Translate.vc / французский → турецкий / Permanent
Permanent перевод на турецкий
955 параллельный перевод
( Glousse ) Quelque chose de plus permanent serait bien, tu sais, même un rocher serait mieux.
Daha kalıcı bir şey iyi olurdu bir taş bile daha iyidir.
Dès le jour suivant le jeune McKay décide de devenir un hôte permanent.
Ertesi gün itibariyle genç McKay, kalıcı misafir olmaya karar vermişti.
Vous êtes mon invité dorénavant, permanent et même pour toujours.
Bundan sonra her gün, sonsuza dek benim konuğumsunuz.
Moi et l'enfant, tu nous fais vivre un risque permanent.
Peki ya benle çocuk ne olacak? Bizim hayatlarımız aylardır büyük bir risk altında değil miydi?
Vous allez établir un camp permanent ici?
Burada kamp mı kuracağız?
Le major Mitchell et moi resterons en contact permanent avec vous.
Binbaşı Mitchell ve ben, her iki taraftan da sürekli yakın temasta olacağız.
Mais ce que vous avez derrière la tête me semble un peu trop... permanent.
Ama bu şekilde olursa arkası hep gelir.
- De permanent.
- Daimi.
Quand on a vingt ans, tout semble important, permanent, terrible.
21, 22'sinde her şey değişmez ve berbat gelir insana.
Le mariage pour moi est une soudure, deux arbres poussant ensemble... malgré ce que ma soeur peut démontrer à l'inverse... pour former une sorte de permanent fouillis... feuillage... comme deux arbres greffés ensemble de façon permanente.
Evliliği daimi bir kaynak işi gibi görüyorum birlikte büyüyen iki ağaç gibi, gerçi ablam tam tersi davranışlar sergilese de kalıcı bir kütle gibi iki ağacın aşılanıp tek bir doku olması gibi.
Rien n'est permanent dans ce monde à part Roosevelt, mon cher.
Bu dünyada Roosevelt dışında her şey geçer gider.
Cette surveillance photographique continue fournit un rapport permanent à étudier minutieusement au moindre événement.
Bu sürekli gözetim yeni gelisş meler oldugunda incelenmesi gereken kayìtlar saglìyordu.
C'est ce soupçon permanent.
Merak ediyorum ve dikkat ediyorum da.
Nous avons un tribunal permanent pour lui.
Duymak mı? Onunla mahkeme salonunda, davası ile ilgili olarak görüştüm.
Ce serait un rappel permanent.
Unutamayacağım bir anı işte.
Je veux que son séjour ici soit permanent... parce que je ne supporterai pas cet Harvey un jour de plus!
Burada sürekli kalmasını istiyorum. Harvey'ye bir gün daha katlanamam!
C'est un souci permanent d'avoir des filles qui ont grandi.
Kızın mı var, derdin var.
Le cirque est une force gigantesque en mouvement permanent.
Sirk devasa bir kuvvettir ve aralıksız çalışır.
C'est permanent?
Page. - Bu kalıcı mı?
J'ai un locataire permanent.
Kalıcı bir pansiyon tuttum.
Ce n'est pas permanent! On peut remonter quand on le veut?
Ama bu kalıcı bir durum değil.
Confier à César le commandement permanent de la garnison... et envoyer deux légions... pour intercepter et détruire Spartacus devant la ville de Métaponte!
Caesar'ın garnizon komutanı olarak aslen atanmasını onaylamak... ve Spartacus'u Metapontum şehrinde yakalayıp yok etmek üzere... iki lejyonu görevlendirmek!
Trouve-toi un travail permanent... à Atlanta au siège social?
Söyler misin, neden Atlanta'daki merkez ofiste kalıcı bir iş bulmuyorsun?
Avant que cela devienne permanent, Dr Gerrard.
Yoksa kallcl hale gelebilir dediniz, Dr. Gerrard.
C'est le premier permanent.
Bu kadar uzun hiç öpüşmemiştim.
Jamais entendu "permanent" appliqué à un baiser.
Daha önce öpüşme gibi bir şeyden dolayı bu kadar açık bir şaşkınlık duymamıştım.
Vous devrez agir comme une garnison, en restant en contact permanent avec moi.
