Translate.vc / французский → турецкий / Oolong
Oolong перевод на турецкий
38 параллельный перевод
Non. Ungalora noir.
Hayır, Oongal ya da Siyah Oolong olsun Bay Campbell.
Darjeeling, jasmin ou Oolong?
- Darjeeling, Jasmin veya Oolong? - Oolong.
Oolong, Tiens-moi!
Hey, Oolong, beni tutmayacak mısın?
Oolong, ton médicament fait sacrément effet!
Oolong, Baş ağrısı ilacın işe yaradı!
Oolong, Krilin, où est Tortue Géniale?
Oolong, Kuririn, ihtiyarla burada ne yapıyorsunuz?
- Juste un ptit Oolong, s'il te plait
- Biraz Lapsang Oolong lütfen.
Non, c'est du thé oolong que j'ai fait.
Hayır. Bunlar benim özel'oolong'çayım.
J'ai pris le Oolong que tu aimes.
McNulty'nin senin sevdiğin kokulu siyah çayından aldım.
- Oolong? - Oui.
- Oolong mu?
On va lui servir du thé d'Oolong.
Siyah çay ikram edelim.
Non, du Oolong.
Hayır, siyah çay.
C'est un thé oolong.
Bu yeşil çay.
- Tu bois du thé maintenant?
Dur bir saniye, çay da mı içiyorsun artık? Oolong.
- Du oolong.
( Şifalı bir çay türü )
C'est du thé, Scarlet Oolong, pour être exact.
Çay, gerçek adı Scarlet Oolong.
Un thé Oolong.
Bir oolong çayı.
Tu vends du Oolong?
Oolong mu satıyorsun?
Je veux dire...
- Tamam o zaman oolong var.
Oolong... oolong, tu veux du thé oolong?
Oolong ister misin?
Elle adore les thés bizarres comme le rooibos et l'oolong.
Kırmızı çay, yeşil çay gibi tuhaf çay saçmalıklarından hoşlanır.
Je crois que nous avons du bon thé oolong.
Sanırım güzel bir oolong çayımız olacaktı.
Je me souviens que tu aimais le thé oolong.
Pekala. Oolong çayını sevdiğini hatırlıyorum.
- C'est quoi du thé oolong?
- Oolong çayı da ne?
Pourquoi t'irais pas nous faire un gros pot de thé oolong?
Neden büyük bir demlik oolong yapmıyorsun?
Le thé Oolong qui vient de la montagne Wuyi mérite vraiment sa renommée.
Wuyi dağının, Oolong çayı gerçekten bu ünü hak ediyor.
Ça fait si longtemps que je n'ai pas bu une bonne tasse de Oolong.
- Güzel bir Oolong çayı içmeyeli epey zaman oldu.
J'ai du vert, de l'oolong au chrysanthème, de la tisane...
Yeşil çay, Oolong, kasımpatı ve sallama çayım var.
Je pense que c'est l'œuvre du Oolong Tueur.
- Bence bu Oolong Katili'nin işi.
Mais si c'est lui, pourquoi n'y a t-il pas de corps?
Eğer bu Oolong Katili'yse neden ceset yok?
Le Oolong Tueur. Il est de retour.
Oolong Katili geri dönmüş.
Si je me souviens bien, la dernière victime du Oolong Tueur remonte à cinq ans.
Eğer doğru hatırlıyorsam Oolong Katili'nin son saldırısı beş yıl önceydi.
J'ai trouvé le Oolong Tueur, et il s'appelle..
Oolong Katili'ni buldum. Adı ise...
Prépare-toi à passer un oolong moment en prison.
Oozun süre hapiste kalmaya hazırlan.
Je devrais aussi mentionner que c'est le Oolong Tueur, et voici toutes les preuves qu'il vous faudra pour le mettre à l'ombre pour toujours.
Ayrıca şundan da bahsetmeliyim. Adam Oolong Katili. Bunlar da onu sonsuza dek kilit altında tutmanıza yarayacak kanıtlar.
Oolong, continue à mettre des pièces!
para at şuna.
- Ce thé Oolong? - Ouais.
- Oolong çayı mı bu?
On a du thé vert bio... du thé noir, du thé blanc, des pointes blanches... de l'Oolong!
- Ne var ne yok? Valla organic yeşil çay var... siyah çay, beyaz çay, ( Türkiyede içmiyorlar ama )...
La tisane, le thé oolong? La camomille?
Bitkisel, siyah papatya...