaktır. 13 AYLI BİR YILDA