Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Montauk

Montauk перевод на турецкий

171 параллельный перевод
J'ai pris un requin de 5 mètres au large de Montauk. Je lui ai jeté 2 barils.
Bir keresinde Montauk açıklarında 5 metrelik bir tane yakalamıştım.
Ouais. On demeurait à Montauk.
Evet, Montauk'da bir yerimiz var.
Ensuite, je pense vraiment que la dernière expérience majeure a eu lieu l'automne suivant, à Montauk, sur Long Island.
Bundan sonra yanılmıyorsam bu tarz son büyük deneyimi bu sonbaharda yaşadım.
Je me suis terminé au terminus, à Montauk.
Trende uyuyakalmışım, Montauk'daki son durakta uyandım.
Vous êtes invité au Montauk Club, 9 heures.
Montauk Kulüp'te, saat 9'da.
On est allés à Montauk.
Montauk'a gittik.
A Montauk.
Yarım kilometre ileride. Mantok'da küçük bir restoran.
Le Middlebury Inn à Montauk.
Berry'nin Yeri, Mantok'da. Anladın mı?
Demain, on part à Montauk.
Yarın Montauk'a gideceğiz.
Oui, celle qui vit à Montauk.
Hani şu Montauk'da yaşayan.
"P.S. Votre mère vit à Montauk."
"Not : Anneniz Montauk'da yaşıyor."
On a nagé au clair de lune à Montauk.
Montauk'ta ay ışığında yüzdük.
Mon pote habite à Montauk.
Arkadaşımın evi Montauk'ta.
Montauk à minuit?
Gece yarısı Montauk!
Ray, pour mon anniversaire, je me disais qu'on pourrait aller à Montauk, y bruncher, et puis aller jusqu'au vieux phare à vélo.
Ray, doğum günümde diyorum, Montauk'ta brunch yaparız sonra da bisikletle şu eski deniz fenerine gideriz.
Le train pour Montauk sur la voie "B". Idée diverses pour la Saint-Valentin, 2004.
2004 sevgililer günü hakkında akla gelen fıkirler.
Montauk en février.
Şubatın ortasındayız. Unuttun mu, Joel?
Tu veux aller à Montauk avec moi?
Benimle Montauk'a gelmek ister misin?
- Montauk?
- Montauk mu?
Rejoins-moi à Montauk.
Benimle Montauk'ta buluş.
Embarquement pour Montauk sur la voie "B". Tout le monde à bord.
- Montauk treni B peronundan kalkıyor.
Il y a... une femme à Montauk, elle est poissonnière.
Bir... Montauk'ta bir kadın var... Balık satıyor.
- À Montauk?
- Montauk'ta mı?
Montauk Point, West end.
Montauk Point, West End.
Ouais, ma tante et mon oncle ont une maison sur la plage à Montauk, oh, c'est vraiment romantique.
Evet, amcamın ve teyzemin Montauk dışında yazlıkları var. Bu gerçekten romantik olacak.
Je l'emmènerais à Montauk avec une bouteille de vin, on allumerait un feu et on dormirait sur la plage.
Onu bir şişe şarapla Montauk'a götürürdüm ve kumsalda ateş yakıp uyurduk.
Tom a le numéro. L'orage a dégagé Montauk, hier.
Kumsaldaki evde olacağım, Tom'da numarası var.
Ça devrait être un week-end parfait.
Dün gece fırtına Montauk'u temizledi.
Montauk est dégagé. - Le week-end devrait être parfait.
Fırtına Montauk'u temizlemiştir, harika bir haftasonu olacak.
Elle ne t'entend pas, mais les habitants de Montauk, oui.
O duyuyor mu bilmiyorum ama Montauk'taki herkes duydu.
Vous utilisez beaucoup de rose Montauk dans votre ligne pour femmes.
Şu an da, Montauk Pink fabrikanızdaki üretim hattında çoğunlukla kadın işçi çalıştırdığınızı biliyoruz.
J'étais à sa maison de campagne à Montauk quand tu as appelé, et il...
- İşe bak. - Aradığında Montauk'taki evindeydim. Dedikleri gibi, sana helikopterini mi verdi?
Ma famille a une maison à Montauk, et j'ai deux jours de congé, la semaine prochaine.
Benim ailemin Montauk'ta bir evi var. Gelecek hafta birkaç gün iznim var.
Etant donné que les parents maternels partagent le même profil mitochondrial, ça pourrait aussi bien renvoyer à sa mère. Annie nous a dit qu'elle était à Montauk.
Anne tarafından gelen bütün akrabalar aynı mitokondriyal profili paylaştığı için annesine ait de olabilir.
Vous avez tué votre mari, Annie. J'étais à Montauk.
- Kocanı sen öldürdün, Annie.
Le timecode sur votre alibi vidéo vous place à Montauk à 10h30.
Görüntülerdeki saate göre sabah 10 : 30'da Montauk'taymışsın.
Tu peux utiliser la maison à Montauk. Le réfrigérateur du garage est rempli de chocolat et d'herbe.
- Hayatım sen iyisi mi her şey biraz duruluncaya kadar gözlerden uzak kal.
Non, n'écoute pas Wendy. Tu ne dois pas te cacher.
Montauk'taki eve gidebilirsin.
- Écoute ton maître, grasshoper. - Un bail que j'en ai pas bu. Concentre-toi.
Soho'daki dev çatı katınızı, tanıdığınız insanları, partileri ve Montauk'daki yazlık evinizi anlatıyor.
Les gars la branchent beaucoup.
Montauk'a hiç gitmedim.
Elle nous a parlé de votre immense loft à Soho, de vos relations, de vos fêtes et de votre résidence à Montauk.
Evet! Evet! Franco!
On alterne entre... le Bronx et le Queens.
Montauk çok güzeldir. Biz de oradan bir yer alalım dedik ama çok uzak.
Nous étions neuf impliqués, surtout des hommes, nous étions chez Dick Avedon, à Montauk.
Long Island, Montauk'da oldu ve dokuz kişi kadardık, çoğunluk erkekti. Montauk'da Dick Avedon'un arazisini ödünç almıştık.
- A Montauk?
- Montauk?
J'ai pris un train jusqu'à Montauk.
Trene atlayıp Montauk'a gittim.
J'étais à Montauk.
Annie ölüm saatinde Montauk'ta olduğunu söylemişti. Montauk'taydım.
Je vous l'ai dit.
- Montauk'taydım.
Je vais aller droit au but...
- Montauk mu?
Montauk?
- Peki.
- Vous êtes dans quel quartier?
Çatı katınızı ve Montauk'taki yazlığınızı öğrendik.
Elle nous a parlé du loft et de Montauk.
- Evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]