Translate.vc / французский → турецкий / Observé
Observé перевод на турецкий
3,175 параллельный перевод
Il sait qu'il est observé.
İzlendiğinin farkında.
Euh, ils étaient dans la salle de contrôle, d'où le sujet est observé.
Onlar kontrol kabininde deneği izliyordu.
Tu sais, j'ai un jour observé un homme se masturber jusqu'au sang.
Bir keresinde kan gelene kadar mastürbasyon yapan bir adamı izledim, biliyor musunuz?
Nous vous avons observé et bientôt Il se répendra dans votre Monde à grande vitesse, afin que vous aussi bénéficiez de Korrok.
Sizi gözlemledik ve yakında büyük bir hızla dünyanıza geçiş yapacağız. Böylece siz de Korrok'un iyiliğini görebileceksiniz.
On a observé avec justesse à Denver cette semaine... qu'Hillary avait laissé 18 millions de fissures... dans le plafond de verre le plus élevé d'Amérique.
Denver da bu hafta öğrendiğime göre Hillary 18 milyon cam açmış Amerikanın en zor açılan camlarını aralamış.
- J'ai observé ce lieu depuis des semaines.
- Haftalardır burayı gözetliyorum.
Une BMW noire 5 Série de 2009... j'ai observé ce qui était une conduite irrégulière.
2009 model BMW 5 serisi bir araçtı. Tehlikeli araç kullandığını gördüm.
Et qu'avez-vous vraiment observé?
Peki tam olarak ne gözlemlediniz?
J'ai observé la famille normale.
Yakından izledim.
Je vous ai observé tout du long- - et rien ne vous a empêché, sauf le fait que'bleem'n'existe pas.
Sürekli seni izliyordum seni engelleyen hiçbir şey yoktu, bipin var olmamasını saymazsak.
- Prenez l'œil de chèvre là, j'ai l'impression d'être observé.
Alın o zaman, keçinin gözü sizin olsun. - Sanki izleniyormuşum gibi hissediyorum. - Hayır, hayır.
J'ai observé le destin s'accomplir.
Bu kaderin gerçekleşmesi bana bağlıydı.
Je pense étudier la médecine, donc j'ai observé Dr Hartman.
- Tıp okumaya karar verdim, o yüzden Dr. Hartman'ı izliyordum.
Quand j'étais en train de conduire le E-Type, j'ai aperçu un garçon de 10 ans par la fenêtre arrière d'un break et j'ai observé ses yeux.
Jaguar E-Type'ı kullanırken, arka penceresinde on yaşında bir çocuk olan bir station arabayı geçtim ve gözleriyle izleyişini seyrettim.
On l'a observé. Matt dit qu'il peut frapper n'importe quelle balle.
Matt'in dediğine göre her bi'halta vurabiliyormuş.
J'ai observé tous ces gens... et je me suis dit : c'est unique, dans une vie.
Orada bulunan insanlara baktım ve "bu hayatta bir kez olur" diye düşündüm.
Je l'ai déjà observé, quand tu étais dans des Fosses, attendant la mort.
Bunu daha önce de görmüştüm. Çukurlarda diz çöküp ölümünü beklerken.
En effet. Bien observé, Susan.
Çok iyi gözlemliyorsun, Susan.
- Grand-tonton Stan, à chaque fois que je vais dans les bois je me sens observé
Tamam amca o ağaçların etrafında izleniyormuşum gibi hissediyorum.
- Observe.
- İzle işte.
Regarde, il nous observe.
Bak, hepsi bize bakıyor.
mais observe si c'est juste moi ou s'il regarde les autres aussi je suis sûr qu'il voit autre chose aussi
Ama sadece bana mı yoksa başkalarına da mı bakıyor, onu da gör. Başka şeylere de bakıyordur elbet.
Si l'on observe et étudie notre entourage sans avant tout avoir analysé qui nous sommes, comment savoir si nos instruments sont adéquatement réglés?
Birisi önce kendini incelemeden diğer kişiyi gözlemler ve incelerse ekipmanlarımızın uygun olarak kurulduğunu nereden biliriz?
On nous observe peut-être.
Hem biri izliyor olabilir.
Ca fait un moment que je t'observe, mais il y a des grandes lacunes dans mon savoir.
Sizi bir süredir izliyordum ama bilgilerimin arasında büyük boşluklar var.
Je t'observe et c'est comme si tu virevoltais comme une feuille tout autour du studio.
Seni izliyorum. Atölye içerisinde bir yaprak gibi bir o yana bir bu yana savruluyorsun.
Il m'observe.
Bana bakıyordu.
Elle nous observe pour la journée.
Bugünlük bizi gözetliyor. Burada değilmiş gibi davranman gerekiyor.
Notre Seigneur nous observe, nous juge, nous guide.
Tanrı'mız bizi gözlüyor, yargılıyor, rehberlik ediyor.
Depuis quand observe-tu des limites?
Ne zamandan beri ahlak bekçisi oldun, seni namuslu şey?
J'observe le ciel depuis le lever du soleil.
Gün doğduğundan beri gökyüzünün değişimini izliyorum.
Vraiment pas. Dieu nous observe.
Tanrı bizi izliyor.
Le monde entier nous observe.
Böylece tüm dünya haklı olduğumuzu görmüş olur.
Maug est partout, il observe.
Maug, burda. O her yerde, izliyor.
Quelqu'un m'observe.
Biri bana bakıyor.
Je sais. Je vous observe depuis des heures.
Biliyorum saatlerdir sizi izliyorum.
Observe.
İzle.
On l'écoute, on l'observe. Vous l'avez tuée?
Onu dinleyecek ve izleyeceğiz.
Oui Joanie, tout le monde t'observe.
Evet, Joanie. Herkes sana bakıyor.
J'observe juste.
Sindirmeye çalışıyorum.
Observe bien ce que je fais, Danny.
Ne yaptığıma bir bak Danny evlat.
Penelope... observe un suicide social
Penelope, sosyal intihar nöbeti!
Regarde et observe.
İzle ve gör.
On nous observe.
Birisi bizi gözetliyor.
Puis observe bien de l'autre côté...
Sonra diğer tarafa gidip zıt yöne nasıl gittiğine bak.
On vous observe.
İzleniyorsunuz.
Observe et apprends, ma fille.
İzle de öğren kızım, izle de öğren bir şeyler.
Quand j'observe trop intensément, ça disparaît.
Çok dikkatli baktığımda, uzaklaşıyor.
On observe du remords.
Pismanlik belirtileri var.
Retiens ta langue... et observe!
Sessiz olun ve dikkatinizi verin!
Si on l'observe bien, elle a un cycle menstruel.
Evet, eğer maçları izlersen, o şeyin adet döngüsü olduğunu görüsün.