Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Profit

Profit перевод на турецкий

1,954 параллельный перевод
profit.
Kâr.
La compagnie savait absolument que c'était infecté pour le SIDA, ils l'ont placé car ils voulaient tourner le désastre en profit.
Bu firma kesinlikle ilaçların AIDS ile enfekte olduğunu biliyordu, ve bu faciayı kâra dönüştürmek istediklerinden piyasaya sürdüler.
Vous voyez, nous avons tout ça mais nous sommes dans un système monétaire, et dans un système monétaire il y a du profit.
Görüyorsunuz ya, tüm bunlara sahibiz, ama paracı sistem içindeyiz. ve paracı sistemde kâr vardır.
Et quel est le mécanisme fondamental qui dirige le système de profit en dehors de lui-même?
Ve kişisel çıkarların haricinde kâr sisteminin temel mekanizması nedir?
Rien de produit dans notre société basée sur le profit est, même de loin, viable ou efficace.
Bizim kâra dayalı sistemimizde üretilen hiç bir şey biraz olsun sürdürülebilir veya verimli değildir.
Si une compagnie diamantaire trouve dix fois la quantité usuelle de diamant durant leur minage, ce qui signifie que le stock de diamant a augmenté, ce qui signifie que le coût et le profit par diamant baissent.
Eğer bir elmas firması kazı sırasında normalin on katı elmas bulursa bunun anlamı elmas arzının artmasıdır, ki bu da birim elmas başına düşen maliyet ve kâr'ın düşmesi demektir
Le fait est : efficacité, viabilité et abondance sont les ennemis du profit.
Gerçek şu ki ; verimlilik, sürdürülebilirlik, ve bolluk kârın düşmanlarıdır.
Ca signifie que la viabilité et l'abondance ne se se produiront jamais dans un système de profit car allant à l'encontre de la nature de la structure.
Bunun anlamı : sürdürülebilirlik ve bolluk, kâra dayalı bir sistemde asla gerçekleşmeyecektir. Çünkü yapının doğasına taban tabana zıttır.
Donc, étant donné la priorité fondamentale du profit par l'industrie, les gens, à travers le temps, seront continuellement mis sur le côté et remplacés par des machines.
Bu nedenle kâra dayalı endüstrinin öncelikleri göz önüne alındığında, insanlar sürekli işten çıkarılacak ve makinalar yerlerini alacaktır.
Les valeurs sociales de notre société, qui se sont manifestées dans la guerre perpétuelle, la corruption, les lois oppressantes, la stratification sociale, les superstitions inappropriés, la destruction environnementale, et une classe gouvernante despotique, indifférente socialement, orientée par le profit,
Toplumumuzun sosyal değerleri sürekli olarak savaş, yolsuzluk, baskıcı yasalar, sosyal katmanlaşma, anlamsız batıl inançlar, çevresel yıkım, ve despotça, sosyal olarak umursamaz, kâr hedefli bir yönetici sınıf
Cette tendance à résister au changement et maintenir les institutions existantes pour le bénéfice de l'identité, le confort, le pouvoir et le profit est complètement indéfendable et ne produira que plus de déséquilibre, de fragmentation, de distorsion, et très invariablement, de déstruction.
Bu değişime direniş eğilimi, ve varolan kurumları koruma eğilimi, kimliklerini, rahatlarını, güçlerini ve kârlarını koruma amaçlı bu eğilimler kesinlikle sürdürülebilir değildir, ve ancak daha fazla dengesizlik, bölünmüşlük, çarpıklık, ve istisnasız bir şeklide yıkım yaratır.
Ce ne peut être accompli dans un système monétaire, car la poursuite du profit est la poursuite de ses propres intérêts et donc le déséquilibre est inhérent.
Bu parasal bir sistemde asla gerçekleştirilemez, çünkü kâr peşinde koşmak kişisel çıkar peşinde koşmaktır ve bu nedenle de dengesizlik temeldir.
J'imagine qu'on va enfin tirer profit d'une drogue.
Sanırım sonunda ilaç testi yapmamız bir işe yarayacak.
Je suis censée croire que cela n'est motivé que par votre intérêt pour la patiente, et non par un profit personnel?
Bunu, kendi şahsi başarın için değil de sadece hastana olan merhametinden dolayı yaptığına mı inanmalıyım?
Vous jouer sur les miracles pour votre profit!
Kendi çıkarların için mucize satın alıyorsun.
Tony Stark organise la soirée annuelle au profit des familles des pompiers, une soirée qui attire les plus grands.
Tony Stark'ın üçüncü İtfaiyeci Aileleri Fonu yıllık yardım gecesi.
"Nous nous sommes soumis à Cao Cao" "pas par profit, mais par désespoir"
'Cao Cao'ya çıkar için değil çaresizlikten teslim olduk.
Trop longtemps nous avons tiré profit de pilules, d'injections.
Uzun zamandır iğne ve ilaçları kullanıyoruz.
Au profit des Missions.
Misyonların yararına.
Il faut que je mette à profit ma leçon de danse.
Aldığım dans dersini ziyan edeceğimi düşünmedin, değil mi?
Springer a préféré risquer la vie de ses employés plutôt que de perdre quelques heures de travail, donc de profit, pour une fausse alerte.
