Translate.vc / французский → турецкий / Pat
Pat перевод на турецкий
4,076 параллельный перевод
Tu en as six autres, tout à fait identiques.
Altı tane tıpatıp eşi var.
Elles ne sont pas identiques.
Tıpatıp değiller ki.
Je parle du fait que notre fils, que tu voulais absolument appeler Marty, est son portrait craché!
Oğlumuz hakkındaki gerçekten bahsediyorum. Adını Marty koymamız konusunda ısrar ettiğin oğlumuz! Hani şu tıpatıp ona benzeyen!
Les autres, ils voulaient être Jordan, je voulais être Pat Riley.
Onlar, Jordan olmak isterdi, ben, Pat Riley.
Ok mais ne jugeons pas trop vite.
Tamam öyle pat diye bir karara varmayalım.
Deux personnes sont mortes si vite? On doit séparer tous ceux qui ont été exposés.
İki insan böyle pat diye öldüyse virüse maruz kalmış olabilecek herkesi ayırmalıyız.
- Mais ça nous tue direct? - Pas la maladie.
- Adamı pat diye öldürecek yani?
Moins de chichi.
Daha az patırtı.
Vous ne pouvez pas juste prendre le contrôle.
- Evet. - Öyle pat diye geçemezsin.
Les dealeurs se sont enrichis, en distribuant des échantillons gratuits.
Satıcılar pat diye ortaya çıktı. Bedava mal dağıttılar.
Vous vous retrouvez soudain à Shepherd's Bush, où personne ne vous parle, personne ne vous connaît, et vous enseignez à des enfants qui de toute façon parlent peu, et personne ne s'en fait.
Aniden Shepherd's Bush'tasındır, kimse seni tanımaz, kimse senle konuşmaz ve sen çocuklara eğitim verirsin. Ancak yine de birileri çat pat konuşur ve kimse seni umursamaz.
Les mêmes exactement.
Tıpatıp aynıyız.
Désolé d'arriver à l'improviste.
Pat diye geldiğim için özür dilerim.
Mais Rush Limbaugh a le show le plus populaire de la radio et Pat Buchanan a gagné les primaires du New Hampshire.
Ama en popüler radyo programı Rush Limabugh'ın ve Pat Buchanan New Hampshire ön seçimini kazandı.
Pat Buchanan a été viré de MSNBC.
Pat Buchanan MSNBC'den kovuldu.
Les gens ont mal compris un chapitre du livre de Pat.
Pat'in kitabındaki bir bölümü herkes yanlış anladı.
Mike, Pat, allez-y maintenant.
Mike, Pat, gelin buraya.
Si vous avez besoin d'un toit... Notre maison est trop grande.
Eğer senin ve çocukların onun patırtısından kaçmak için bir yere ihtiyacınız olursa biliyorsun evimiz oldukça büyük.
Qui a organisé cette petite fête?
Bu patırtıdan sorumlu kim?
Wesh, je débarque et je nique tout.
Evet, evet. Patırtı kütürtü bitsin, ciddiyet başlasın.
La femme que je recherche, lui ressemble, trait pour trait.
Aradığım kız tıpatıp ona benziyor.
Vous vous ressemblez vraiment.
Gerçekten tıpatıp aynı görünüyorsunuz.
L'amour de ma vie te ressemblait fortement, et pourtant la seule pensée de ton visage me donne l'envie de vomir.
Hayatımın aşkı tıpatıp sana benziyor. Ama yüzünün salt düşüncesi bile kusma isteğini perçinliyor.
Prénom... Pat.
İlk adı Don.
Pat Demal?
Don Turtmee mi?
C'est exactement le même type d'arme qui à été utilisé pour tuer Monsieur Soto et Nauer il y a 2 nuits.
İki gece önce Bay Soto ve Nauer'u öldürmek için kullanılan silahla tıpatıp aynı.
Il va y avoir du bruit, mais il t'arrivera rien.
Belki biraz patırtı çıkacak ama hiçbir şey sana zarar vermeyecek.
On a entendu que vous avez eu un petit accrochage en bas.
- Aşağıda ufak bir patırtı yaşadığınızı duyduk.
Nous avons entendu dire que vous aviez eu un petit accrochage au sol.
Aşağıda ufak bir patırtı yaşadığınızı duyduk.
Pat Quinn a gouverné depuis Springfield.
Pat Quinn, Springfield'dan yönetti.
C'est nécessaire? De frapper?
Bu şart mı, pat pat vurmak?
Je suis désolée.
Pat diye söyledim. Özür dilerim. Özür dilerim.
J'avais exactement le même ours quand j'étais enfant!
Çocukken bende bu ayının tıpatıp aynısı vardı!
Voici votre problème, Pat.
Sorunun bu Pat.
Tu sais cette croisière où on va Pat et moi à Noël?
Pat ve ben Noel'de seyahate çıkacaktık.
J'ai bien peur que Pat fasse ceinture au lit.
Korkarım beni yataktan silecek.
Je dois faire changer Pat d'avis pour la croisière. Pendant le dîner, je vais lâcher quelques infos sur les dangers des croisières, et je veux que tu me soutiennes.
Yemek yerken bir yandan seyahatin tehlikeleri ile ilgili küçük ipuçları bırakacağım ve senden beni desteklemeni istiyorum.
Voici mon mari, Mike, mes parents, Tag et Pat, et mes enfants, Axl, Sue, et Brick.
Eşim Mike,... annem Pat ve babam Tag,... ve çocuklarım Axl, Sue ve Brick.
J'ai demandé celle qui était utilisé dans ton café préféré et je t'ai offert... le modèle juste en dessous.
En sevdiğiniz kahvecide kullandıkları makineyi sordum ve size tıpatıp aynı modelin bir düşüğünü aldım.
Morale de l'histoire... Vous vous énervez mutuellement car vous êtes exactement pareilles.
Kısacası, tıpatıp aynı olduğunuz için birbirinizi sinir ediyorsunuz.
Je ne pense pas que c'est une coïncidence que juste toi et Miranda ressemblez exactement à vos ancêtres perdus.
Artık Miranda'yla ikinizin uzak... akrabalarınıza tıpatıp benzemenizin bir tesadüf olduğunu sanmıyorum.
Tous ces problèmes pour une boite?
Bütün bu patırtı bir kutu için miydi?
Je vous présente Pat Conners.
Hepinizi Pat Conners'la tanıştırmak istiyorum.
- Pas de "Salut" avec nous, Pat!
Bırak merhabayı, Pat!
Foutez le camp, Pat.
Defol git buradan Pat.
Bon, comment allons nous réparer le bordel de Pat?
Evet... Pat in pisliğini nasıl temizleyeceğiz?
- C'est une mise à jour à 10 000 $, mais cela devrait résoudre toutes les erreurs de Pat.
Yükseltme 10.000 dolar tutuyor ama Pat'in hatalarını ortadan kaldıracak.
Tu n'es pas juste arrivé à ce truc avec le cor bleu. Tu y as pensé.
Mavi Fransız kornosu pat diye gelmedi aklına, önceden düşünmüşsün.
Je veux un portrait d'Eleanor Roosevelt, fait avec goût, et elle aurait un très classe tatou de Pat Benatar sur son bras.
Eleanor Roosevelt'in bir portresini istiyorum, güzelcene yapılmış, ve onun kolunda da Pat Benatar'ın klas bir dövmesi olsun.
- Ils vont se révolter.
- Patırtı çıkarırlar.
C'était un androïde qui lui ressemble.
O Reiji'ye tıpatıp benzeyen bir android.