Translate.vc / французский → турецкий / Personne
Personne перевод на турецкий
154,984 параллельный перевод
La personne que tu veux être ne gagne pas toujours.
Olmak istediğin kişi her zaman kazanmıyor.
Mais je ne dois d'explication à personne, car je n'ai repris que ce qui était légitimement mien.
Fakat hakkım olanı niye geriye aldığıma dair kimseye açıklama borçlu değilim.
Car personne ne m'embêterait.
O zaman kimse bana bulaşamaz da ondan.
Elle s'entraînait comme personne.
Eğitimi çok kolay oldu.
Sunny est la seule autre personne pour qui je comptais.
Beni gerçekten seven diğer insan Sunny, Bajie.
Personne n'oubliera les terreurs du jour de l'Illumination.
Aydınlanma gününün yarattığı dehşeti hiç kimse unutmayacak.
Tu sais, quand personne ne regarde. Je ne peux pas t'aider à voler les...
Etrafta kimseler yokken.
- Personne n'a besoin de savoir ça. - Je suis supposé surveiller cet endroit.
Kimsenin bunu bilmesine gerek yok.
Je suis une personne très pragmatique, Miranda, et j'ai l'impression que vous l'êtes aussi, donc pourquoi tourner autour du pot?
Pekâlâ, ben oldukça pragmatik biriyimdir Miranda ve senin de öyle olduğunu seziyorum. Yani saçmalığı bir kenara bırakalım tamam mı?
D'accord. Personne ici ne te le dira, donc voila.
Buradaki hiç kimse sana bunu söylemeyecek ama ben söyleyeyim.
Personne ne veut le faire, mais la vague mortelle sera là dans 10 jours.
Hiçbirimiz bunu yapmak istemiyoruz, fakat ölüm dalgası 10 gün içerisinde burada olacak.
Personne ne vit sans tente de protection
Kimse kimyasal çadırı olmadan buradan ayrılamaz.
Quand il sera fini, il n'y aura peut-être plus personne à capturer.
Geçtikten sonra da yakalayacak kimseyi bulamayabiliriz.
Et ne dis pas que tu avais des raisons, parce qu'à la fin de la journée, à la fin du monde, personne ne se fichera de tes raisons, parce que ce sont eux, tes raisons.
Ve sakın bana sebepleriniz olduğunu söylemeyin, çünki günün sonunda, dünyanın sonunda, hiçkimse lanet sebeplerinizi umursamaz, çünki onlar sizin sebepleriniz.
On a le sceau royal. Personne n'a à mourir.
Kıraliyet mühürümüz var kimse ölmek zorunda değil.
C'est dommage que tu ne sois pas une vraie Nightblood parce que tu aurais pu être Commandante. Imagine combien de personne tu aurais pu tuer.
Gerçek bir Karakan olmaman kötü, öyle olsaydın kumandan olabilirdin o zaman kaç kişiyi öldürmüş olurdun hayal et.
Si le Président veut des réponses, je ne les donnerai qu'à une personne.
Başkan benden bilgi almak istiyorsa bunun tek bir yolu var.
M. le Président, c'est un complot très dangereux et qui va très loin, personne n'est à l'abri.
Başkanım, o kadar derin ve tehlikeli bir komployla karşı karşıyayız ki kimseye güvenemeyiz.
- Personne ne l'est.
- Hepimizi aşıyor zaten.
Tom, tu as dit toi-même qu'on ne pouvait faire confiance à personne.
Tom, daha geçen gün kendin söyledin, hiç kimseye güvenemeyiz.
- On n'est qu'une seule et même personne.
- Şu anda ikimiz aynı kişiyiz.
Je devais aller voir le directeur en personne et j'ai filé vers Alexandria.
Bizzat FBI Başkanı'na gitmeliydim, o yüzden doğrudan Alexandria'ya gittim.
- Plus personne ne me parle, ici.
- Burada benimle konuşan kalmadı zaten.
Personne ne saura ce que vous faites, compris?
Kimse ne yaptığını bilmeyecek, anlaşıldı mı?
