Translate.vc / французский → турецкий / Permission
Permission перевод на турецкий
5,444 параллельный перевод
Je veux dire, un de mes amis Andy, doit demander la permission pour sortir et jouer au basket
Arkadaşım Andy dışarı çıkıp basket oynamak için izin alıyor.
Juste après qu'il ait révoqué ton week-end de permission
Hem de tam senin hafta sonu iznini iptal eder etmez.
M. le président. J'ai besoin de la permission pour m'engager si le périmètre est dépassé. - Des nouvelles de Jack?
Sayın Başkan, güvenlik sınırı aşılırsa angaje olmak için onayınızı almam gerek.
Vous avez la permission d'engager.
Angajman izni verilmiştir.
- Je n'ai pas besoin de ta permission.
- İznine ihtiyacım yok.
Il n'a pas besoin de permission pour le faire.
Benden ya da sizden izin almasına gerek yok.
Pas besoin de votre permission?
Bunun için de izninizi alması gerekmiyor mu?
Permission de monter à bord?
- Güverteye gelmeye izin var mı?
Ma permission?
İznimi almak mı?
Personne n'est au courant sauf madame Mallory. Je lui ai demandé la permission d'utiliser la cuisine du Saule ce soir parce que je veux faire un plat que je n'ai pas fait depuis longtemps.
Madam Mallory dışında kimse bunu bilmiyorum, ama Saule Pleureu mutfağını bu gece kullanabilir miyim diye sordum, çünkü uzun zamandır yapmadığım bir yemeği yapmak istiyorum.
Ne demandez pas la permission.
İzin isteme.
Si vous voulez faire quelque chose, faites-le parce que c'est votre désir, pas ma permission.
Bir şeyi istiyorsan yap çünkü bu senin arzun, benim müsaademle olacak şey değil.
Ton père a eu une permission de 48 heures.
48 saatliğine gelmişti. Bir tek hafta sonu.
Je n'ai pas besoin de ta permission.
Senin iznine ihtiyacım yok.
C'est un film pour les 17 ans et plus, tu n'as pas 17 ans, et je ne t'ai pas donné la permission d'aller le voir.
O film yetişkinler için ve sen daha 17 değilsin ve sana o filmi görmen için izin vermemiştim.
Permission d'entrer!
Gelebilir miyiz!
A sa dernière permission on l'a prise.
Geçen ay yaralandığında izin almıştı geri dönmeden bunu çektirmiştik.
Tu as demandé la permission?
- Burada olmak için izin aldın mı?
Je n'ai pas besoin de permission.
Onlardan izin almama gerek yok.
Le témoin a pris la parole sans permission.
- Tanık, mahkeme düzenini bozuyor.
Avec votre permission, Votre Honneur.
Müsaade var mı, Sayın Yargıç?
Je peux avoir la permission de traiter cet homme comme hostile, s'il vous plaît?
Bu adama düşmanca davranma izni verir mi, lütfen?
Qui pensez-vous que vous êtes, faire classe dans ma paroisse sans ma permission?
Sen ne halt olduğunu sanıyorsun da, benden izinsiz kilisemde sınıflar açıyorsun?
Pas besoin de permission. Nous l'avons bati nous même.
Olay şu ki, burayı biz inşa ettik.
Mlle Borden, votre mère a dit que nous ne pouvons vous augmenter votre crédit sans sa permission.
Bayan Borden, anneniz, onun izni olmadan size kredi açmamızı söyledi.
Je n'ai pas besoin de votre permission.
Müsaadene ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de leur permission.
Onların da müsaadesine ihtiyacım yok.
"puis-je" pour demander la permission.
"Sormam mümkün mü" kalıbını ise izin istemek için kullanılır.
Je l'ai empruntée à ma mère sans demander la permission.
Annemden izinsiz almıştım.
Je ne suis pas là pour vous demander la permission.
Buraya sizden izin almaya gelmedim.
Vous avez ma permission pour revenir à l'entrepôt.
Depoya dönmene izin veriyorum.
Quand on a pris ce verre au bar, il m'a dit qu'il n'était pas en permission.
Barda o gece içtiğimizde bana izinli olmadığını söyledi.
Génial. Personne n'a jamais eu la permission de s'approcher du vaisseau.
Düştüğünden beri kimsenin o gemiye yaklaşmasına izin verilmedi.
- Pas besoin de votre permission!
- Senin iznini almama gerek yok!
Si jamais je commence à devenir folle, vous avez ma permission de me battre à mort avec ce bâton que vous roulez sur la porte.
Delirmeye başlarsam kapıya sıkıştırdığın o sopayla beni dövmene izin veriyorum.
Je voudrais demander formellement la permission de conduire quelques affaires dans la Réserve.
Bölgede biraz inceleme yapmak için resmen izin istiyorum.
Mais je ne peux pas posséder un vaisseau sans sa permission.
Ama bir bedene izni olmadan giremem.
Avec votre permission, cheikh.
- Müsaadenle Şeyh. - Hayırlı yolculuklar olsun.
J'ai eu une permission d'un jour.
Bir günlüğüne izin verdiler.
Bart, j'ai bien peur qu'une permission d'un jour ne dure par toujours.
Üzgünüm Bart, sanırım bir izin günü sonsuza dek sürmüyor.
Je ne demande pas la permission.
İzin istemiyorum.
Apparemment, tu ne m'as pas attendue pour avoir la permission de commander des fûts.
Demek bira fıçısını getirmene izin vermem için beni beklemedin?
Techniquement, je n'ai pas besoin de la permission de votre famille pour ouvrir la tombe.
Bak, teknik olarak mezarı açmak için ailenin iznine ihtiyacım yok.
On voudrait votre permission pour ouvrir sa tombe.
Mezarı açmak için izninizi istiyoruz.
je me rappelle que tu étais dans ma case sans ma permission.
İznim olmadan barakamıza girdiğini hatırlıyorum.
Si elle veux tuer des policiers, elle doit demander la permission.
Eğer polisleri öldürmek istiyorsa izin almak zorunda.
Um, avec votre permission, bien sûr, Dr.
Tabii ki izninle, Dr. Lecter.
J'ai bien votre permission, Dr.
Alabilir miyim, Dr. Lecter?
Vous êtes entrées sans permission!
- Arazime tecavüz bu!
On a besoin d'une permission?
İzne de mi ihtiyacımız var?
"et j'ai envie d'une vodka cranberry." Emily, en temps normal, je te demanderais ta permission, mais tu ne m'entends pas, donc je vais jeter un sort pour que tu puisses me voir et m'entendre.
Tamam Emilly, normalde iznini isterdim ama beni duyamıyorsun.