Translate.vc / французский → турецкий / Nickel
Nickel перевод на турецкий
819 параллельный перевод
Je venais de laver la voiture. Nickel. Avec la concurrence...
Arabamı yıkıyordum, çünkü rekabetin zorlu olduğu bu günlerde her şey iyi durumda olmalı.
Et la maison était nickel.
Ev derli topluydu.
Vous imaginez la joie des Allemands - de récupérer 6000 tonnes de nickel.
Almanların 6 bin ton nikel hediyesi karşısında ne kadar sevineceklerini tahmin edebiliyorsundur.
Dire que la côte se prétend nickel.
Batıdaki en temiz lavabo dediğini sanmıştım.
Cette fille est nickel.
O kız iyi biridir.
Mais vous tracassez pas! Regardez, c'est nickel.
- Fakat bu engel olmayacak İşte burada, uygun birşey
Dis à Chapman que la photo est nickel. Três bien, hein?
- Chapman'ın fotoğrafı harikaydı
Note le coloris noir, caractéristique du météore... la fusion de la chaleur, le nickel et le fer.
Kara lekelere bak, meteor özelliklerine bak ısıdan oluşan füzyon, nikel ve demir.
" Put another nickel in the machine
# Bir kadeh bebeğim için
On aurait trouvé du fer, du cuivre et du nickel.
Elimizde demir, bakır ve nikel bulunduğuna dair raporlar var.
J'aimerai bien que tout ça soit nickel pour demain soir, hein! ...
Yarın akşama kadar temizlenip gıcır gıcır olmalarını istiyorum.
Mme Meers tient sûrement à l'aspect nickel du linge.
Bayan Meers, kar beyaz giysilere önem veriyor galiba!
Le sol semble être composé de fer et de nickel.
Kütle demirden ve nikelden gibi görünüyor.
" Cher vieux bonhomme, Mes amis et moi avons formé un consortium, et en travaillant avec du matériel de forage sophistiqué, nous avons découvert des gisements étendus de nickel au large de l'Écosse occidentale.
" Sevgili Moruklar bir grup arkadaş gelişmiş delici aletlerle İskoçya'da bir nikel yatağı bulduk.
Une négociation d'État sur le financement des mines de nickel de mon pays. J'hésitais à venir.
Zanda'nın nikel madenini çıkartmak için hükümetle gizli finansman görüşmesi.
Nous représentons un consortium de sociétés minières que le nickel du Zanda attire.
Büyük bir madencilik konsorsiyumunu temsil ediyoruz.
Que tout soit nickel de notre côté?
Kendi kendimizi çukura mı atalım?
Notez qu'il a sa propre batterie au nickel-cadmium, et qu'il est donc indétectable sur la ligne.
Fark ettiğinizi gibi kendisine ait nikel kadmiyum bir güç kaynağı var bu yüzden de telefon hattından saptanması mümkün değil.
Or souple 23 carats, quelques traces de nickel.
23 karat yumuşak altınla nikel parçaları.
- La teneur en nickel est trop faible, 007.
- Nikel miktarı oldukça düşük, 007.
Elle est nickel.
Fıstık gibi.
Et elle est nickel!
Araba tam takır.
Du nickel.
Nickels.
Autre pièce en nickel.
Bak? Nickels.
Nickel là aussi.
Görüyor musun?
Ces chattes étaient nickel.
Tüm o yarma şeftaliler temizdi.
Et les hottes sont nickel, c'est pas beau, ça?
Evet, ama şu duvarlar da güzel oldu. Kapaklar da ışıldıyor. harika bir görüntü değil mi?
Film être super nickel.
- Film hazır.
Sam, je n'ai rien contre vous! Votre bar est nickel!
Sam, seninle bir derdim yok, güzelce barını işletiyorsun.
Il y a 108 croix en nickel, scellées dans les murs de la forteresse noire.
Kale duvarlarına gömülü tam 108 nikel haç var.
vous aurez appris que les croix sont faites de nickel, et vous aurez gagné une semaine de garde. Rompez!
Bu haçların gümüşten değil de nikelden yapıldığını öğrenmekle kalmadın tüm hafta boyunca ilk nöbetleri tutma hakkını da kazandın...
Les frères Nucci, Lola von Stutz, la veuve d'Enzo. Cuivre, nickel...
Fernucci, Von HaffenSchultz, Delfonso ve Yves Nikel.
Ça doit être nickel pour l'équipe du petit-déjeuner.
Kahvaltı ekibi buraya gelmeden önce buranın iyice temizlenmesi lazım.
Quel scientifique découvrit le nickel?
Nikel elementini bulan bilimadamı kimdi ve tarihi?
Le nickel.
Nikel...
Les gars, vous me rossez la nuit, me tirez dessus le matin, volez mon avion l'après-midi et vous restez nickel.
Bunu nasıI yapıyorsunuz? Beni geçe boyu yumruklayıp sabah ateş ediyorsunuz öğlen uçağımı çalıyorsunuz ve hala yakamdan düşmediniz.
Je veux des chiottes si nickel que la Sainte Vierge serait fière d'y poser sa pêche!
Tuvaleti öyle bir temizleyeceksiniz ki... Meryem Ana bile orada işeyebilecek!
Tout... est nickel.
Her tarafı... tertemiz.
La maison sera nickel!
Her yeri tertemiz yaparım!
Tu me fais du nickel, hein Zap?
İyice parçala Zap. Çok iyi olsun, tamam mı?
Ça va être nickel, Rico!
Tamamdır Rico!
Ça va être nickel!
Tamamdır!
Il astique bien. Nickel.
İşini iyi yapıyor.
C'est votre bilan nickel qui vous rend si appétissants.
Sizi bu kadar çekici kılan, müthiş istikrarınız.
L'endroit est nickel.
- Saçma. Ev temiz.
Dans la Navy, faut être nickel.
Bu da ne? Donanmadasın, görünüşün iyi olmalı.
Nickel.
- Çok güzel Lee.
Du nickel.
Nikel.
Elle est nickel.
Size söylüyorum, çok iyi durumda.
Nickel.
Her şey kusursuz.
Nickel.
Nickel.