Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Mission

Mission перевод на турецкий

18,496 параллельный перевод
Cette tablette pourrait détenir la clé de notre mission en tant que Témoins.
Bu tablet, şahitler olarak, görevimizde büyük önem taşıyor.
Washington ne vous a pas invités est-ce qu'il a ou fait, sur sa mission?
Washington seni de görevlendirmedi değil mi?
Elle m'a dit elle n'allait pas sur la mission.
Orijinal yıldızlar ve çizgiler. Bana o göreve gitmeyeceğini söyledi.
Elle avait son chemin à suivez après cette mission, et j'avais le mien, mais mon point est,
Görevden dönünce, o, kendi yoluna gitti. Ben de kendi yoluma.
Je ne sais même pas pourquoi tu participes à cette satanée mission.
Neden bu kahrolası görevde olduğunu bile bilmiyorum.
- La mission n'est pas un succès.
- Görev daha başarıya ulaşmadı.
Beaucoup de sécurité, mission impossible... mais pas pour toi.
Bir sürü güvenlik önlemi olacak. Davetiye almak imkansız... Senin için değil tabii.
Le secrétaire d'État m'a confié cette mission délicate, Saint-Père, il y a deux ans.
Devlet Sekreteri bu hassas görevi 2 yıl önce bana verdi.
Je veux que vous arrêtiez de boire maintenant que vous êtes sur le point de vous embarquer pour une difficile mission en Amérique.
Ve içmeyi bırakmanızı tavsiye ediyorum. Ne de olsa Amerika'ya zor bir görev için gitmek üzeresiniz.
Rappelle-toi la mission.
Görevi unutayım deme.
Il me semble que notre mission ici est plus pressante que jamais.
Bana öyle geliyor ki buradaki vazifemiz her zamankinden daha acil.
Comment pouvons-nous abandonner notre mission?
Vazifemizi nasıl ihmal edebiliriz?
Votre mission était d'obtenir des nouvelles de Ferreira. Vous en avez.
Vazifeniz Peder Garupe, Ferreira'ya dair havadis bulmaktı ve buldunuz.
Sauf votre respect, père Valignano... Je crois que notre mission doit aller de l'avant.
Müsaadenizle Peder Valignano ama vazifemizin hâlâ muteber olduğu inancındayım.
Mais je veux conforter votre confiance en la mission et justifier la foi que vous avez placée en nous.
Ama vazifemize olan itimadınızı idame ettirip bize olan inancınızı haklı çıkarmak isterim.
Nous avons demandé cette mission, Francisco.
- Bu vazifeyi Francisco'dan biz talep ettik.
Le père Garupe partira pour Hirado afin de continuer la mission.
Peder Garupe göreve devam etmek için Hirado'ya gidecek.
Mission accomplie. Et il ne vous a pris la meilleure partie de la journée.
Ve sadece günün biraz fazlasını aldı.
Il a déménagé à la Defense Intelligence en 2004 pour aider à gérer leur division d'opérations, mais il est parti à la retraite après que quelque chose ce soit mal passé durant une mission à Beyrouth.
2004 yılında savunma istihbaratına geçmiş ve operasyon birimini yönetmeye yardım etmiş. Ama Beirut'taki bir görevde işler ters gidince mecburen emekli edilmiş.
Les détails de la mission ont été effacés, mais le dossier avait la liste des informateurs, dont cette personne, sous le nom d'Ahmed Ali Farah.
Görev detayları temizlenmiş ama dosyada muhbirlerin listesi vardı. Bu adam da dahil. Sahte adı Ahmen Ali Farah.
Si la mission est importante pour l'enclave, Je préférerai être celui qui va avec Isabelle.
Eğer bu görev Merkez için önemliyse Isabelle'le gitmeyi tercih ederim.
Si il y a une mission diplomatique, tu devrais y aller.
Eğer diplomatik bir görev varsa sen gitmelisin.
