Translate.vc / французский → турецкий / Pris
Pris перевод на турецкий
77,613 параллельный перевод
Cette guerre a pris... l'un de mes frères.
O savaş benim kardeşlerimden birini aldı.
Tu n'as même pas pris de mes nouvelles.
Bir kez olsun halimi hatırımı bile sormadın.
Thompkins, si je peux me permettre, votre mari a pris une drogue qui... a infecté Nathaniel Barnes avec le même virus.
Doktor Thompkins, sözünüzü kesiyorum ama eşiniz hastaydı... Aynı virüs Nathaniel Barnes'a da bulaşmıştı.
Gordon a pris sa vie.
- Gordon onu öldürdü.
Pourquoi a-t-il pris son visage?
Neden suratını almış?
Des membres du culte ont pris le contrôle d'Anders Parks, de la cathédrale de Gotham, du zoo.
Çete üyeleri Anders Parkı'nı, Gotham Kilisesi'ni... ve hayvanat bahçesini ele geçirdi.
Quand tu as pris tout le crédit.
Bağış gecesini ele geçirdiğin zamanı.
Et mon frère, avez-vous déjà pris l'appât.
Ve kardeşim, yemi öyle bir yuttun ki...
- Comment l'a-t-il pris?
- Nasıl karşıladı?
Nous avons pris des précautions pour être sûrs que ton absence ne soit pas remarquée.
Yokluğunun fark edilmemesini sağlamak için önlemimizi aldık.
Il a pris 6 ans.
Altı yıl almış.
Vous m'avez pris mon fils.
Sen benden oğlumu aldın.
Et vous m'avez pris mon père.
Sen de benden babamı aldın.
Tu m'as tout pris.
- Her şeyimi elimden aldın.
Mes ennemis m'ont tout pris.
Düşmanlarım her şeyimi aldı.
Ceux qui t'ont pris?
Seni kaçıran insanlar mı?
Il s'en ai pris à trois gardes.
Üç nöbetçiyi indirmiş.
- Peut-être que Lucius l'a pris.
- Lucius almıştır.
Ou quand aviez pris votre aviron à 7 ans et vous êtes perdu dans la tempête, et que votre père et moi sommes partis vous chercher, perdant la raison.
Ya da sen yedi yaşındayken aptal sandalını alıp fırtınada kaybolduğunda, babanla benim bağırıp çağırarak aklımızı kaybetmemizdir.
Et je vous ai pris dans mes bras, et je vous ai tenu, et vous avez ouvert les yeux... et vous m'avez regardé.
Seni kollarıma aldım. Ve tuttum, sen de gözlerini açtın. Bana baktın.
Tout a parfaitement pris forme.
Taşlar yerine oturdu.
Je vous ai pris une plante les gars.
Size çiçek aldım.
Elle a pris H.R.?
H.R.'ı mı götürdü? Bunu yapabiliyor mu?
Ça nous a pris une semaine pour le décoder, mais papa et moi avons réussi.
Bir hafta sürse de, babamla ikimiz çözdük.
Donc tu penses que ces gros titres et le fait que Harry ait été pris sont liés?
Yani sence bu manşetle Harry'nin kaçırılması bağlantılı mı?
Je vois que tu es... tu as pris mon conseil d'amour.
Görüyorum ki aşk tavsiyeme uymuşsun.
Et j'ai aussi pris un peu de ce café noir que tu aimes tant.
Bir de şu çok sevdiğin koyu kahveden aldım.
Et un gars robuste m'a pris pour vous.
Seni zinde tutar dostum.
Vous m'avez tout pris!
Her şeyimi elimden aldınız!
Tout comme le mythe d'Atlas, qui ne pouvait lâcher le ciel tant que quelqu'un ne le remplaçait pas, Wally a pris ma place dans la Force Véloce.
- Yunan mitolojisindeki yerine biri geçene kadar göğü bırakamayan Atlas gibi Wally de Hız Gücü'nde benim yerime geçti.
Il a pris ta place. Qu'est-ce...
Yerine mi geçti?
Tellement pris par la gloire et par la vitesse, il n'a jamais compris qu'il courrait droit dans mon piège.
Şöhrete ve hızına kendini öyle kaptırdı ki tuzağıma koştuğunu fark etmedi bile.
Wally a pris ma place dans la Force Véloce.
Wally, Hız Gücü'nde yerime geçti.
Je suppose que je suis juste inquiète que... J'ai pris la mauvaise décision.
Sanırım yanlış karar vermiş olmaktan korkuyorum.
Wally a pris ma place dans la Force Véloce.
- Wally, Hız Gücü'nde yerime geçti.
Très bien, tu nous as pris sur le fait.
- Tamam, bizi yakaladınız.
Millie, ma chérie, nous avons toujours pris soin de toi.
Millie, hayatım, seninle hep ilgilendik.
Je comprends pourquoi tu m'as pris dans ton équipe.
Beni bu takıma davet etmenin gerçek sebebini anladım.
Il ne me croit plus depuis que j'ai menti sur le fait d'avoir pris un morceau de la Pierre Philosophale.
Felsefe Taşı'nın parçasını aldığımı söylemediğim için bana hala güvenmiyor.
Il t'a pris quelqu'un?
Senden birini mi aldı?
Combien de méchants avons-nous pris?
Kaç kötüyü alaşağı ettik?
C'est donc ce qu'il a pris dans le salle temporelle, sa source d'énergie?
Yani zaman kasasından aldığı şey bu mu? Güç kaynağı mı?
Mais tu vois, Killer Frost n'a pas pris que Caitlin.
Ama Killer Frost'un aldığı tek şey Caitlin olmadı.
On n'a pas pris en compte sa vélocité neurale due à sa super-vitesse.
- Ya Barry'nin süper hızından kaynaklanan sinirsel hız artışını hesaba katmadıysak?
J'ai pris une partie de cet argent, Et je suis allé sur une croisière blues.
O paranın birazını alıp bir caz gezisine katıldım.
J'ai la source d'énergie, mais... Snart est pris au piège à l'intérieur La cellule avec King Shark.
Enerji kaynağını aldım ama Snart hücrede King Shark ile mahsur kaldı.
A pris les mots de ma bouche.
Lafı ağzımdan aldın.
Morillo a été déclaré coupable de grand vol Et agression aggravée après Il a été pris par Kid Flash Volant la ville centrale Musée plus tôt cette année.
Morillo, bu yılın başlarında Central City Müzesi'ni soyarken Kid Flash tarafından yakalanmasının ardından, hırsızlık ve saldırı suçlarından suçlu bulundu.
Et maintenant, je t'ai tout pris.
Şimdi de ben senden her şeyini alıyorum.
Ça m'a pris au dépourvu
Beni hazırlıksız yakaladı.
Elle m'a pris par surprise.
Beni hazırlıksız yakaladı.