Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Obsession

Obsession перевод на турецкий

1,500 параллельный перевод
Je resterai pour apaiser votre obsession.
Ne zaman takıntılarını tatmin etmek istersen ben buradayım.
Et l'obsession est une qualité négative.
Sen takıntıların olumsuz yönlerini algılıyorsun.
Helena a une vraie obsession pour le Quartier Général de la Justice Sociale!
Helena Sosyal Adalet Karargahı konusunda bir rampadaydı.
Oui... oui Avec ta description de Paris et, tu sais la relation jeune homme / femme plus âgée et l'obsession des prostituées. C'est exact?
Evet, hikayenin Paris'te geçmesi, genç adam-yaşlı kadın.... ilişkisi ve fahişeler hakkındaki tespitlerin.
Plutôt une obsession.
Saplantı daha doğru olur.
Pourquoi ressentez vous le besoin de poursuivre cette obsession, ce harcelement?
Neden bu işe saplanıp kaldınız? Usandırdınız artık.
Ari n'essaie pas de te tuer, mais ton obsession, elle, le pourrait. Hé, Jen.
Ari seni öldürmeye çalışmıyor ama bu saplantı öldürebilir.
Oui, l'obsession de la mort est dans les gènes.
Ölüm takıntısı ailede irsi.
Mon obsession est devenue si envahissante dernièrement, je ne peux penser à rien d'autre.
Son zamanlarda takıntım çok fazla arttı, tek düşünebildiğim o.
Rien n'arrête l'obsession.
Ama hiçbiri takıntılarını durduramadı.
Ca pue l'obsession compulsive.
Bu bana saplantılı ve zorlayıcı geliyor.
Eh bien, oui, les centres d'intérêts sont plutôt différents mais l'approche, un tiers d'exubérance et 2 tiers d'obsession, vous êtes plutôt identiques.
Evet, ilgi alanlarınız farklı olabilir ama yaklaşımınız... tutkulu ve saplantılı olmanız... hemen hemen aynı.
Ce genre d'obsession conduit à faire des choses que l'on ne ferait pas, normalement...
Böyle bir saplantı insana yapmayacağı, normalde yapamayacağı şeyleri yaptırır.
On dirait que c'est une obsession à Newport Union.
Evet, Newport Union'da saplantı gibi bir şey bu.
Peut-être que Brian a raison, peut-être que cette obsession de la beauté et la jeunesse est superficielle et narcissique
Belki Brian haklıdır. Belki de gençlik ve güzellik takıntısı sığlık, yüzeysellik ve narsistliktir.
- Mon obsession depuis le lycée.
Ben kendime liseden beri aynı soruyu soruyorum.
Comme vous le voyez, notre obsession pour la consommation est au cœur de notre sitcom.
Bu gece görmüş olduğunuz gibi, meta takıntılı varlığımızın nadide tuzakları geleceğin dizileri için ilham kaynağı oluyor.
Clark était l'objet de ton obsession.
Clark, saplantının nesnesiydi, Alicia.
Pour aider Alicia, j'ai dû comprendre son obsession.
Alicia'ya yardım etmek için takıntısını anlamalıydım.
Vous autres du "5", avez vraiment pour obsession de démontrer à quel point vous êtes bons pour vous introduire chez les gens.
Siz MI5'taki adamların, başkalarının evine gizlice girmekte ne kadar iyi olduğunuzu gösterme takıntınız var.
OK. J'ai donc tenté de me guérir de mon obsession pour Sugar en voulant coucher avec Dale le décorateur. Tout ça pour découvrir que ma mère se l'était fait avant moi.
Sugar'a karşı olan takıntımdan kurtulabilmek için Dale ile yatmaya karar vermiştim ta ki annemin benden önce davrandığını farkedene dek.
mon obsession pour Sugar avait sérieusement dépassé les bornes.
... Sugar'a olan takıntım çizgiyi aşmıştı.
La façon dont il nous a élevés après la mort de maman, son obsession de trouver ce qui l'a tuée.
Evet, biliyorum fakat, hala... Annem öldükten sonra yaşadıklarımız ve babam, annemi öldüren şeyi bulmayı takıntı haline getirdi.