Valentine m'a demandé de l'aider pour une mission.
Valentine bir görevde arkasını kollamamı istedi.
Je vous ai fait venir sur cette mission sous de faux prétextes, en niant votre vraie nature.
Sizi bu göreve yanlış roller altında getirdim gerçek doğanızı inkar ettim.
On a signés pour cette mission...
- Bu göreve başlamamızın asıl amacı -
Ça ne concerne pas la mission!
Bunun görevimizle alakası yok Martin!
Je ne parle pas de notre mission ou de la gaffe technologique de Palmer.
Görevimizden veya Doktor Palmer'ın teknoloji hatasından bahsetmiyorum ben.
Je suis venu à Calvert pour une mission des Maîtres du Temps.
Calvert'a Zaman Efendileri'nden aldığım bir görev için gelmiştim.
Après la fin de ma mission, je me sentais incapable de partir.
Görevimi tamamladıktan sonra resmen gitmek istemiyordum.
Vous voulez dire qu'il était en mission secrète?
Görevlerinin gizli görevler olduğunu mu söylüyorsun?
Mais pour info, c'était un lieu où la mission numéro un était de sauver des vies.
Ama bilin diye söylüyorum burası eskiden öncelikli işi hayat kurtarmak olan bir yerdi.
Comprenez bien que la nature de la mission fait que les détails sont confidentiels.
O görevin doğası gereği anlamalısınız ki bazı şeyler gizlidir.
La mission est devenue difficile, l'ennemi se rapprochait sur trois flancs.
Görev açığa çıktı üç taraftan düşmanla irtibat oldu.
Il pensait que la mission était fichue et qu'une retraite sauverait des vies.
Görevin patladığını söyledi geri çekilmenin hayat kurtaracağını.
Dans la première heure, l'officier en charge de la mission a vu son bras partir en miettes.
İlk saat içinde yetkili subayın kolu havaya uçtu.
Ou j'étais une mission?
Yoksa ben bir görev miydim?
Une mission.
Görev.
La mission... est presque accomplie.
Görev neredeyse tamamlandı desene.
Alors vous avez envoyé Jax en mission suicide afin que vous puissiez rester en vie pour sauver votre famille?
Aileni kurtarmak adına hayatta kalabilmen için Jax'i intihar görevine yolladın yani.
Penser que nous avons été lancé dans une mission avec un capitaine qui tient plus à lui même qu'à son équipage.
Takımının başına gelebileceklerden çok ailesi için endişelenen bir kaptanla birlikte olduğumuz gerçeği.
Il lui est aussi arrivé de mentionner le fait que tu partais dans cette mission suicide parce que tu penses qu'il n'y a rien pour toi ici.
Ayrıca bana senin için burada hiçbir şey olmadığını düşündüğün için... -... intihar görevine gittiğini söyledi.
Tu penses que c'est une mission suicide?
- Bunu intihar görevi mi sanıyorsun?
Je suis en train de dire que cette mission a toujours été une entreprise volontaire.
Bu görevin gönüllülük esasına bağlı olduğunu söylüyorum.
Et la mission était de tuer Savage.
- Görev Savage'ı öldürmekti.
C'est comme n'importe quelle autre mission.
Bu da aynı diğer görevler gibi.
Je tuerais autant d'enfants que nécessaire pour accomplir ma mission.
Görevimi tamamlamak için ne kadar çocuk öldürmem gerekirse öldürürüm.
Nous sommes tous d'accord pour penser que la mission se portera mieux sans ces deux-là.
Sanırım hepimiz görevin o ikisi olmadan daha iyi geçeceği konusunda hemfikirizdir.
La mission n'a pas changé.
O görev değişmedi.
Mission accomplie.
Görev başarıyla tamamlandı.
Et j'ai pour mission de vous tuer.
Seni ortadan kaldırma emri aldım.
La traversée du Delaware. Vous est-ce qu'une partie de cette mission soit?
Delaware Geçidi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]