Translate.vc / французский → турецкий / Plûmes
Plûmes перевод на турецкий
1,127 параллельный перевод
Oh ben, vous voyez toutes mes belles plumes.
Güzelim tüylerimden oldum.
J'écris pour Plumes et Poils, un journal sur les animaux de compagnie...
Madam Zira, ben Kürk Ve Tüy'ü temsil ediyorum. Bir evcil hayvan dergisi...
Un duvet neuf, deux oreillers... en plumes d'oie,
Yeni bir kuştüyü yatak, iki yastık. Kaz tüyü yastıklar.
Les vautours ont perdu leurs plumes.
Akbabalar tüylerini döküyor.
Toute seule dans mon lit de plumes. Bonne nuit!
Kuş tüyü yatağımda yalnız yatacağım.
- Hé! Tu nous as plumés au jeu. Tuez-le!
Biraz sinirlisin, dostum.
Je te mets des plumes de buse et du sang de chat séché et de la pisse de taupe dans la trousse.
Çadıruşağı otu çantana biraz böcek, biraz kuru kedi kanı biraz da köstebek sidiği koyacağım.
et maintenant les plumes.
Şimdi tüylerde sıra.
Elle se tourna, mais l'eau passa au travers de ses plumes La cadette, elle, se posa sur l'eau telle une libellule Elle se tourna comme l'hirondelle qui apporte un message
♪ Küçük olan yusufçuk gibi... davranarak su üstünde seker. ♪
- J'ai une affaire, sur du "Trois plumes".
- Viskim var.
Regardez ses plumes!
Tüylere bak!
Ces petites malins à plumes prirent rapidement des positions importantes partout.
Çok geçmeden bu tüylü sahtekarlar her yerde önemli pozisyonlara sızıyorlardı.
Un type velu, un petit zoziau, il a remis des plumes à Sammy, il a pris la mouche, il a flippé comme une bête et Bertie lui a mis un gros râteau.
Kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Ce satané Jerry a pété son cerf-volant sur le comment-va. Un type velu, un petit zoziau, il a remis des plumes à Sammy, il a pris la mouche, il a flippé comme une bête et Bertie lui a mis un gros râteau.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Elle arrache ses plumes les plus dures pour accueillir les futurs petits.
Büyükçe olan tüylerini yoluyor ki, civcivler yumurtadan çıkınca vücudu yumuşak olsun.
La toute première mention de Shakespeare provient de Robert Greene, écrivain de Grub Street, qui l'a traité de "coq parvenu, embelli par nos plumes", dans le livre...
Shakespeare'den ilk söz eden ısmarlama yazılar yazan Robert Greene adlı biriydi. Ona "Bizim tüylerimizle süslenmiş " sonradan görme karga " demişti.
Tu as vu les plumes d'oiseau éparpillées le long du chemin?
Patikadaki kuş tüylerini görüyor musun?
- Coincée sous leurs plumes caudales?
- Sırt tüylerinin altında tutarak mı?
La silhouette est noire, dans le cercle d'un soleil rouge, bordée d'une auréole de plumes d'aigle, comme des rayons de lumière.
Güneşin kızıI halkasına karşı karanlık bir silüeti vardı.. .. kartal-tüylerindeki çiğ damlası çınlıyordu, adeta.. -.. çakmak ışığı gibi.
Il s'était acoquiné avec ce vieux chef de plumes!
Duydun mu, ne dediklerini? O, şu moruklaşmış kızıIderiliyle ortaklarmış.
J'ai des plumes qui me poussent.
- Korkuyor musun? Benim, gagam ve tüylerim çıkıyor.
Peut-être que les plumes de ma queue pendent un peu - mais je chante encore plus fort que tous les autres dans la cour.
Belki biraz tüylerim sarktı ama hala diğer evlerdeki horozlardan daha güçlü ötüyorum.
Des plumes de coq imbibées de sang sous les coussins, le mot "Rome" écrit à l'envers
Minderlerin arasında, kana bulanmış horoz tüyleri. Baş aşağı yazılmış Roma yazısı.
Tu le plumes comme tu peux.
Nasıl yolabiliyorsan öyle yol. Şerefe.
La plus terrible des armes, les Plumes de Paon.
en güdümlü silah olan ; "Tavuskuşu dartları"
Les Plumes de Paon ne sont qu'un objet tandis que vous et maître Yan êtes bien vivants.
