Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Rayon

Rayon перевод на турецкий

4,454 параллельный перевод
Nous aurons un rayon entier pour les glaces.
- Koca bir reyonu dondurmaya ayıracağız.
Bien, vous êtes juste un petit rayon de soleil, n'est-ce pas, Mr Crabb
- Ağzınızdan bal damlıyor, değil mi Bay Crabb.
Le chef de rayon était très grand.
- Reyon şefi de epey uzundu.
Et je dois vous dire que ces accessoires sont mon rayon.
- Ve söylemeliyim ki aksesuar benim reyonum.
Nous avons trois filles dans ce rayon mais quatre aux accessoires.
- Bu reyonda üç kız var ama aksesuar reyonunda dört kişiler.
Dans un rayon de 40km...
40 km yarıçapında...
Est-ce que votre assurance couvre les "dommages pas arme à rayon"?
Sigortan "ışın tabancasını" kapsıyor mu?
Je parie que vous en connaissez un rayon à propos de ça.
Eminim bunu bizzat biliyorsundur.
Je fais quelques améliorations si je peux augmenter le rayon de l'explosion.
Etki alanını arttırmak için iyileştiriyorum.
Il y a à peu près 20 fermes qui correspondent à la description dans un rayon de 40 km du magasin, et la plupart d'entre elles sont au nord.
O marketin 40 kilometre çevresinde tanıma uyan yaklaşık 20 çiftlik var. Çoğu kuzeyde.
Dasn un rayon de trois patés.
Üç blokluk bir alan içerisinde.
Elle disait,'je n'en ai pas besoin. Mon coeur est plein car mon fils est mon rayon de soleil.'"
O da hep'kimseyi istemem kalbimde başkasına yer yok, oğlum benim günışığım'derdi.
Je veux sortir le parfum de la pharmacie et lui donner son propre rayon.
- Parfümleri ecza reyonundan ayırıp, - yeni bir reyon açmak.
Si nous mettons tout ensemble dans un rayon, c'est brillant.
- Bunların hepsini bir reyonda toplamak, harika bir fikir.
Elle est dans mon rayon tous les jours, elle achète tout le magasin sur son compte.
- Nerdeyse her gün benim reyonumda, - patronun hesabından alışveriş yapıyor.
Vous la trouverez peut-être en train de chercher du galon blanc au rayon accessoires.
O'nu şu anda aksesuar bölümünde beyaz örgüler ararken bulabilirsin.
Dans mon rayon?
Benim reyonumdan mı?
Miss Mardle, avec votre permission, J'aimerais emmener Miss Towler au rayon Mode pour la journée.
Bayan Mardle, izninizle Bayan Towler'ı bir gün için moda kısmına alacağım.
La théorie sur laquelle nous travaillons est qu'elle serait dans un rayon de 3 États de la Virginie. Je vais être direct.
Teorimize göre o yer Virginia çevresinde 3 eyaletlik bir alan içerisinde bulunuyor.
Il y a donc quelque part des images au rayon X du sac de Hank.
Bir yerlerde Hank'in çantasının x - ray görüntüsü olmalı.
La solvant utilisé dans l'échantillon de Vertigo provient d'une eau originaire d'un rayon de 10km d'où Clairières de l'Est répond à la baie.
Vertigo'da kullanılan çözücü madde Doğu Glades'le körfezin kesiştiği yerden itibaren 10 blokluk bir yarıçap içerisinde yer alan kaçak suymuş.
nous mettons un APB d'un rayon de 300 miles aux alentours de Richmond.
Richmond'ın 480 kilometre çevresine bildiri gönderdik.
Pourriez-vous avoir un... rayon-X portable et un platre envoyé en salle 4?
Rica etsem 4. bölüme taşınabilir röntgen cihazı ve alçı testeresi gönderir misin?
Joel est en train d'installer la machine à rayon-X.
Joel röntgen cihazını ayarlıyor.
Vous vous rappelez des trucs avec ça... avec le rayon laser.
Bu lazer odaklanmasıyla eski şeyleri hatırlıyorum.
