Translate.vc / французский → турецкий / Nations
Nations перевод на турецкий
1,363 параллельный перевод
Attila commande des nations mais ses meilleures troupes sont des Huns.
Sanırım bundan çok keyif alacağım.
Et vous, nations et tribus qui vous battez à nos côtés, vous êtes des Huns d'esprit.
- Ne oldu? - Aetius geri çekilmeyi durdurdu. 50 km. uzakta, Shalom diye bir köyde pozisyon alıyor.
Avec la mort d'Attila, il n'y eut plus personne pour unir les différentes nations aux frontières de Rome.
Beni mi görmek istediniz, efendim? Evet. Attila'nın ölümünü kutluyoruz.
Aidid attend le départ des marines avant de déclarer la guerre aux Casques bleus des Nations Unies.
Aidid ABD askerlerinin çekilmesini bekler. Sonra geride kalan BM barış gücüne savaş açar.
Non, Place des Nations Unies puis la Friedensstrasse, à droite la Greifswalderstrasse, prendre à gauche la Dimitroffstrasse, qui est maintenant la Danzigerstrasse, puis à droite, la Schönhauser Allee, couper par la Schivelbeinerstrasse...
Friedenstrasse'ye, oradan Greifswalderstrasse'ye, sonra sola Dimitroffstrasse, oraya şimdi Danzigerstrasse diyorlar, sonra sağdan Schönhauser Allee'ye sapıyoruz, sonra sola Schivelbeinerstrasse'ye...
Vous savez parfaitement que je ne peux rien faire sans l'accord de l'Assemblée générale des Nations Unies.
Ama biliyorsunuz ki BM Genel Kurulu'nun onayı olmadan hiçbir şey yapamam.
Patel est délégué aux Nations Unies.
Dhiren Patel, Birleşmiş Milletler'in Hindistan delegesi.
Patel est délégué des Nations Unies.
Birleşmiş Milletler'in Hindistan delegesi.
Drago a survécu aux nations fondatrices, mais lorsque demain vous mourrez, votre A.D.N mourra avec vous.
Drago'nun soyu devam etti. Sen yarın ölünce DNA'n da seninle beraber ölecek.
- A une réception aux Nations-Unies.
Ne yazık ki evet. BM'de düzenlenen bir davette.
A présent, les dernières nouvelles du Tournoi des Cinq Nations à Twickenham et les résultats de la Coupe Davis. Tim.
Twickenham Beş Uluslar'dan son haberler geliyor ve Davis Kupası'yla ilgili bir röportaj var.
Plusieurs nations "sans importance" de cette planète seront curieuses quand nous lancerons des armes satellites dans 2 ans.
İki yıl sonra bu uydu-silahları yörüngeye fırlattığımızda, bu küçük önemsiz ülkelerin ne kadar meraklanacaklarını düşünüyorum da.
Et je ferai de toi la destructrice des nations.
Ve bende seni... Ulusların yok edicisi yapayım.
Je suis la destructrice des nations.
Ben ulusun yok edicisiyim.
Après ça, toutes les nations s'inclineront devant nous.
Bir kez başardık mı, tüm ulus önümüzde eğilecek.
Les deux nations continuent à s'armer.
Ve iki ülke de üretmeye devam ediyordu.
Le tyran devient le vampire des nations!
ve sonunda ulusların vampiri olurlar!
Le Japon est accepté aux Nations-Unies en tant que membre permanent du Conseil de Sécurité.
... daimi üye olarak kabül edildi.
Ils affrontaient toutes les nations du Pacifique.
Pasifik bölgesinin tamamını ellerine geçiriyorlardı.
A ce moment-là, le Japon se battait contre quatre nations :
O sırada Japonya A, B, Ç, H'ye karşı savaşıyordu.
Nations Unies?
Birleşmiş Milletler mi?
A Ia télé, ils ont dit que sa capture prouvera au monde... que nous sommes les victimes des atrocités des Nations Unies.
TV'de dediğine göre, onun yakalanması dünyaya BM zulmünün kurbanları olduğumuzu kanıtlayacakmış.
Bien que nos nations soient différentes, vous avez notre...
Uluslarımız farklı olsa da, sizde bizim...
Représentant spécial du secrétaire général des Nations unies.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi. Birleşmiş Milletler.
Je préside une réunion des nations unies intergalactique.
Galaksiler arası birleşmiş milletler toplantısı düzenliyorum.
Sur le plan géopolitique, la tension monte entre les nations.
Jeopolitik olarak, ülkeler arasında gözle görülür şekilde artan bir gerilim var.