Tavuskuşu dartları dehşettir ama aslında sadece cansız bir nesnedir Ama sizler canlı varlıklarsınız.
Si maître Yu s'empare des Plumes de Paon...
Eğer tavuskuşu dartları Yu'nun eline düşerse
Il faut récupérer au plus vite les Plumes de Paon.
Gidip tavuskuşu dartlarını ele geçirmeliyiz hemen
À cause des Plumes de Paon, nous sommes obligés d'être très vigilants.
Tavuskuşu dartlarını korumak için olabildiğince ihtiyatlı olmalıyız
Si je ne m'abuse, vous venez pour les Plumes de Paon.
İşte bu yüzden dartları biz koruyoruz Sende Tavuskuşu dartları için burada olmalısın
"Je veux les Plumes de Paon sous dix jours " ou je vous tue tous. "Maître Yu."
"Tavuskuşu dartlarını 10 gün içinde bize teslim edin... yoksa katliama hazır olun, Yu"
Ne bougez pas! Il y a quinze ans, maître Yu a réussi à me faire entrer ici pour m'emparer de ces Plumes.
olduğun yerde dur yıllar önce Yu Bey, TavusKuşu dartlarını ele geçirebilmek için beni bu kaşaneye sokmuştu
Tu ne réussiras jamais à sortir d'ici ni à voler les Plumes de Paon!
Buradan çıkabileceğini mi düşündün? Tavuskuşu dartlarını alabileceğini mi sandın?
Sinon, je vous lance une des Plumes.
Kıpırdarsanız, Dartları kullanırım
Les Plumes de Paon n'existent pas?
Ne? Yani tavuskuşu dartı diye birşey yok mu?
Ce ne sont pas les Plumes de Paon.
Bizi iyi kandırdınız!
Il ne me reste plus qu'à vous confier les Plumes de Paon.
Tavuskuşu dartlarını size vereceğim
Livrez les Plumes de Paon si vous tenez à sauver Lune-Claire.
Yu Bey derki ; Yueh-hsin'i kurtarmak istiyorsanız, Dartları bize teslim etmelisiniz
Et avec l'une de ces plumes, vous nous tuerez tous!
Sonra bizi öldürmek için onları kullansın diye mi!
Prends-lui les Plumes de Paon!
Tavuskuşu dartını alın ondan
Tu veux boire son sang ou récupérer les Plumes de Paon?
Tavuskuşu dartının yerini öğrenmeliyiz?
Où sont les Plumes de Paon?
Nerede şu lanet Tavuskuşu Dartları?
Notre maître se propose de m'offrir à vous avec la moitié de ces richesses en échange des Plumes de Paon.
Kocam, senin TavusKuşu.. dartlarına karşılık beni ve.. servetinin yarısını öneriyor
Si avant l'aube, tu ne m'as pas livré les Plumes de Paon, ou si tu t'enfuis de ce manoir, elle mourra.
Fu Hung-hsueh, Şafaktan önce... Tavuskuşu dartlarını vermezsen,... Tien Wai Malikanesinden... kaçmaya çalışırsanızda ölecek
Si je ne lui remets pas les Plumes dès ce soir, demain, il ne se montrera pas.
Ama dartları ona bu gece vermez isek, Yarın yüzünü hiç göstermeyebilir
Maître, les Plumes de Paon.
Efendim, işte tavuskuşu dartları
Seules fonctionnent les deux plumes qu'on peut détacher. Je le sais.
Aralarından sadece 2 tanesi... gerçek tavuskuşu dartıdır biliyorum
Mais pourquoi me remet-il les authentiques Plumes de Paon?
Acaba neden bana gerçek Tavuskuşu dartlarını verdi?
Il n'avait pas les Plumes de Paon.
Çünkü Tavuskuşu dartlarını kullanmadı
Même si je n'avais pas arboré les Plumes de Paon, tu aurais pu le deviner en voyant mes cheveux blanchis à force de lutter pour la richesse et la puissance.
Eğer Tavuskuşu dartları seni inandırmaz ise.. Para ve güç savaşında ağarttığım... gri saçlarıma inanabilirsin.
Parce que je suis en possession des Plumes de Paon.
Çünkü Tavuskuşu dartları bende