Translate.vc / французский → турецкий / Pâris
Pâris перевод на турецкий
81 параллельный перевод
Ma position de berger Pâris sans la pomme est d'un grotesque!
- Başka şeylerden konuşalım. Kendimi mitolojideki elması alınmış Paris gibi hissediyorum.
Celle de Pâris... d'Êve...
Âdem ile Havva.
Pâris est plus fort que toi!
- Paris her zaman senden daha güçlüdür.
Le bateau de Pâris est prêt à partir.
Izninizle, Paris'in gemisi seyre hazirdir.
Lève-toi, Pâris... et va!
Kalk, Paris ve git.
Le prince Pâris n'adore qu'une seule déesse :
Prens Paris, görünüse göre, sadece tek bir tanriçaya tapiyor.
Ne blasphème pas, Pâris.
Böyle söyleme, Paris.
Va, Pâris.
Git, Paris.
Pâris!
Paris!
- Prince Pâris, de Troie.
- Truvali Prens Paris.
C'est la vérité. Je suis Pâris.
Gerçegi söylüyorum, ben Prens Paris.
Quant à Pâris, il égale le plus fort au ceste et à l'arc.
Paris iyi savasir. Baris istediklerine inaniyor musunuz?
Je suis Pâris.
Ben Truvali Paris'im.
Si c'est Pâris, il doit être fort dans un combat.
Eger o Paris ise, eldivenleri iyi kullaniyor olmasi gerek.
Si je m'en tire avec honneur, croiras-tu que je suis Pâris... et m'écouteras-tu?
Bu kavgadan alnimin akiyla çikarsam, Paris olduguma inanip baris sartlarini dinler misiniz?
Hélène, reine de Sparte, femme de Ménélas... je te présente Pâris, prince de Troie.
Helen, Sparta Kraliçesi, Menelaus'un karisi Paris'i takdim ederim, Truva Kraliyet Prensi.
Elle se souviendra du charmant Pâris... et tentera d'éviter une guerre contre Troie.
O, kibar Paris'i her zaman hatirlayacak. Ve bu ulusu savastan döndürmek icin payina düseni yapacak.
Et jeune, Pâris!
Ve hep genç olarak, Paris, hatirla.
Pâris a voulu la guerre!
O Truva Prensi savasi istedi, barisi degil.
Non, Pâris.
Hayir, Paris.
- Pâris!
- Paris.
Pâris... renvoie-la à Sparte et fais la paix avec Ménélas.
Paris onu Sparta'ya geri gönder ve Menelaus'la arani düzelt.
C'est le destin, Pâris.
Kader, Paris.
Ecoutez-moi, Troyens! Livrez-la aux Spartiates! Chassez Pâris de Troie!
Truva'nin tatili, bir zamanlar mutlu geçerdi.
Pâris a sauvé Hector.
- Ne de kimse icin zafer. - Git. Birak beni.
Pâris retrouverait l'amour des Troyens.
- Hayir, Helen. Hayir.
- Où est-elle? - Elle n'est plus ici, Pâris. Où est-elle?
Komuta sende oldugu ve ask delisi esek kardesin bu sahilde anirmaya devam ettigi sürece savasmayi reddediyor.
Vive le prince Pâris et son Hélène!
Peki, efendim.
- Vive Pâris! - Vive Hélène!
Süphelenerek çocukluk etmisim.
Le destin, Pâris!
Bu ne icindi? Athena.
Je ne chercherai pas à jouer le rôle joué jadis par Pâris en les départageant.
Bayanlar baylar, antik zamanlarda Paris'in oynamış olduğu rolü oynamaya kalkmayacağım.
- Ca semblait si vrai, Pâris.
- O çok gerçek, Paris.
Il dirige les forces de sécurité. C'est le frère de Pâris.
O - adam- Truva'nın güvenlik güçlerinin başı ve Paris'in erkek kardeşi.
- Je dois d'abord voir Hélène et Pâris. - Pourquoi?
- İlk önce Paris ve Helen'ı görmeliyim.
Elle voulait d'abord aller voir Pâris et Hélène.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama o ilk önce Paris ve Helen'ı görmekte ısrar etti.
Pâris laisserait un sillage de sang en se lançant à ta poursuite.
Paris ve ordusu seni takip etmek için denize kanlı bir yol oyacaklardır.
Au moins, Pâris t'aime, lui.
En azından Paris seni seviyor.
Pâris m'a peut-être aimée, autrefois. Mais désormais, il est obsédé par la victoire.
Paris bir zamanlar beni sevmiş olabilir... ama şimdi zafer için deliye dönmüş durumda.
Laisse Pâris en décider.
Eğer ona inanmıyorsan, Paris'in karar vermesine izin ver.
J'avais entendu des histoires sur Hélène et Pâris.
Helen ve Paris'le ilgili hikayeleri duydum.
On sait que Pâris ne t'aime pas et Ménélas te connaît à peine.
İkimizde Paris'in seni sevmediğini biliyoruz. Ve Melenaus seni çok çok az tanıyor.
- Et Pâris?
- Peki ya Paris?
- Conduisez-moi à Pâris.
- Ne yapıyorsunuz? Beni Paris'e götürün!
- Pâris est mort. - Quoi?
- Paris ölmüş!
Vous connaissez peut-être Pâris, qu'on dit avoir trahi son pays et sa couronne... par amour.
Ülkesine ve hükümdarlığına aşkı için ihanet ettiği söylenen Paris'i bile duymuş olabilirsiniz.
Je devrais te donner un nom... Pâris.
İsmini Paris koyuyorum.
Pâris, où es-tu?
Paris! Neredesin?
Pâris...
Paris, Sparta fikrini onayliyorum.
Jusqu'à notre île, Pâris?
- Asla, Helen.
C'est un monument en l'honneur de Pâris et d'Hélène.
Bunu yapacagiz.
- Où sont Pâris et Hélène?
- Nerede...