Translate.vc / французский → турецкий / Sapö
Sapö перевод на турецкий
60 параллельный перевод
Trois flics, dont un des Mœurs et un de la Sapö, la police secrète.
Ayrıca üç polis biri Ahlak Bürosu'nda, biri de SEK'te görev yapıyor.
Vous m'avez menti. Bjurman a travaillé avec vous à la Sapö dans les années 70.
Bana yalan söyledin. 1970'lerde Bjurman ile birlikte çalışmışsınız.
Il a alors réalisé qu'il se trouvait au pied du mur et s'est rendu en Suède, a contacté la Sapö et a demandé l'asile politique.
Tüm köprüleri yıktığını fark ettikten sonra İsveç'e gitti, güvenlik polisiyle irtibata geçti ve sığınma talep etti. - Sonra?
Pendant que la foule dansait et jouait, je suis resté à l'ombre d'un arbre et je les ai regardé jeter des pièces au sapo.
Bu sırada insanlar meydanda dans edip şarkı söylüyordu. Bense bir ağacın gölgesinde durmuş paralarını deliklere atmalarını seyrediyordum.
Alexander Zalachenko était membre de la Säpo.
- Zalachenko onlar için çalışıyordu.
Une copie de l'enquête menée par un fonctionnaire SÄPO, Gunnar Björck.
SAPO üyelerinden biri olan Gunnar Björck ile ilgili yürütülen soruşturmanın bir kopyası.
La SÄPO poursuit ses investigations mais visiblement cet homme était mentalement malade.
SAPO araştırıyor ama muhtemelen adam akıl hastasıydı.
C'est au sujet de vies humaines, de nos relations avec des pouvoirs étrangers et des contacts secrets de la SÄPO.
Burada hayatlar söz konusu, yabancı ülkelerle olan ilişkilerimiz SAPO'nun gizli bağlantıları.
C'est la même chose avec la SÄPO.
Aynı şey SAPO için de geçerli.
Permettez-moi de vous dire... Je suis très très énervé, le gouvernement, la SAPO, et tous les autres enculés qui, sans raison, s'en prirent à une gamine de 12 ans l'ont enfermée dans un asile et qui l'ont déclaré légalement irresponsable.
Şunu ifade etmeliyim ki devlete, hükümete, SAPO'ya ve ortada hiçbir sebep yokken 12 yaşındaki bir kız çocuğunu akıl hastanesine kapatarak yetişkinlere karşı savunmasız bırakan tüm sikkafalılara çok kızgınım.
Il a, en 1993 avec Gunnar Björck qui faisait partie d'un groupe illégal au sein de la SAPO - la police de sécurité, écrit une expertise psychiatrique falsifiée dans le but de réduire au silence un dangereux témoin et donc, Lisbeth Salander, fut emprisonnée dans une clinique spécialisée.
1993'te Gunnar Björck ile birlikte ki kendisi SAPO için yer alan yasadışı bir örgüt üyesidir bir psikiyatrik rapor yazmış ve yalancı şahitlik yaptırarak Lisbeth Salander'in psikiyatri hastanesine kapatılmasını sağlamıştır.
Il fait partie d'un groupe clandestin de la SÄPO, qui depuis les années 70 protégeait Alexander Zalachenko.
Kendisi, SAPO içinde 70'li yıllardan beri gizlenen ve Alexander Zalachenko'yu koruyan bir örgütün üyesidir.
La SAPO est informée.
- Säpo bilgilendirildi.
Ewa essaie de trouver pour qui il travaille.
Säpo'dan Ewa'yla kime çalıştığını bulmak için çalışıyoruz.
Le MUST et la SAPO ne savaient pas collaborer auparavant.
Must ve SÄPO daha önce işbirliğinde bulunamadı.
Ewa Tanguy, experte en questions de sécurité et de terrorisme à la SAPO.
Ewa Tanguy, Säpo'da terörizm ve emniyet uzmanı ; sorularımızı yanıtlayacak.
Les propos d'Ewa Tanguy, de la SAPO, ont suscité de vives réactions à l'étranger.
SÄPO müdürü Ewa Tanguy'nin açıklamaları yurt dışında sert tepkilere yol açtı.
