Translate.vc / французский → турецкий / Prefère
Prefère перевод на турецкий
13,584 параллельный перевод
- Je préfère rester ici.
Burada kalmayı tercih ederim.
- Non, je préfère que tu restes là.
– Hayır, burada kalmanı tercih ederim.
- Je préfère attendre.
Beklemeyi tercih ederim.
Je préfère ma méthode.
Ben eski yoldan yapmayı tercih ediyorum.
Moi, je préfère crier.
- Ben daha çok çığlıkçılardanım.
Et si c'est la même chose pour toi, je préfère manger moi-même.
Hepsi senin için aynıysa, yalnız yemeyi tercih ederim.
Je préfère la littérature non romanesque mais, il peut être un outil utile.
Kurmaca olmamasını tercih ederim ama değerli bir araç olabildiğini duyuyorum.
Je préfère ça!
Böylesi daha iyi!
Elle dirait qu'elle... préfère qu'on soit allongés et réveillés ensemble que... de dormir sans moi à ses côtés.
Bana hep sensiz uyumaktansa seninle uyanık kalırım daha iyi derdi.
Écoutez, j'apprécie Cameron, mais je préfère l'idée que vous m'avez vendue.
Bak, Cameron'ı sevdim ama sunduğun teklifi daha çok sevdim.
Franchement, pour le moment, je préfère ne pas en dire plus.
Bu hassas konu üzerine başka şeyler söylemek beni rahatsız ediyor.
Je préfère marcher, merci.
Yürüsem çok daha iyi olur, teşekkürler Bay Whelan.
Je préfère les hommes dangereux, pas toi?
Ben erkeklerimin tehlikeli görünmesini tercih ederim, siz?
Je préfère attendre jusqu'à ce qu'on en ait vraiment besoin.
Bekleyip, son çare olarak değerlendirmeyi tercih ederim.
Non, on préfère regrouper les réservations en ligne.
Hayır, herkesi online hizmete yönlendiriyoruz.
Je n'arrive pas à décider quel ourson je préfère.
Hangi ayı Teddy favorim karar veremiyorum.
J'essaye de me rapprocher, mais il préfère laisser les subalternes à distance.
Yakınlaşmaya çalıştım Ama o çaylaklardan uzak durmayı seçerdi.
Tu me connais si bien, sauf que je préfère être couverte de la bile de Mme Robinson que de corriger des copies.
Beni çok iyi tanıyorsun. Tabii sınav kağıtlarını okumaktansa bayan Robinson'un safra suyuyla yıkanmayı tercih etmemi saymazsak.
Crois moi, je préfère carrément parler de ça que du fait que je dois encore trouver une belle robe de mariée ou que je ne peux pas demander à ma soeur d'être demoiselle d'honneur parce qu'elle ne me rappellera pas
Bu senin partin. İnan bana henüz düzgün bir düğün kıyafeti bulamamış olmam kardeşim telefonlarıma çıkmadığı için nedimem olmasını teklif edememem ve kendimi yemekten alıkoyamamamdansa bunu konuşmayı tercih ederim.
Je préfère qu'elle l'apprenne de moi.
Evet. Benden duymasını tercih ederim.
Je préfère les balles aux câlins.
Kurşunları toplu sarılmalara tercih ederim, tamam mı?
Je préfère.
- Benim hatrıma o zaman.
Je préfère commencer par la salle de contrôle.
Aslında kumanda odasından başlamayı tercih ederim.
Je pense que c'est plus personnel ce que je préfère à un déjeuner de travail.
İş saati yemeğinde istemeyeceğim kadar özel konulara girdik.
Je ne préfère pas.
Paylaşmamayı yeğlerim.
Mais certains days- - quelques jours Je préfère ne pas y penser.
Ama bazı günler... hakkında düşünmemeyi yeğlerim.
Je préfère qu'il m'a parlé comme ça que de prétendre.
Benimle öyle konuşmasını, rol yapmasını tercih ediyorum.
Je préfère que que de le laisser dans la personne de, qui est où il est maintenant.
Şimdiki gibi olacağına, kimsenin eline bırakmamak daha iyi.
- Je préfère ne pas en parler.
-'Bunu konuşmak istemiyorum.'
Mais je préfère avoir George dans ma poche, pas la vôtre.
Ama George'un benim kontrolümde olmasını isterim senin değil.
Alors qu'il doit prendre le contrôle des syndicats... Il préfère davantage fréquenter l'élite hollywoodienne.
Sendikaların kazanç kontrolünü sağlaması gerekirken Hollywood'daki elit insanlara gittikçe ilgi duymaya başladı.
Je préfère ne pas m'approcher des choses qui ont besoin d'être nourries.
Beslenmesi gereken şeylerden uzak durma gibi bir huyum var.
C'est la partie de ton visage que je préfère, ton magnifique nez.
Biliyor musun, senin yüzünde en sevdiğim yer bu harika burnun.
Je vous préfère comme cela.
Senin bu halini tercih ederim sanırım.
Je préfère ici.
Aşağıyı tercih ederim.
Avec ces droits à l'esprit, Je préfère ne pas te parler en ce moment.
Bu haklar çerçevesinde şu anda sizinle konuşmak istemiyorum.
Mais je préfère Nora.
Nora'yı daha çok seviyorum sadece.
Les avions qui volent bas utilisent souvent ce qu'ils appellent des "IMSI-catchers" afin d'enregistrer ce que je préfère garder privé.
Alçak irtifadaki hava araçlarında genelde, özel kalmasını tercih ettiğim konuşmaları kaydeden "dirtbox" isimli kayıt cihazları bulunuyor.
Je préfère mourir que repartir avec toi.
Seninle dönmektense ölürüm daha iyi.
Je comprends pourquoi mon cousin préfère travailler seul.
Sanırım kuzenim neden yalnız çalışmayı seçtiğini anlıyorum.
Dites-lui que je préfère les satisfaire seul.
Ona yalnız devam etmeyi seçtiğimi söyle.
New Delphi, je préfère de loin te détester.
Ah New Delphi, senden uzaktan tiksinmeyi tercih ederim.
Je préfère mourir en essayant de faire de Vega un endroit meilleur que de ne rien faire.
Hiçbir şey yapmadan Vega'yı daha iyi bir yer yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
Vous avez besoin de repos. Je préfère être debout.
Ayakta kalmayı tercih ederim.
Mais je préfère tirer mon eau de deux sources à la fois.
Fakat suyumu iki ayrı kaynaktan almayı tercih ederim.
Je préfère penser que c'est confortable.
Kutu gibi bir yer işte.
Je préfère venir ici lui tenir la main plutôt qu'être au-dessus de sa tombe.
Mezarında beklemektense buraya gelip, elini turmayı tercih ederim.
Je préfère parler à la police via mon avocat, pas mon dentiste.
Polisin benimle avukatım vasıtasıyla irtibata geçmesini tercih ederim, dişçimle değil.
Pour décrocher le gros lot, je préfère les deux Gecko.
İş bir vurguna geldiğinde, yanımda iki Gecko'yu da istiyorum.
Yep, je préfère ça.
Çok hoşuma gider.
- Je préfère la menthe.
Nane parçacıklarını da seviyorum.