C'est bon, rayon de soleil.
Pekâlâ, güneş çocuğu.
Basés sur notre intel, nous pensons qu'Amanda a un refuge dans un rayon de 2 kilomètres autour de Hofgarten.
İstihbarata göre, Hofgarten'in 3 km açıklarında Amanda'nın bir güvenli evi olduğunu düşünüyoruz.
Vous en connaissez un rayon là-dedans.
Ne kadar bilgilisin. Ben hiçbir şey bilmiyorum.
Viens là, rayon de soleil.
Gel buraya güzelim.
Ne m'appelles pas rayon de soleil.
Bana güzelim deme.
Je veux que les équipes opèrent dans un rayon de 8 km.
Ekiplerin 5 millik alanda çalışmasını istiyorum!
On l'a cherché dans un rayon de 500 kilomètres.
Resmen hayalet gibi.
Je dessine un rayon de 50 miles autour de cette maison et si tu fais ne serait-ce qu'ouvrir ta braguette pour uriner, je te détruirai.
50-millik bir çember çizeceğim bu evin etrafına ve çiftleşmek için o çemberin içine girersen seni mahvederim.
Je fais une liste des garages dans un rayon de sept kilomètres. On partira de là.
8 kilmotere yarıçapındaki her bir tamircinin listesini derleyeceğim ve oradan devam edeceğiz.
Et le podium? On a fouillé dans un rayon de 15 m autour de l'emplacement du sénateur.
Senatörün konuşacağı yerin 15 metre yarıçaplı çevresindeki her şeyi taradık.
Ils ont toujours un rayon viennoiseries?
Hâlâ fırınları var mı?
Un vrai rayon de soleil.
Tam bir neşe kaynağı, değil mi?
Eh, quelqu'un a fait tomber un carton rempli d'œufs, dans le rayon produits laitiers.
Dostum, süt ürünleri bölümünde biri, bir kutu yumurtayı yere düşürdü.
Ça neutralisera tout dans un rayon de 6 mètres.
20 feet alandaki her şeyi nötrleştirir.
Parce que vous avez essayé de l'enterrer entre le rayon des poissons surgelés et la coupe à la brosse de votre fils avec la loi.
Çünkü donmuş balıkla oğlunun yasayla başının derde girmesi arasına sıkıştırmaya çalıştın.
"Tu es mon rayon de soleil."
Sensin benim zevkim.
Saviez-vous aussi qu'il y a exactement cinq bâtiments d'avant-guerre dans un rayon d'un mile de ce restaurant et votre appartement?
Peki dairen ve restoran arasındaki bir mil çaplı alanda tam beş tane savaş öncesi döneme ait bina olduğunu biliyor musun?
Mon grand rayon laser aurait détruit votre monde en l'espace de quelque minutes.
Benim büyük lazer silahım dünyanızı dakikalar içinde yok edecek.
Le rayon de recherche part d'ici.
Merkezi Cenevre.
Je peux pister la puce tueuse d'Ari dans un rayon de 8km.
Ari'nin ölüm çipini 7,5 km yarıçapında takip edebilirim.
C'est tout à fait ton rayon... de la sole ( / âme ) noircie.
Tam zamanında yetişdin. Kararmış ve özel.
Bonjour, rayon de soleil.
Günaydın gün ışığım.
Mais bon, difficile à dire avant de l'avoir ramenée au labo, mais je vois des traces de lacérations. et avulsions au tissu sur le rayon et le cubitus.
- Laboratuvara gidene kadar söylemesi zor fakat kol ve dirseklerdeki laserasyon ve avülsiyon yaralarını görüyorum.
Il fut un temps, où sa puanteur n'aurait pas dépassé le rayon d'émission de sa station de radio.
Bir zamanlar onun kokusu sadece radyo istasyonuyla sınırlı kalırdı.
Tu en connais un rayon sur les faits scientifiques!
- Bir sürü bilimsel gerçek biliyorsun.
Nous regardons... dans un rayon de 30km.
Tüm istikametlerden otuz kilometre uzağı aramalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]