" Springer, birkaç mesai saatini, yani kazancı, yanlış bir alarm yüzünden yitirmektense çalışanlarının bombalı saldırılar sırasında... yaralanması riskini göze almayı yeğliyor.
Le capitalisme ne pense qu'au profit.
Kapitalizm için kâr, her şey demek.
Bonfire est une publication qui a fait du profit au cours des 2 derniers trimestres. Si vos autres magazines- -
Bonfire son altı ayda kar eden bir yayın.
une fiction, pour son profit et pour apaiser son frère.
- Bir kurgu..... ikisi de kâr ve kardeşinin kalbini yatıştırmak için.
Mais les cuisses tirent profit d'exercices ciblés.
Ama bacak içleri yağlar sporla yakılabilir.
Je déteste contredire le coach mais je ne tire pas profit de la mort de R.J.
Koçla çelişmekten nefret ederim ama gerçekte RJ'nin ölümünden çıkarım yok.
Crowley savait tirer profit des faiblesses des autres.
Crowley'in her zaman zayıf bir nokta gördüğünü ve bunu nasıl istismar ettiğini söyledi.
Vous vous dites qu'il y a un moyen d'en tirer profit. Obtenir un mandat complet comme préfet, retarder Daniels quelques ans, et en échange, la boucler et faire ce qu'on vous dit.
Kendi kendine belki bu olaydan bir çıkarım olur da ağzımı sıkı tutmanın ve denileni yapmanın karşılığı olarak Daniels'ın gelmesini birkaç yıl daha geciktirir ve Şube Müdürü olarak bir dönemi tamamlarım diye düşünüyorsun.
Ils font un profit de 800 %.
Tam 8 kat kâr ediyorlar.
- La course rose Subaru et... c'est au profit de la recherche contre le cancer du sein.
'Subaru Pembe Yürüyüş'. Göğüs kanseri araştırmaları için.
On pourrait le vendre à la télévision et faire du profit.
Televizyonlara satarız ve kazanç elde ederiz.
La machine à profit tourne à 100 %.
Adam % 100, saf bir kâr makinesi.
"Récemment arrêté " pour trafic d'organes d'enfants du Tiers Monde "au profit de l'Occident."
Kıskanı -... üçüncü dünya ülkelerinden çocukların organlarını zengin batılılara satmak suçundan geçen hafta tutuklandı. "
Il y a bien des choses pour lesquels je fais du bien et ne reçoit aucun profit
Hiçbir kazanç sağlamamama rağmen, pek çok güzellik elde ettiğim birçok şey var.
Tires-en profit. Prends les raccourcis.
Kestirmeden gitmezsen vaktini boşa harcarsın.
En compremettant la santé d'un enfant au profit d'un autre.
Diğeri için, bir çocuğun sağlığını tehlikeye atmak.
Moi je te débarrasse de cette came 100 % profit, tu sais ce que je veux dire, 100 % profit.
Bırak da bunları senden alıyım. Bütün kazanç. Ne dediğimi biliyorsun.
On ne fait pas de profit en tuant les morts...
Ölü insanları öldürmek ne kazandırıyor?
UNR utilise sa position pour manipuler les prix de l'énergie à son profit.
UNR gücünü daha fazla kâr yapacak şekilde enerji piyasasını maniple etmek için kullanıyor.
UNR utilise sa position privilégiée pour manipuler l'énergie à son profit.
UNR gücünü kâr için enerji piyasasını maniple etmek amacıyla kullanıyor.
Il viole l'environnement pour le profit.
Kâr için çevreye tecavüz ediyor.
- Aucune idée. Mais je réduis le journal à son profit.
Ama haberler ile Acı Gerçek programının yayın saatlerini kaydırıyorum.
Il s'est passé quoi? Il a démissionné au profit d'un concurrent?
Yerel rakiplerimizden birinde çalışmak için mi işten ayrıldı?
Et d'ici un an, on récupère l'investissement. Et dans 2 ans, on aura minimum 10 à 12 000 euros de profit.
Bir yıl sonra yatırımlarımızın karşılığını almış oluruz ve ondan sonraki yıl da en azından on, on iki bin avromuz olur.
Et dès qu'on fera du profit... On est prêts!
Kâr yapmaya başlar başlamaz o meblağı öderiz.
Tu sais, si tu entends de la tristesse dans ma voix quand je dis que j'ai perdu ma meilleure amie.. .. au profit d'un gang de travellos en patins et que le meilleur moment de la soirée à étè de servir une momie qui ne peut même pas mâcher, et bien je te dirai que tu as tort.
Eğer sana en iyi arkadaşımı, bir patenci travestiler çetesine kaybettiğimi ve gecemin tek ilginç olayının çiğneyemeyen birine mısır servisi yapmak olduğunu söylerken sesimde ufak bir acı duyuyorsan, o zaman derim ki, yanılıyorsun.
On devrait mettre cette peur à profit.
Bence, onların içine işimize yarayacak o korkuyu salmalıyız.
- J'ai fait un profit de 100 $.
100 dolar kar yaptım... Oh.
Mets à profit ton master d'études féministes. Ma licence.
Hem bitirdiği o kadın araştırmaları bölümü burada işine yarayabilir.
Sir, ce n'est pas de ma faute ils n'ont pas tirer profit de l'information que je leur ai donnée.
Efendim, verdiğim bilgiyi kullanamamaları benim suçum değil.
C'est du profit pur.
Tamamı kar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]