Translate.vc / французский → турецкий / Oli
Oli перевод на турецкий
76 параллельный перевод
J'ai arrangé les fleurs.
O çiçekleri çekti ; Oli yanlış.
J'attendais un peu plus d'imagination de ta part, Oli.
Senden daha fazla hayal gücü beklerdim, Ollie.
Je suis Maria Trifioli de la'Galeria Luna'à Rome. Je vous ai parlé il y a une semaine.
Ben Maria Trifiıoli Roma'daki Luna Galerisinden.
Óli.
Oli.
Très oli.
Çok hoş.
Non Oli, tu es toujours aussi belle.
Sen her zaman güzelsin.
Oli, as-tu quelque chose à manger? - Et qu'est-ce que je suis ici?
Oli, yiyecek bir şeyler var mı?
Oho! Tu es belle, Oli...
Çok güzel görünüyorsun!
Vous vous disputez souvent avec Oli?
Çok fazla kavga eder misiniz?
- Oli se dispute avec Angel, mais comme il n'est pas ici, c'est mon tour.
Aslında daima Angel'le didişirdi, şimdi burada yok ya. - İlk gördüğümde sanki sizi ben... karı koca sandım. O yüzden beni buldu.
Olinda, Oli...
Oli...
Oli?
Oli!
Salut, Oli!
Merhaba!
Federico! Que fais-tu de tout ça, Oli?
Peki dükkân ne olacak?
A toi, Oli.
Sana, Oli!
Que tu es belle, Oli, ravissante.
Bugün bir başka güzelsin.
Si je te disais ici et maintenant que l'Allemand a raison, que ça ne suffit pas de savoir que l'autre existe, qu'il vit. Que l'amour c'est autre chose.
Oli, sana şimdi... bizim Alman'ın haklı olduğunu,... karşındakini görüp duymanın yeterli olmadığını,... aşkın da şart olduğunu söylesem, beni iyi karşılar mısın?
Mais notre amour ne vous intéresse pas, vous aimez trop les femmes!
Ama sen evliliğe inanmıyorsun. - Kadınlara düşkünsün. - Gayet iyi biliyorsun, Oli!
Je crois que ça arrive maintenant. Je te prie seulement, d'y réfléchir, rien de plus.
Benim için bunu bir daha düşün, Oli.
Oli.
Oli.
Oli est fier de vous présenter... Isabella.
Oli gururla sunar Isabella.
- Sacré Oli.
- Lanet Oli.
Où est passé Oli?
Oli nerede?
Eux, c'est Josh et Oli.
Bunlar Josh ve Oli.
Mais un pote d'Oli a un appart à Barcelone, qui va nous arranger un plan avec des señoritas trop bonnes.
Evet, ama Oli'nin Barcelona'da evi olan bir arkadaşı var ve bize bir iki İspanyol fıstık ayarlayacak.
- Et lui, c'est Oli.
- Ve bu da Oli.
- Vas-y, Oli.
- Hey yavrum, Oli.
Oli n'est pas encore revenu.
Oli henüz dönmemiş herhalde.
- Oli Ericson, chambre 237.
- Oli Ericson, 237.
Oli, c'est Pax.
Hey, Oli, ben Pax.
Oli, c'est encore moi.
Oli, hey, yine benim.
Il n'aime pas les Asiatiques.
Oli Asyalı kızlardan hoşlanmaz bile.
Hé, Oli.
Hey, Oli.
- Hé, Oli.
- Hey, Oli.
Ça vient d'Oli.
Oli'den geliyor.
C'est pas de leur faute si Oli s'est tiré, alors, arrête.
Oli'nin kaybolması onların suçu değil, öyleymiş gibi davranmayı kes.
On pensait connaître Oli, mais on ne sait rien sur lui.
Oli'yi ne kadar tanıdığımızı düşünsek de, aslında onu tanımıyoruz.
- Il est avec Oli?
- Oli'yle beraber.
D'accord, Olive...
- Tamam, Oli...
Ici, l'État c'est moi! Dis donc, Sultan, pour qui tu te prends? .
Burda devlet menüm sana n'oli sultan.
Sigurdur y est déjà, il veille à ce qu'ils ne touchent à rien.
Sigurdur Oli çoktan gitti bile. Sağı solu ellemesinler diye göz kulak olacak.
Ils... feraient mieux de prendre garde à Sigurdur.
Asıl onlar Sigurdur Oli'ye göz kulak olsun.
Je me présente : Sigurdur Oli, Inspecteur de police, de Reykjavik.
Ben Reykjavik'ten cinayet masası dedektifi Sigurdur Oli.
Ici Sigurdur.
Ben Sigurdur Oli.
J oli.
Güzel.
- Oli?
Ollie.
Oli, ça fait très chic. - Oui.
Çok üst tabakadan bir isim gibi.
- Oli est riche?
Ollie zengin mi?
Je croyais qu'elle en pinçait à fond pour cette Oli.
Olly pilicinden çok etkilendiğini düşünmüştüm.
Plus tard, Oli, calmez-vous.
Dur biraz, Oli, sakin ol!
Que faites-vous? . Oh non!
N'oli yav n'oli yav ateşe atmayün