Translate.vc / французский → турецкий / Pär
Pär перевод на турецкий
300,124 параллельный перевод
Une jeep et une moto arrivent par le nord.
Bir cip ve motor geliyor kuzey taraftan.
Le projet a été signé officiellement par une douzaine d'États.
Projenin birçok devlet memuru tarafından imzalanması gerekiyordu.
C'était quand la dernière fois que tu as pris une décision par toi-même?
Bir düşün en son ne zaman kendin için bir karar verdin?
Désolé, je divague beaucoup quand je suis stressé. On commence par Roosevelt.
Affedersin, ben endişeliyken konuyu biraz dağıtıyorum.
- Par ici.
- Bu taraftan.
Par contre j'ai ça.
Ama bende bu var.
A ce propos... vous venez d'être sauvés... par le grand Harry Houdini.
Bu arada... az önce kurtarıldınız... Muhteşem Harry Houdini tarafından.
- On commence par où?
- Nereden başlayacağız?
Passe par la cave, puis le jardin.
Bodrum penceresinden Beaslie'nin bahçesine geçeceğim...
Cette fois, tu vas passer par la porte et Kira sera avec toi.
Bu sefer kızınla birlikte ön kapıdan çıkacaksın.
Je te le dirai. Mais si tu ne veux pas que ton cœur soit dévoré par Baba Yaga, ne le dis qu'à Sarah.
Ama Baba Yaga tarafından yenilen sulu kalbinin üzülmesi pahasına sadece Sarah nereye saklandığımı bilebilir.
Monsieur, par ici.
- Efendim, bu taraftan lütfen.
Mais on peut passer par la cave sans problème.
Ama kötü harcanmış gençliğimiz sayesinde bodrumdan girip çıkabilirim, sorun değil.
Un message envoyé par MK.
MK'den.
Alors voilà. Pour multiplier par neuf, tu soustrais un au premier chiffre et tu l'additionnes au deuxième.
İşte, 9 ile çarpımdaki numara şöyle ilk basamak her zaman daha düşüktür ve sonra ikinci basamağa 9 eklenir.
Par ici.
Bu taraftan!
Dans votre cas, la perforation par une branche d'arbre représente un risque.
Ki sizin durumunuzda... Ağaç dalının delmesi gerçek bir endişe kaynağıdır.
Mais on fuit par principe.
Ama prensip gereği kaçıyoruz.
J'ai toujours été attiré par la magie de l'océan.
Okyanusun büyüsü beni her zaman kendine çekmiştir.
J'étudie les coraux depuis 25 ans. Je reste émerveillée par ce que je vois.
25 yıldır mercanlar üzerinde çalışırım hâlâ mikroskoptan bakınca "Vay canına." dediğim oluyor.
J'ai du mal à croire que ces structures soient créées par ces organismes simples ou qui paraissent simples.
MERCAN RESİFİ BİYOLOĞU Çünkü bu yapıların, bu basit organizmalar, "görünüşte" basit organizmalar tarafından yaratıldıklarına inanamıyorum.
Un million par centimètre carré.
Santimetrekare başına 1.000.000 tane.
Ces plantes qui vivent à l'intérieur réalisent la photosynthèse utilisée par l'animal pour se nourrir.
İçlerinde yaşayan bitkiler fotosentez yaparlar ve hayvan da bunu besin olarak kullanır.
Quand l'animal croît, on peut voir l'animal croître par-dessus le squelette et le déposer en dessous.
Yani hayvanın iskeletinin üzerine doğru, altta kalan iskelete katmanlar ekleyerek büyüdüğünü görürüz.
Tout ce qui nage aux alentours est attrapé par les poils urticants au bout des tentacules.
Yanından yüzerek geçen her şey, dokunaçların üzerindeki batan hücreler tarafından yakalanır.
Quand on est infecté par une bactérie, on essaye de s'en débarrasser rapidement.
Biz de bakteri aldığımızda, hemen ondan kurtulmaya çalışırız.
Quand on a un système de caméra qui doit être submergé dans la mer pendant des mois dans une zone qui subit d'énormes orages, des ouragans, en profondeur, avec l'immense pression exercée par des milliards de litres d'eau, c'est très difficile à faire.
Bazen aylarca tuzlu su altında tutmak istediğiniz bir kamera sisteminiz olduğunda ve bu, derinlerde büyük fırtına ve kasırgalara maruz kaldığında onu aşağıya iten milyarlarca litre suyun baskısı altında, bunu yapmak çok zor.