Elle travaille pour la SAPO.
Säpo ona iş veriyor.
C'est pour la SAPO.
Top Säpo'da.
Ce n'est plus pour la SAPO.
Säpo'nun değil.
Je vais aller voir la SAPO. Calme-toi.
Säpo'daki sorumlu kişiyle görüşmek istiyorum!
Ne leur parle pas du SAS avant que j'aie pu le vérifier.
Kontrol etmeden, SAS olayı hakkında Säpo'yla konuşma.
La SAPO nie avoir fait partie de...
SÄPO tüm bağlantıları inkâr ediyor.
El Sapo.
El Sapo.
Tu peux chercher quelqu'un appelé "El Sapo" pour moi?
"El Sapo" ismini araştırır mısın?
Non, elle m'a demandé de me pencher sur El Sapo.
Hayır, bana El Sapo adındaki bir hırsızı araştırmamı söyledi.
Maintentant personne ne veut acheter ce qu'il vend sauf ce gars, El Sapo.
Bu yüzden bu El Sapo denen adam dışında kimse onun malını almak istemiyor.
Putain d'El Sapo, plutôt "El Idiot".
El Sapo değil "El Angut", anasını satayım.
Quinn ne connaissait pas le nom d'El Sapo parce que ce n'est pas un voleur.
Hırsızlık masası El Sapo adını bilmiyordu çünkü o bir hırsız değil.
Si Deb est avec Briggs quand El Sapo débarquera, il est susceptible de l'éliminer aussi.
El Sapo geldiğinde Deb, Briggs'in yanında olursa Deb'i de öldürebilir.
El Sapo n'est pas un acheteur. C'est un tueur à gages.
El Sapo hırsız falan değil, kiralık katil.
Mais si El Sapo arrive, c'est un tueur à gages...
Ama El Sapo gelirse, o bir seri katil ve- -
Tu peux faire une recherche pour moi sur un type nommé El Sapo?
"El Sapo" ismini araştırır mısın?
El Sapo n'est pas un receleur. C'est un tueur à gages.
El Sapo hırsız falan değil, kiralık katil.
Il se faisait appeler El Sapo.
Sokaklardaki lakabı El Sapo'ymuş.
El Sapo était le tueur à gage envoyé pour tuer Briggs.
El Sapo, Briggs'i öldürmesi için gönderilen kiralık katildi.
Le sang d'El Sapo est à l'intérieur de la voiture.
El Sapo'nun kanı tümüyle içeride kalmış.
El Sapo est mort.
El Sapo ölmüş.
El Sapo?
El Sapo mu?
El Sapo m'a suivie au garde-meuble... où Briggs gardait son stock, tu sais.
El Sapo, Briggs'in zulasını sakladığı depoya kadar beni takip etmiş. Boğuştuk, malı aldı.
El Sapo est mort.
El Sapo öldü.
Et si celui qui a tué El Sapo vient après toi?
El Sapo'yu öldüren kişi senin peşine de düşerse peki?
Si le tueur d'El Sapo est retrouvé, Ça garderait Deb en sécurité.
Bununla El Sapo'nun katilini bulursam Deb güvende olmuş olur.
Elle a tué El Sapo.
El Sapo'yu o öldürmüş.
C'est à propos d'El Sapo?
El Sapo hakkında mı?
El Sapo et Briggs.
El Sapo ve Briggs.
J'étais en train de le pister, et j'ai entendu qu'il allait livrer le butin à El Sapo.
Onu izlerken, malı El Sapo'ya satacağına kulak misafiri oldum.
Il était censé rencontrer El Sapo cette même nuit.
O akşam El Sapo'yla buluşacaktı.
Donc on pense que le tireur s'est approché du véhicule par derrière... et ensuite El Sapo a sorti son arme.
Ateş edenin, araca arkadan yaklaştığını düşünüyoruz. Sonrasında El Sapo silahına el attı ama ateş eden kişi- -
Je sais que tu as tué El Sapo.
El Sapo'yu öldürdüğünü biliyorum.
On a trouvé un flingue dans la boîte à gants d'El Sapo.
El Sapo'nun torpidosunda bir silah bulduk.