Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Nota

Nota перевод на турецкий

518 параллельный перевод
Si je trouve la note qui dérange la mouche, il me suffira de la jouer et toutes les mouches disparaitront.
Sinekleri rahatsız eden bir nota bulabilirsem sadece o bir tek notayı çalmam yetecek ve birden bütün sinekler kaybolup gidecek.
La semaine dernière, pendant Carmen j'ai fait une fausse note.
Geçen hafta, Carmen gösterisi sırasında yanlış bir nota çaldım.
Je m'occupe de l'impression des partitions.
Nota bölümündeyim.
Une touche du piano est reliée à un revolver caché, et quand il joue cette note, le tour est joué.
Piyano üzerindeki belirli bir nota duvar panelinden geçen bir iple bir tabancaya bağlanmıştı. Kurban notaya bastığında... İşte böyle.
Dès que je vous ai vue, vous m'avez fait vibrer.
Seni gördüğüm an, sanki içimde derin bir nota çaldın.
- J'ai cru entendre une fausse note.
- Bozuk bir nota duydum galiba.
Je me suis endormi.
Konserde tek bir nota bile duymadım. Uyuyup kalmışım.
J'ai déchiré des partitions de musique et les ai jetées dans le panier.
Sonra birkaç nota karaladım ve beğenmeyip hepsini çöpe attım.
- Je ne l'aime pas. - Ils n'avaient pas besoin d'envoyer le message pour qui ils nous prennent?
Nota gerek yoktu, biz gammaz değiliz.
Je vais prendre cette partition.
O nota kağıdını bana ver.
A la première fausse note, je vous renvoie ferrer les chevaux!
Krausmeyr, bugün bir yanlış nota daha çalarsan, at nallamaya geri dönersin.
Vous ne savez pas lire les notes?
Neyin var Martin, nota kitabını okuyamıyor musun? - Tabii.
Je te croyais supérieure comme une note rare, parce que je ne comprenais pas ce que tu disais.
Hayatta ancak bir kez denk gelinebilecek süper nota gibi, seni klas biri sanmıştım. Çünkü kimi zaman ne dediğini anlayamıyordum.
Cette note que vous cherchez... elle n'existe pas.
Peşinde koştuğun şu nota. Elde etmeye çalıştığın şu şey. Öyle bir şey yok, Rick.
Cette note qui selon vous n'existe pas.
Var olmayan bir şeyin peşine düştüğümü söylemiştin. "Öyle bir nota yok" demiştin.
Oui, c'est une belle note.
Vay canına, çok iyi bir nota.
Je vendais des partitions et ils passaient souvent celle-ci.
Eskiden bir dükkanda nota satardım, orada bu çalardı.
La dernière fois, ça s'est mal terminé.
Evet, son defasında bir kaç berbat nota hatırlıyorum.
Quelle a été sa réaction quand il a vu la lettre?
Ne tepki verdi? Yani nota baktığında.
Il est opiniâtre, il est vaniteux, il est arrogant et irrespectueux.
Kızlar, bu Alex Burke. Bir sürü fikri var, bir tanesi taşıt tarifesi üzerine iyi bir nota yazabilmesi.
Vous pourriez peut-être travailler un peu pour vous, hein? - Comment ça?
Ütülü bir pantolon bu geceki parti için en doğru nota olurdu bence.
"Voir la note"? "Note."
"Nota bakın" mı? Not mu?
Shelly, laisse M. Machine jouer celui-là.
Tamam, nota okuyabiliyor musun? Evet. Shelley, bu sefer Bay Machine geçsin.
Cette note est fausse.
Bu nota bemol.
II a demandé a Taki s'iI savait lire Ia musique.
Taki'ye nota bilip bilmediğini sordu.
II a dit a Taki que s'iI ne pouvait pas lire Ia musique, ce n'était pas un vrai musicien et qu'iI ne Ie serait jamais.
Sonra Taki'ye dedi ki, "nota bilmezsen gerçek bir müzisyen değilsin ve asla olamazsın."
Est-ce que Ies oiseaux savent lire Ia musique?
Kuşlar nota biliyor mu?
Il manque 3 notes et 2 registres.
İki vuruşta üç nota kayıp.
Donne-moi un début.
Bana bir nota ver.
Tu chantais dans la chorale... et je t'avais remarquée car tu chantais faux.
Evet, sen koroda söylüyordun ve ben de seni hemen fark ettim. Çünkü nota kaçırıyordun.
Les trois premières notes Sont celles-ci
İlk üç nota bunlar
II a le même étui à musique qu'elle, ils les laissent tous deux au vestiaire et les récupèrent après le spectacle.
Adamın da tıpkı kadınınki gibi bir nota çantası var. Onları vestiyere bırakıp, oyundan sonra geri alıyorlar.
Ils avaient des étuis à musique identiques, les laissaient au vestiaire et les récupéraient après le spectacle.
İkisinin de tıpa tıp aynı nota çantası varmış, onu vestiyere bırakıp... oyundan sonra geri alıyorlarmış.
Il transportait une matraque au lieu d'un étui à musique.
Nota çantası yerine bir cop taşıyordu.
Il fournissait l'argent qui arrivait dans l'étui musical de Harek.
Harek'in nota çantasıyla gelen parayı onun sağladığını da.
Le pianiste, frappez trois notes.
Piyanist, üç nota vur.
Un traité entre l'Union soviétique et Cuba stipulant exactement ce que l'Union soviétique fournit actuellement ou va fournir à Cuba.
Bir anlaşma şekillendirmek için. Buna ister ticaret anlaşması, isterseniz diplomatik nota deyin.
Birkin tournera les pages pour le maestro.
Birkin maestronun nota sayfalarını çevirecek.
Le soir même dans son journal, iI nota que Anne Brown avait Ie même âge que Iui, qu'elle avait un air sensible, décidé, responsable.
Günlüğüne, kızın, kendisiyle aynı yaşta olduğunu ve duyarlı ama aynı zamanda mantıklı birisi gibi göründüğünü not aldı.
Une simple corde étirée vibrant dans l'ensemble produit une note les notes qui sont harmonieuses avec elle sont produites en divisant la corde en nombre exact de morceaux.
Titreşen tek bir gergin tel,... güçlü, bas bir nota üretiyor. Bununla uyumlu çıkan notalar,... teli belirli sayıda bölümlere ayırarak oluşur.
( une note plus légère )
( tiz nota )
( note élevée )
( yüksek nota )
( basse note )
- Bu temel nota.
Ceci est la note.
( düşük nota )
Ceci est l'octave au-dessus d'elle.
( hafif nota )
Ceci est le quart au-dessus d ´ elle.
( yüksek nota )
( fredonnement aigu ) Et ceci, que Pythagore n'a pas atteint, est le troisième principal au-dessus de cela.
- Bu ise, Pisagor'un ulaşamadığı, ( dalgalı uğultu )... daha üstteki üçüncü büyük nota.
NOTA.
NOT
- Vous espérez. - J'espère. Date de production est son problème.
Karşılığında bana cömertçe avans ödedi ben de 1 Eylül sabahı tam 09.00'da tamamlanmış ve enfes bir çalgı-nota dökümünü teslim edeceğim.
Voir la note
Nota bakın
Nous allons faire un peu de solfège..
Şimdi biraz nota okuyalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]