Vingt minutes par jour.
Günde 12 dakika.
J'ai grandi dans les montagnes du Colorado et ça m'a rendu d'autant plus obsédé par l'océan.
Colorado'da dağlarda büyümüş olmam, okyanus takıntımı daha da kötü hâle getirdi.
Les méduses sont éternelles, mais elles sont mangées par d'autres et finissent par mourir.
Denizanaları sonsuza kadar yaşar ama birçok canlı onları yediği için böyle bir şey olmaz.
Quand on regarde d'autres points chauds du globe, la température a augmenté de 6,1 ° C, de 2,7 ° C, de 4,5 ° C par rapport aux normales de saison.
Dünyadaki başka önemli noktalara baktığınızda da normalde olacağından 11.3 derece, beş derece ve 8.2 derece daha sıcak olduğunu görürsünüz.
D'après les données fournies par la NOAA, nous placerons nos caméras à Hawaï, aux Bermudes et aux Bahamas.
UOAD'den aldığımız bilgiler ışığında, Hawaii, Bermuda ve Bahamalara kamera koymaya karar verdik.
Quand je me suis intéressé au corail, il existait peu de livres, tous écrits par le même type.
Mercanlara kafayı taktığımda da sadece bir kişinin birkaç kaynağı vardı elimde.
Ils sont en compétition les uns avec les autres, ils croissent par-dessus et par-dessous.
Birbirleriyle yer için kavga ederler, yukarıya ve aşağıya doğru büyürler.
On entend les bruits émis par tous ces animaux.
Bir sürü farklı hayvanın homurtu ve iniltisini duyarsınız.
Il y a des crabes, des homards, des crevettes qui vont, par exemple, défendre le corail.
Yengeç ve ıstakozlar vardır... ve küçük karidesler, mercanı savunmak gibi şeyler yaparlar.
Quand le corail passe par le poisson-perroquet, il en ressort sous forme de sable.
O mercan papağan balığından çıktığında kum olarak çıkar.
ARCHIVISTE... d'environ 1,5 cm par an.
ADBE ARŞİVCİSİ... bir buçuk santimetre büyümüş,
Beaucoup de gens ignorent que le changement climatique a lieu parce que la chaleur supplémentaire engendrée par les gaz à effet de serre se retrouve dans les océans.
Bence birçok insan iklim değişimi yaşandığının farkında değil çünkü sera gazları tarafından tutulan ekstra sıcaklık okyanusa transfer ediliyor.
Peu importe à quel point nous essayons... d'être entendu par les gens, ça ne semble pas retenir l'attention.
Bunu insanlara duyurmayı ne kadar denersek deneyelim sanki söylediklerimiz rüzgâra karışıyor, bilirsiniz ya?
On fera ça 25 fois par jour.
Bunu günde 25 kez yaparsın.
On a fini par passer quatre heures par jour sous l'eau.
Günün dört saatini deniz altında geçirdiğimiz noktaya geldik.
IL N'A PAS ÉTÉ AFFECTÉ PAR CE PHÉNOMÈNE DE BLANCHIMENT.
BURASI, GLOBAL BEYAZLAMA OLAYINDAN ETKİLENMEDİ.
Les accusations extraordinaires doivent être corroborées par des preuves extraordinaires.
Olağanüstü suçlamalar, olağanüstü delillerle desteklenmelidir.
Répondez simplement par oui ou par non.
Şimdilik sadece evet ya da hayır cevabı istiyorum.
Les seuls labos qui testent les athlètes pros sont accrédités par l'AMA.
Profesyonel atletleri sadece WADA onaylı laboratuvarlar test edebiliyor.
- Cinq fois par semaine?
- Bu, haftada beş gün mü?
Traqué par l'AMA.
WADA da peşimde.
Nous sommes particulièrement inquiets par les 1 400 tests qui ont été détruits par le directeur du laboratoire de Moscou.
Testlere ilişkin en büyük endişelerimizden biri 1400'ünün Moskova laboratuvar başkanı tarafından yok edilmiş olmasıdır.
Il y aura des athlètes sanctionnés par l'IAAF.
IAAF tarafından cezalandırılacak atletler olacaktır.
Et une action sera menée par le CIO.
IOC önderliğinde buna müdahale edilecektir.