Translate.vc / французский → турецкий / Prescription
Prescription перевод на турецкий
574 параллельный перевод
Chers amis... en ma qualité de juriste, je vous fais remarquer que même le code parle de prescription. Et que la personne en question, dont je tairai le nom, a largement payé ses erreurs.
Sevgili dostlarım bir hukuk adamı olarak konuşmam gerekirse, bizim ceza hukukumuzda bile adil biçimde düzenlenmiş bir şartlı salıverme yasası var ve ismini doğal olarak bu evde zikredemeyeceğim bu kişinin yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödediğine inanmam için harika bir neden var.
- Je devrais changer de prescription?
- Reçetemi değiştirmeli miyim?
Prescription médicale. La prochaine fois, précisez mieux votre vœu.
Bir dahaki sefere ayrıntıları gayet açık bir şekilde söylemelisin.
Voici sa prescription officielle.
Bu senin için, onun resmi olarak kayda geçmiş reçetesi.
La prescription est la même que pour les lunettes trouvées près du corps de George Corley.
Neredeyse aynı gözlük reçetesini George Corley'nün cesedinin üzerinde bulmuştuk.
- C'est une prescription inhabituelle.
- Nadir görülen derecedir, Yüzbaşı.
Hier encore, le docteur m'a fait une prescription et m'a donné quelques pilules pour atténuer la douleur.
Geçen gece yine doktora gittim. Bana ilaç yazdı.
On devrait maintenant s'attaquer à ces martinis avant qu'il n'y ait prescription.
Şimdi, zaman aşımına uğramadan şu martinileri infaz edelim derim.
- Où avez-vous obtenu cette prescription?
- Bu reçete kağıdını nereden aldınız?
- Votre prescription...
İşte reçeteniz. Akşama hazır olacak.
En mars de l'année 6 de l'ère Meiji, le premier mandat de prescription fut promulgué par le Cabinet.
Meiji'nin 6. yılı, Mart. Ülkenin ilk asker alımı kabine tarafından kabul edilmişti.
Prescription du Dr Haller.
Bunu Dr. Haller'ın sinir ilacı gibi düşün.
Il devrait y avoir prescription, mais on le paie encore.
Bir suç için verilecek cezanın yasal sınırı olması gerekse de biz hâlâ bedelini ödüyoruz.
Ma prescription est plutôt inhabituelle.
Benim reçetem hiç alışılmadık bir şey.
C'est une prescription médicale.
Sadece tıbbi amaçlarla kullanıyorum.
Docteur, quelle serait votre prescription pour un cas chronique de delirium tremens incontrôlable et totalitaire?
Doktor, kronik, kontrolsüz ve amansız sayıklama nöbetlerine nasıl bir ilaç verirdiniz?
Vous me ferez une déposition à ce propos? Il n'y a pas prescription pour un meurtre.
Bana yazılı ifade ver, cinayetlerde zamanaşımı olmaz.
Il y a prescription!
Kanun bu işi yıllar önce çözdü.
Donnez-moi ma prescription et je m'en vais.
Şimdi bana reçetemi ver de kendi yoluma gideyim.
"Suivre la prescription" Combien en prenez-vous par jour?
"Önerildiği gibi alın." Günde kaç tane alıyorsunuz, madam?
La prescription pour 50 cachets remonte à 15 jours.
50 tablet için yazılmış bu reçete 15 gün öncesinin tarihini taşıyor.
Ma prescription a bien fonctionné.
Reçetem işe yaradı.
La prescription de M. Merrick est prête.
Mr. Merrick in reçetelerinin hazır olduğunu söylemek istedim, alabilirsiniz.
A chaque fois qu'un problème se présente, je veux que vous sortiez cette prescription et que vous la suiviez à la lettre!
Ne zaman bir sorun çıkarsa, bu reçeteyi çıkartmanı istiyorum, ve harfiyen yerine getir, doktorun kuralları.
C'est possible, je vais réécrire la prescription.
Haklı olabilirsin, reçeteyi yeniden yazacağım.
N'y a-t-il pas une statue de prescription?
Yani, bunda zaman sinirlamasi ile ilgili bir "heykel" ( statue ) yok mu?
Un statut de prescription.
- Sinirlama "kural" i.
Une sculpture de prescription.
Sinirlama heykeltrasligi.
Est-ce statue ou statut de prescription?
Sinirlama "heykel" i mi yoksa "kural" i mi?
A cause d'une certaine loi de prescription.
Zamanaşımı hakkında birşey.
Il va y avoir prescription sur cette plainte.
Bildiğin gibi bunlarda bir kısıtlama durumu var.
Sauf prescription médicale, je n'en veux plus.
Gözünüz bozuk değilse, gözlük görmek istemiyorum.
Vu qu'il n'y a pas prescription pour de tels crimes...
Söz konusu suçların adli kovuşturması için zaman olmadığından dolayı...
- Je ne bois que sur prescription.
- Şarabı ilaç olarak içerim.
Il y a pas prescription pour les incidents embarrassants?
Utandirici olaylari kisitlayan bir yasa yok mu?
Comment expliquerias-je cette prescription au roi?
Bu reçeteyi Majestelerine nasıl açıklayacağım?
Ils ont dû se dire qu'il y avait prescription.
Büyük ihtimalle aradan yeterli zaman geçtiğini düşünerek... geri geldiler.
Déjeuner sur prescription.
Bu doktorumun tavsiye ettiği yemek.
Il me faut une prescription d'antibiotiques pour une otite.
Bir kulak iltihabım var, 3. kez geçiriyor. Augmentin reçetesi yazılacak.
Alors, quelle est ta prescription?
Teşhisiniz nedir doktor?
Le Dr Ross vous fera la prescription.
Dr. Ross sana reçete yazacak.
- Où est mon carnet de prescription?
- Reçetelerim nerede?
Il s'agit d'une prescription pour Debbie Anderson.
Reçete Debbie Anderson içindi.
Même si la sœur de Gretchen parlait, il y a prescription depuis longtemps. - Peut-être pas.
Gretchen'in ablasını konuştursan bile hukuksal süre biteli çok oluyor.
Il n'y a pas de prescription pour un meurtre.
Soruşturmayı bırakmayacaklar. Sence cinayette zaman aşımı mı var?
C'est de la nicotine. Prescription médicale!
Bu bir nikotin sakızı.
Pour qu'il y ait prescription.
Zaman aşımına uğratmak için.
On va vous faire une prescription.
Sana bir reçete yazacağım.
- Je laisse une prescription pour du Prozac.
- Reçeteye Prozac yazdım.
Et si on changeait la prescription?
Reçetesini değiştiremez misin?
Même 9 ans après, il n'y a pas prescription.
Dokuz yıl sürse bile.