Sadece garnizon olarak görev yapacak ve benimle sürekli irtibat halinde kalacaksınız.
Je vous l'ai dit... l'acquittement apparent ou l'ajournement permanent.
Sözde aklanma ve Sürüncemede bırakma.
Le ballet des météores est permanent.
Meteor gösterisi hız kesmeden devam ediyor.
Depuis notre mariage, c'est permanent.
Evlendiğimizden beri bir devamlılık vardı.
Non pas par la taille, mais par un apprentissage permanent.
"Ölçü olarak değil, daimi eğitimle ve bilgiyle gelişir."
On pourrait y arriver avec cette drogue, mais l'effet ne serait pas permanent.
Gerisini de bu ilaçla tamamlayabiliriz ama kalıcı tesiri olmaz.
Je suis heureuse que le coup n'ai causé aucun dégât permanent.
Kalıcı bir hasar olmadığı için şükrediyorum.
Un courageux qui a un poste permanent?
Kalıcı bir üsdeki kahraman mı?
Oui, faites en sorte que ce changement soit permanent et dans le futur tentez de rester éloigné des dames sentimentales.
Fikirlerindeki değişikliğin kalıcı olmasını sağla Milkereit. Ayrıca ileride daha az duygusal bayanlarla arkadaşlık etmeyi unutma.
Beaucoup de ces gens sombreront sûrement dans un état de névrose permanent car ils seront bien trop nombreux pour tous bénéficier de soins psychiatriques.
Bu insanların çoğu... iyileşmelerine yardımcı olacak yeterli psikiyatrik tedavi göremedikleri için... büyük ihtimalle... kalıcı sinirsel bozukluklar yaşayacak.
Un mémorial permanent dédié aux accomplissements de la civilisation Morok.
Morok uygarlığının başarılarının kalıcı anıtı.
J'espère que nous pourrons lui obtenir un poste permanent.
Bizdeki görevini kalıcı yapabilmemizi umuyordum.
Moi, Julio Fuentes, décrète l'état de bonheur permanent à Eldorado. Et te salue, Paulo Martins, poète et patriote...
Bendeniz, Julio Fuentes Eldorado'da kalıcı bir neşe hâli ilan ediyor ve şair, vatansever Paulo Martins'e hoş geldin diyorum.
Un châtiment permanent frappe leur orgueil.
Gururları sonsuz cezaya mahkum edildi.
Une radio cachée me gardera en contact permanent avec le camarade.
Gizli bir telsiz beni devamlı olarak Yoldaş Zapotec ile bağlantıda tutacak.
Soit vous acceptez un poste permanent à terre, soit vous faites face aux procédures disciplinaires de Starfleet Command.
Ya sürekli kara hizmetini kabul edersin, ya da tüm Yıldız Filosu Komutasının disiplin ağırlığının altında ezilirsin.
Restez en contact permanent.
Bizimle sürekli temasta olun.
Je suis en contact permanent avec, mais j'ai appris à tout supporter.
Bunu fazlasıyla yaşıyorum ancak her tür şeye katlanmak için kendimi eğittim.
Et puis comme c'était un strip-tease permanent, elle a recommencé un quart d'heure après.
15 dakika sonra bu işi tekrarladı.
Et il sera permanent.
Sonsuza kadar.
Et a maintenu les hommes et les ressources en nombre égal, afin d'entretenir un état de violence permanent.
Ve sayılarla kaynakları da dengeli tuttu, ki böylece sürekli bir şiddet ortamı oluştu.
- Aucun dommage permanent.
- Kalıcı bir hasar olmadı.
Il ne souhaite pas seulement que vous continuiez, mais il souhaite faire créer un département permanent de recherche sur la réincarnation.
Yalnız senin vakana devam etmeni değil, aynı zamanda benim reenkarnasyon araştırması için kalıcı bir bölüm kurmamı istiyor.
Quelqu'un doit chercher à inonder le marché pour faire baisser les cours ou..... à vous soumettre à un chantage permanent.
Kaygımız, birinin fiyatları düşürmek için bunları pazara akıtması veya... Sürekli şantaj için kullanması.
Toi et ton défilé permanent de locataires.
Sürekli değişen o sürüyle ev arkadaşına ne demeli?