Personne ne m'a rien dit.
Benden yardım isteyen olmadı.
Vous ne devez rien à personne.
Kimseye hiçbir borcun yok.
Mais ça veut aussi dire que personne ne vous est redevable.
Ama bu demek oluyor ki kimsenin de sana borcu yok.
Personne n'y est pour rien.
Kimsenin suçu değildi.
Ce n'est simple pour personne, non?
Kimse için kolay değil sanırım.
Appréciez vos bretzels en vol, car je serai la personne la plus haut-placée à la Maison-Blanche.
Sen uçaktaki krakerlerin tadını çıkarırken Beyaz Saray'daki en yetkili kişi ben olacağım.
Alors qu'on se bat pour créer une éducation cohérente pour chaque élève, je me rends compte plus que jamais... qu'on a besoin d'une personne compétente et passionnée pour mener ceci à bien.
Her bir öğrenciye kapsamlı bir eğitim sunmaya çabalarken şimdi her zamankinden de çok fark ediyorum ki bu işin başında ehil ve tutkulu birine ihtiyacımız var.
Comme il y avait tellement de fichiers au départ, la personne a dissimulé ses traces en les supprimant petit à petit sur les derniers mois.
Çok fazla dosya olduğu için izlerini silen kişi her kimse bu işlemi son birkaç ay boyunca ufak ufak yapmış.
Une empreinte numérique a été laissée par la personne qui a effacé les fichiers.
Dosyayı silen kişiden kalan dijital bir parmak izi.
Personne ne vous le demande.
- Kimse bunu istemiyor.
Ce ne fut pas le voyage qu'il esperait... que personne n'espérait
Beklediği gibi bir seyahat olmadı. Hiç kimsenin beklediği gibi olmadı.
Que je suis la seule et unique personne qui lui a effacée la mémoire?
Hafızasını benim sildiğimi öğrenince?
Ok, je dois m'assurer que personne ne passe d'appel.
Emin olmam gerekiyor kimsenin tetikleyici arama yapamayacağından.
Personne ne doit mourir, d'accord?
Kimse ölmek zorunda değil tamam mı?
Mais personne ne les prenait quand ils pleuraient, donc finalement, il arrêtaient simplement de pleurer, pour toujours.
Ama ağladıklarında onları kucağa alan olmadı o yüzden ağlamayı tamamen kestiler.
Tu sais, tu es la seule personne qui pense que tu es drôle.
Kendin söyleyip kendin gülüyorsun.
Et qu'est-ce qui va se passer quand Shepherd va envoyer un de ses soldats au lieu de venir en personne?
Peki Shepherd adamlarından birini yollarsa satışa?
Tu sais ce que ça fait de découvrir que la personne avec qui tu dormais est un terroriste?
Beraber uyuduğun kişinin terörist olduğunu anlamak nedir biliyorsun.
Mais si tu dépenses toute ton énergie à essayer de disséquer qui tu étais avant, tu... tu seras jamais libre de vivre en tant que la personne que tu es maintenant.
Ama sen tüm enerjini o zamanlar kim olduğunu anlamaya harcarsan. Asla şuanki halini yaşamak için özgür olamazsın.
Une personne qui va bien ne s'effondre pas au travail.
Sağlıklı bir insan işteyken bayılmaz.
Et personne n'aime plus parler que Rich.
Rich kadar kimse konuşmayı sevmez.
Il y a une personne que j'aurais dû mentionner.
Bahsetmem gereken bir herif olabilir.
Il n'y a qu'une seule personne dans tout le FBI qui pourrait être mon rencard.
Ve gerçekten koca FBI'da sevgilim olabilecek tek bir kişi var.
Oui, personne n'aime les prequels.
Doğru kimse ön bölümü sevmez.
Personne ne part une fois que l'Éveil a commencé.
Uyanış başladıktan sonra kimse çıkamaz.
Personne n'ira nulle part avec cet orage.
Bu fırtınada hiçkimse hiçbir yere gitmiyor.
Ça ne ramènera personne.
Hiç kimseyi geri getirmeyecek.