Là перевод на турецкий
499,522 параллельный перевод
Quand les Atlantes seront là, mais qu'Aquaman non, l'accord sera foutu.
Atlantisliler gelip, Aquaman'i göremeyince anlaşma şansını kaybederiz.
J'ai appris à bosser dur là-bas.
Orası sıkı çalışmayı öğrendiğim yer.
J'ai organisé cette fête, et j'ai menti en disant qu'Aquaman serait là, j'ai ramené une bouteille de Cognac, et fait tremper l'étiquette dans du thé, donc éloigne-toi de mon chemin, sale moulin à paroles!
Bu partiyi biraraya getiren ben sayılırım. Ve yalan söyleyerek Aquaman'in burada olacağını söyleyen ve orta halli bir kanyak satın alarak sekreterine etiketi çaya batırtan da benim. Yani yolumdan çekil, seni terapi kaynağı geveze!
Rentre là-dedans et conclu le marché espèce de [beep].
Şimdi oraya git ve anlaşmayı bitir, seni b * k çuvalı.
Et c'est là que j'ai enlevé le reste.
İşte bu yüzden arta kalanları taşıyorum.
- Wnedy est juste là.
- Wendy burada şuan.
Qu'est-ce que vous faites là?
Alt katta ne işiniz var?
Dieu merci tu es toujours là
Oh, tanrıya şükür buradasın.
Tu es là pour le dîner d'adieu de Ajay?
Ajay'in veda yemeği için mi buradasın?
Et pourtant elle n'est toujours pas là.
Yine de burada değil.
Elle a probablement décidé de me rejoindre là-bas.
Muhtemelen benimle orada buluşmaya karar vermiştir.
Ou qu'elle est assise dans une voiture en train de lire un livre là-bas.
Belki de şuradaki arabada oturup kitap okuyordur.
Tu peux rester là.
Sen kalabilirsin.
Prends-là, ouvre.
Al... Al şunu!
Mais je suis là en tant qu'amie.
Ama senin için buradayım. Arkadaş olarak.
Bouclez là!
Kemerleri takın!
- Tu étais là!
- Buna şahit oldun!
- Merci. - Jackie vient d'utiliser le magazine Pour tuer l'abeille et l'a laissé là.
- Jackie dergiyi arıyı öldürmek için kullandı ve orada bıraktı.
Je suis là Emily.
Pekala, Emily. Buradayım.
J'étais juste en colère ce jour-là.
Sadece o günlerde ona kızgındım.
Personne ne m'a dit que tu serais là.
Burada olacağını söylememişlerdi.
Tu penses qu'il fait quoi là tout de suite?
Sence şu anda ne yapıyordur?
Vous êtes là jusqu'à quand?
Şehirde ne kadar kalacaksınız?
C'est pour ça que je veux en ouvrir un là-bas.
Hayır. Bu yüzden orada mağaza açmak istiyorum.
Sors de là et assume les conséquences... comme une femme.
Dışarı çık ve sonuçlarla yüzleş bir kadın gibi.
Gretchen est là?
Hey, Gretchen orada mı?
Titus est assis là depuis longtemps.
Titus uzun süredir burada oturuyor.
Doyen du parti par-ci, meneur d'hommes par-là?
"Partinin büyüğü", "öncü kıdemli üyesi" falan filan diye.
Si ça se trouve, ils ne seront plus là lundi.
Açıkçası pazartesiye gitmiş olabilirler.
Que faisiez-vous là-bas?
Neden oradaydın?
Avec McCarthy, il n'y aura pas de débat à ce sujet tant que Claire Underwood sera là.
Buna sen karar veremezsin. Claire Underwood'un görevden alınmasına ilişkin bir ek koymazsak Sözcü McCarthy bu yasa tasarısının sunulmasına izin vermeyecek.
Il n'est peut-être même plus là-bas.
Belki artık ellerinde bile değildir.
C'est pour ça que je suis là.
O yüzden buradayım.
C'est étrange pour vous, non? Qu'il ne soit pas là.
Onun burada olmaması tuhafına gidiyor, değil mi?
Un petit conseil, tant que vous êtes là.
Burada olduğun sürece tek bir tavsiye verebilirim.
C'est une démo, mais un jour... ce Raymond-là sera aussi réel que celui qui se tient devant vous.
Bu bir model. Ama sonunda... bu Raymond, karşınızda duran kadar gerçek gelecek.
C'est là que vivent les Américains.
Amerikan halkı şu anın içinde yaşıyor.
M. le Ministre Xu, vous êtes là?
Bakan Xu, hâlâ orada mısınız?
Je suis là.
Buradayım.
J'étais là.
Oradaydım.
Je suis seulement là pour l'investiture.
- Yemin töreni ve partiler için geldim.
On est là-bas pour le pétrole.
- Petrol için oradayız. Numara yapmayalım.
Tu as toujours l'air fatigué, mais là, ce n'est pas sexy.
Hep yorgun görünürdün ama şimdi seksi havan gitmiş.
Honnêtement, même si ça semble étrange... c'est là que je veux être.
Açıkçası... tuhaf geleceğini biliyorum... ama olmak istediğim tek yer orası.
Les gens en haut oublient comment ils sont arrivés là.
Bu da zirvedekiler oraya nasıl çıktıklarını unuttuğu için olur.
On est là pour le Medicare?
Yaşlı sigortasında artış istediğin için mi konuşuyoruz?
Je veux être là quand Underwood me dira qu'il augmentera le Medicare.
Underwood'u, Yaşlı Sağlık Sigortası'nın artacağını söylerken izlemek istiyorum.
Ce que vous pensiez vouloir est maintenant là.
Çünkü istediğinizi sandığınız şey artık burada.
Sean Jeffries est là?
Sean Jeffries orada mı?
Et c'est là que Viktor Petrov a éteint son cigare.
Burası da Viktor Petrov'un purosunu söndürdüğü yer.
Tout est là?
- Hepsi bu mu?