Translate.vc / французский → турецкий / Pre
Pre перевод на турецкий
1,672 параллельный перевод
Le pire : cela a été fait pre-mortem.
En kötüsü ise : Kurban canlıyken yapıImış.
La pression sanguine est bonne, pas de pré éclampsie.
Kan basıncı iyi, preeklampsi yok.
Pre, "avant." Natales, "foutue."
Pre, "önce" ; Natal, "berbat olmak".
Surement au Précambrien.
Muhtemelen Pre-Cambrian çağı.
37 corps de femme autopsiés pre-mortem.
37 ölü kadının otopsisi yapıldı.
J'ai déjà fait avance rapide sur les quatre heures de reportage pré-jeu.
Maç öncesi safsatalarını ileri sardım.
Hey, on te donnera plus de médicaments pour la douleur quand on sera en pré-op.
Ameliyata hazırlarken sana yine ağrı kesici vereceğiz.
Occupe-toi de la télémétrie et surveille mes patients pré-op et post-op.
Bilgi toplamanı ve hastaları kontrol etmeni istiyorum, hem ameliyat olacakları, hem de olmuş olanları.
C'est comme manquer une vache dans un pré.
- Göldeki bir balığı vurmak gibi.
Nous n'avons aucune preuve, aucune interaction apparente entre les suspects et les victimes pré ou post-mortem, et un mode opératoire indiscernable.
... ve ayırt edilebilir bir yöntem de seçilmemiş. Kolay olmalı.
Est-ce tu appliques ces tests réactifs, dans l'ordre pré-établi? Ouais, bien sûr.
Bu ayıraçları uygulama sırasına göre mi tutuyorsun?
Là, je suis comme en pré-retraite.
Böyle erken emeklilik gibi oluyor.
Et il faut tout pré-méditer.
Özellikle planlı düşünmeliyim.
Tout est une question de méditation... et de pré-méditation.
Her şey düşünmek ve önceden planlamak.
Je suis "le fermier dans le pré."
Ben küçük bir vadide bir çiftçiyim.
Ce match va avoir lieu sur un pré aux vaches à louer!
Maç, ineklerin otladığı bir alanda oynanacak.
- Plus comme une équipe de pré-urgence.
- Daha çok acil durum öncesi ekip gibi.
C'est un mélange de souci, de Manus Christi, une herbe très efficace, oseille, plante de pré, Vinaigre de lin, copeaux d'ivoire, Le tout mélangé à du sucre.
Kadife çiçeği, manus, şifalı bitkiler, kuzu kulağı bitkisi, keten tohumu sirkesi, fildişi, ve biraz da şeker.
C'était juste la pré-demande.
Bu sadece teklif öncesi teklifti aslında.
Eh bien pour te préparer, considère que c'est mon pré-refus.
Ben de hazır olduğunu gördüğüm için sen de bunu red öncesi red olarak gör.
Et j'ai personne ni en pré-op ni en post-op.
Ve ameliyat öncesi ve sonrası bölümde hiç çalışanım yok.
C'est parce que mon interne l'a descendue faire une IRM pré-op.
Ameliyat öncesi MRI çektirmek için intörnümle onu aşağıya gönderdim. Tanrı'ya şükür.
Mais tu nous as manqué pour le toast de pré-soirée.
Parti öncesi kadeh kaldırma törenine gelmedin, gözlerimiz seni aradı.
Elle est pré-occipitale...
Oksipital kemik üstünde.
Post-saison de baseball, pré-saison de basket et saison de foot.
Mevsim sonu mücadeleleri, hazırlık maçları, ve normal sezon futbol maçları.
Hein, si je saute en bas de mon arbre gynécologique pour aller jouer dans le pré, ben, le pré, c'est toi.
Kadınsal meselelerimden çevremdekiler konusuna inersem sen de orada olursun.
Je vais demander une injonction contre ce singe pré pubère.
İlk ergenliğindeki o maymun oğlan için yasaklama emri istemeyi düşünüyorum.
À St-Lary-sur-mer, le directeur part en pré-retraite c'est une affaire de quelques semaines.
Saranis'teki müdür emekli oluyor.Gidecek.
Il y a les commissions pré-disciplinaires,... on informe les parents, les élèves sont prévenus.
Disiplin kurulunu toplamadan önce öğrencinin ailesini bu konuda bilgilendiririz, öğrencileri uyarırız...
Où est le vin?
Borei pre hagafen. Şarap nerde?
C'est le meilleur pré-cadeau qu'on pouvait lui faire.
Bu, verdiğimiz en iyi erken doğum günü hediyesiydi.
Si je me souviens, le capitaine Kirk vole le bouclier des Romulans en 5027,3, soit le 10 janvier 2328, selon les estimations pré-Fédération.
Yanılmıyorsam, Kaptan Kirk görünmezlik aletini Romulan'lardan 5027.3 yıldız yılında çalacak bu da 10 Ocak 2328 tarihine denk geliyor.
Pré-programmé.
Ön programlanmış.
" On a un truc pour vous, on a une pré-formation.
Ama önce ön eğitimden geçmen gerekiyor.
Un FOP aurait été découvert pendant son examen pré-Pôle Sud.
PFO, güney kutbuna gitmeden önce yapılan muayenede ortaya çıkardı.
C'est de ma période pré-alarme.
Evet, alarm öncesi dönemimden.
Techniquement, je suis à l'heure pour le rapport de pré-mission.
Teknik olarak, görev öncesi hazırlık için tam vaktinde geldim.
Je voulais des infos pré-présentation.
Bak, sadece biraz önceden bilgilendirilmek istiyorum.
Et toi pourquoi tu lâches ta vache dans le pré?
İneğin tarlada ne işi var?
C'est la pré, ce qui veut dire pas assez, comme un périodontiste.
Sadece peri, tam olarak değil, periodontist * gibi.
Oui. ADN pré-vampire.
Evet, vampir olmadan önceki DNA'm.
J'ai une tonne de légendes... bibliques, pré-bibliques.
Eski bilgileri karıştırdım, İncil ile ilgili hatta İncil den öncesini.
- Kaya, antibiotiques pré-op.
- Ameliyat sonrası antibiyotikler Kaya.
Il semble que tout examen viable en pré-extraction soit impossible, à moins que quelqu'un ait une vision à rayon X.
Sökmeden bunu incelemek imkansız görünüyor birinin röntgen görüşü olmadıkça.
J'ai des restes de pré-petit déjeuner pour vous.
Senin için kahvaltı öncesi kalıntılarım var.
Et que tu jouais de la cithare dans le club de danse de la pré-Réforme à la fac.
Wesleyan'daki Reform öncesi Dans Topluluğunda nasıl santur * çaldığınızı....
C'était une voix pré-enregistrée.
Jodi'nin sesi önceden kaydedilmiş.
Loomis l'avait pré-enregistré au cas où on s'approche trop.
Loomis fazla yaklaşırsak diye konuşmayı önceden kaydetmiş.
"Comportement de stratification moléculaire pré-crystalline."
"Kristalleşme öncesi davranışlarda moleküler tabakalaşma."
Elle voulait servir des brownies pré-préparés au mariage.
O da düğün'de çikolatalı kek ikram etmek istiyordu.
J'ai une liste d'attente pour mes patients post op et pré op.
Ameliyat öncesi ve sonrası hastalar üst üste yığıldı.