Pourquoi cette obsession d'être parrain et marraine?
Niye bu kadar çok vaftiz aile olmak istiyoruz?
Quelqu'un tue mon petit-ami et disparaît pendant 2 mois Ça devient un peu une obsession
Beni affet. Biri sevgilimi öldürüp, iki ay ortadan kaybolunca...
Je voudrais savoir quand tu vas dire à Duncan et les autres que je suis cinglée ou du moins que j'ai une obsession malsaine.
Duncan ve diğer herkese benim ne kadar psikopat birisi olduğumu ne zaman söyleyeceksin bilmek istiyorum. ya da ne kadar saplantılı birisi olduğumu.
C'est une obsession?
- Bu Kat takıntısı nedir böyle?
C'est pas une obsession.
Takıntı değil sadece...
Son obsession amoureuse créait une transformation spirituelle.
Duygusal saplantısı onu ruhani bir değişime sürükledi.
Mon pustuleux cousin anglais, cette bizarre obsession des rats, ce n'est pas bon pour toi.
Beni affet siğilli İngiliz kuzenim, fakat farelere karşı garip saplantın senin için hiç iyi değil.
Elle était la réponse au obsession de Nigel.
Maraclea, o Nigel'ın takıntısını destekleyen bir araçtı.
En fait, c'est une véritable obsession.
Pekala, daha çok bir saplantı olduğunu söyleyebilirsiniz.
Pourquoi cette obsession de l'analyse de la personnalité?
Kişiliklere neden bu kadar saplantıIıyım?
Ne nous braquons pas sur la figure de Berlusconi, c'est une obsession!
Berlusconi karakterini hafife almayalım. Bu bir muamma.
'... et avec son obsession de croire'que Charles continuait d'aimer une femme de laquelle il était tombé amoureux des années auparavant, Camilla...'
... Charles yıllar önce aşık olduğu bir kadını sevmeye devam ediyordu.
L'amour est une obsession, une addiction.
Aşk bir alışkanlıktır. "
Mais j'imagine que c'est á cause de son obsession.
Ama tahminim saplantısıyla ilgili bir durum.
Son obsession?
Saplantı mı?
- Son obsession était née.
- İşte bu olay onun saplantısını başlattı.
En 3 semaines, mon obsession lui a été racontée par toi, la mère de Tallulah et James à New York.
Fin, 3 kısa hafta içinde benim umutsuz saplantımı senden, Talullah'ın annesinden ve şimdi de ta New York'ta James'ten duydu.
Tu sais comment Freud aurait interprété ton obsession des serpents, maman?
Senin bu çıngıraklı yılan fobini Freud nasıl yorumlardı biliyor musun, anne?
Ça devient une obsession! - Quand je fais de la recherche, je me sens plus dans mon élément.
Tatlım, araştırma yapmanın beni rahat ettirdiğini biliyorsun.
Et c'est quoi cette obsession de Roman Holiday?
Hem Roma Tatili takıntısı da nereden çıktı?
Mon obsession pour les automobiles propres et le fait que je ne fume pas j'ai bien conscience que cela a pu vous heurter.
Temiz araba eğilimim, ve sigara içmeyişim.
Son obsession pour ce garçon n'était que la manifestation de son snobisme.
Çocuğa karşı olan fetişi züppeliğinin bir beyanıydı esasen.
Une véritable obsession.
Ve bu biraz saplantıya dönüşmüş.
Son odeur était devenue une obsession.
Kokusunu takıntı yapmıştım, ondan geriye tek bu kalmıştı.
Sans vouloir être indiscret, ton obsession pour les épées ne serait pas... une manière de compenser une carence quelconque?
Pip, seni üzmek istemem, ama kılıç saplantın biraz biraz sınırı aşmıyor mu sence de?
Ça le tue. ll a l'obsession de trouver vos méthodes.
sinirine dokunuyor. Kafayı senin yöntemlerini bulmaya takmış.
- Episode 03 Obsession
Hava tahminlerinde zamanı söylemek için para işlerinde...
C'est une obsession à la fin!
Bu artık sende takıntı haline gelmiş dostum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]