Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Sar

Sar перевод на турецкий

108,116 параллельный перевод
Effraction désespérée.
- Haneye tecavüze sarılır.
Tous les légumes vendus au magasin sont attachés par du fil bleu.
Dükkanda yetiştirilen sebzeler mavi sicimle sarılı satılıyor.
Après, avant la conférence de presse, sortez, prenez l'air, un café... et si par hasard vous tombez sur Katie Harford, ce qui pourrait arriver, mettez les points sur les i.
Basın açıklaması yapmadan önce dışarı çıkın, hava alın, bir kahve için. Olur da Katie Harford'a rastlarsanız ki rastlarsınız, olayı netleştirin.
Jusqu'à ce que mon fils ouvre un portail vers l'enfer et laisse des personnes s'en échapper.
Oğlum cehennemi açıp birkaç kişiyi dışarı çıkarana kadar.
Elle ne peut pas sortir.
Dışarı çıkamıyor.
Tu dois sortir maintenant, Caroline.
Oradan dışarı çıkmalısın, Caroline.
Tout le monde dehors.
Herkes dışarı.
Tu penses vraiment que Bonnie Bennett peut, par magie, attirer le feu à travers les tunnels loin de la ville?
Bonnie Bennett'in cehennem ateşini büyülü bir şekide bu tünellerden dışarı sürebileceğini mi sanıyorsun?
Ma femme est dehors, à attendre que je revienne auprès d'elle à la maison.
Karım dışarıda benim ona geri dönmemi bekliyor.
Sortez les mains en l'air.
- Ne? Ellerin havada dışarı çık.
Donc, juste... sortez prendre l'air.
O yüzden lütfen dışarı çık ve biraz hava al.
Très bien, Maze, sors.
Anladık Maze. Çık dışarı.
Cette toxine s'est propagée dans tout son corps comme si ça le brulait de l'intérieur.
Bu zehir vücudunu içeriden dışarıya eriterek devam etmiş.
On est inquiet que quelqu'un d'autre ait pu être empoisonné.
Ne oldu? Dışarıda bir başkasının daha zehirlenmiş olabileceğini düşünüyoruz.
Il reste un petit peu de poison à l'intérieur donc en théorie, quelqu'un a dû être piqué.
İçinde azıcık bir zehir kalmıştı. Yani dışarıda birisi zehirlenmiş olabilir.
- Allons attendre dehors, d'accord?
- Hadi dışarıda bekle tamam mı?
- Elle a...
Sarı gözleri var.
Sortez.
- Çıkın dışarıya.
Un Chien qui se balade, c'est pas bon pour les affaires.
Öyle bir köpeğin dışarıda olması iş için iyi değil.
On a eu des mots, dehors. Elle était sortie fumer.
O yüzden dışarıda biraz konuştuk sigara içmek için çıkmıştı.
Ce soir, on sort?
- Akşam dışarı çıkarız olur mu?
Et puis... avant que j'aille dehors, on a toutes pris des tequilas. Deux tequilas.
Dışarı çıkmadan hemen önce kızlar tekila şat getirmişti iki de tekila şat var.
À quelle heure êtes-vous sortie?
- Ne zaman dışarı çıktın?
Et que s'est-il passé dehors?
Dışarı çıktığında ne oldu?
Sortie avec ma copine.
- Kız arkadaşımla dışarıdaydık.
Entre 23 h et 1 h du matin... mais Trish ne sait plus à quelle heure elle est sortie et combien de temps elle est restée inconsciente.
Gece 11 ile 1 arasında olduğunu düşünüyoruz. Ancak Trish'in dışarı kaçta çıktığına ya da ne kadar süre baygın kaldığına dair fikri yok.
Je lui ai proposé de régler ça dehors, la tension est montée.
Yanına gidip dışarı çağırdım ve işler biraz çirkinleşti.
J'ai eu plus de mal aujourd'hui. À sortir de la maison.
Evden dışarı adımımı atmak bugün daha da zor geldi.
Notre première grosse soirée.
Dışarıda hizmet verdiğimiz ilk işimizdi.
Nous devrions sortir.
Şimdi dışarı çıkabiliriz.
- Regardez où vous allez.
- Nereye yürüdüğüne baksana. - Bu saatte dışarıda ne yapıyorsun?
Sortez de ma voiture.
- Arabadan dışarı çık.
Sortez!
Dışarı çık dedim.
- Sortez de ma voiture tout de suite.
- Arabadan dışarı çık hemen.
Il y a deux ans... dans un champ, en rentrant chez moi... J'ai été...
İki yıl önce dışarıda eve yürürken ben...
Chez lui, son père était absent.
Babası dışarıdaydı.
Inspecteur Hardy, je dois vous parler de toute urgence.
Müfettiş Hardy sizinle acilen dışarıda konuşmam gerekiyor.
Sortie avec ma copine.
Kız arkadaşımla dışarıdaydım.
On pourrait sortir.
Dışarı çıkabiliriz.
Je veux pas sortir.
Dışarı çıkmak istemiyorum.
vous baladez pas ici si vous êtes une femme.
Eğer kadınsanız yalnız başınıza dışarı çıkmayın.
Elle le laisse souvent ouvert, en veille, et le logiciel accède à la caméra intégrée.
Genelde bilgisayarı açık bırakıp da uyuyor. Bu yazılımla da kamerayı dışarıdan açabiliyorsun.
Et celles de plein d'autres gens.
Sadece o da değil, bir sürü kişinin. - Dışarı çık.
Elle lui a dit de plus l'approcher. Pourquoi vous me soupçonnez alors qu'il court toujours?
O dışarıda rahatça dolaşırken neden benim peşime düşüyorsunuz bilmiyorum.
Tu es entrée dans la cuisine, as regardé par la fenêtre et dit : " Imagine-toi vivre ici.
Mutfağa girmiştin pencereden dışarı bakıp şöyle söylemiştin.
C'est votre tas de ferraille devant?
Dışarıdaki külüstür sizin mi?
Sa camionnette est garée devant.
Minibüsü dışarıda.
Il t'attend peut-être dehors.
Belki seni dışarıda bekliyordur.
Sors ce connard d'ici.
Şu gerzeği dışarı at!
J'ai vu les jardiniers dehors.
Dışarıda bahçıvanlara rastladım.
Il aime les jeunes blondes.
Genç sarışınları çok sever.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]