Les problèmes entre les nations de votre planète vous paraîtront insignifiants quand vous saurez ce qui se passe ailleurs.
Şöyle söyleyebilirim ; gezegeninizdeki ülkeler arasındaki sorunlar, "dışarıda" neler olduğunu öğrenince, önemsiz görünecek.
Membres des Nations Unies, nous avons la preuve que Saddam fabrique des armes de destruction massive au paradis.
Baylar ve Bayanlar, Saddam Hüseyin'in yukarda kitlesel imha silahları ürettiğine dair kanıtlarımız var.
Je suis de l'UNHCR, Nations Unies. Ce chargement est protégé.
Albay, ben UNHCR görevlisiyim.
Les nations se déchirent, avides de sang. C'est une poudrière.
Birbirinin gırtlağına çöken, kan isteyen ülkeler.
Les nations s'agressent.
Ülkeler birbirine saldırıyor.
Les grandes nations ne font pas de petites guerres.
Güçlü uluslar ufak şeyler için savaşmazlar.
Il fait partie de la 7ème cavallerie et de la triomphante campagne contre les nations indiennes les plus sauvages.
Yedinci Süvari Birliğinin ve en vahşi kızılderili ulusuna karşı verdikleri başarılı savaşın eski bir üyesi.
Au nom des Etats-Unis d'Amérique la signature de ce traité va inauguré une ère de propérité sans précédent et la coopération entre nos 2 grandes nations.
Amerika Birleşik Devletleri adına bu anlaşmanın imzalanması iki büyük ulusumuz arasında görülmemiş bir refah ve işbirliği dönemi başlatacak.
On dit parfois que les Nations, comme les hommes, ont leur propre destin.
Ulusların da insanlar gibi kendi kaderlerinin olduğu söylenir.
Les nations du monde ne peuvent tolérer ce genre de supercherie des mesures de sanctions économiques sont approuvées... ainsi qu'un blocus maritime afin d'endiguer et d'isoler Zéro-Un.
Dünya ülkeler topluluğu bu tip bir aldatmaya göz yumamaz bugün Sıfır-Bir'in kontrol edilmesi ve yalnız bırakılması için hem ekonomik önlemler hem de askeri önlemler alındı.
Les dirigeants du monde entier se réunissent aux Nations Unies.
Dünya liderleri acil bir toplantı için Birleşmiş Milletlerde
Aux Nations Unies, ils projetèrent des relations stables et civiles... avec les nations humaines.
Birleşmiş Milletlerde insan uluslarıyla sürekli ve medeni ilişki planları sundular.
L'entrée de Zéro-Un aux Nations Unies fut refusée.
Sıfır-Bir'in Birleşmiş Milletlere girişi reddedildi.
" aux nations civilisées du monde entier d'agir au plus vite
" dünyanın tüm uygar milletlerine, acilen toplanıp...
Environ 8 million de morts dans 22 nations
22 ülkede 8 milyon kişi öldü.
Parce que nous savons qu'une poignee d'adultes, une poignee de nations
Çünkü biliyoruz. Çünkü bu dünyada yetişkinler barışı ve özgürlüğü sağlıyor.
La guerre est faite pas des nations, mais c'est aux humains d'en payer le prix.
Savaş uluslarca sürdürülür ama bedelini insanlar öderler.
Mais c'est comme cela que les nations sont nées.
Ama uluslar böyle doğmuş.
- Oui, toutes les nations.
- Evet, bütün uluslar.
Ce cortège de nations tristes, offert par la Bière Lady Port-Huntly, devient un concours horripilant de la détresse humaine.
Hüzünlü ulusları buraya toplayan Leydi Port-Huntley Biraları insanın çaresizliğine parmak basan dehşet bir yarışma düzenliyor.
Le développement viable est impossible sans une répartition plus juste entre toutes les nations.
Sürdürülebilir kalkınma tüm uluslar arasında dürüst bir dağılım olması halinde imkansızlaşır.
Les nations développées ont le devoir non seulement de partager nos richesses, mais également d'encourager les sources qui produisent des richesses.
Gelişmiş ulusların görevi sadece kendi zenginliklerini paylaşmak değil aynı zamanda zenginlik üretmek için gerekli kaynakların kullanımını teşvik etmektir.
Mes mariages sont des affaires d'état et concerne de nombreuses nations. Nous n'avons pas le temps.
Başka bir karıya ihtiyacım yok.
- Les Nations l'Unis : hein?
- BM, ha?
Sa position sacrée parmis les nations.
Ülkeler arasındaki saygıdeğer konumunu.