Translate.vc / французский → турецкий / Seï
Seï перевод на турецкий
94 параллельный перевод
Sei est à la maison?
- Sei evde mi?
Merci.
Sei'ye selamlarımı iletin.
Mon frère l'appelle Sei.
- Sei. Askerlik arkadaşlarıydılar.
Savez-vous où il est?
Sei nerede yaşar?
Le yakuza prétendait être le gérant de cet hôtel.
Evet. Sei orada yönetici olduğunu anlatmıştı.
Connaissez-vous un certain Sei?
- Benim.
C'est un de mes porteurs.
- Sei hakkında. - Uşaktır.
Hé, femme!
O-Sei!
Cette femme, Osei, était en train de pleurer, lors de notre départ.
O kadın, O-sei, ayrıldığımızda ağlıyordu.
Elle s'appelle Osei.
Kadının adı O-Sei miydi?
Je viens de voir Osei.
O-Sei'i gördüm.
Et j'ai rencontré Osei.
İşte bu durumda O-Sei ile karşılaştım.
Osei et moi n'avons pas d'avenir.
O-Sei beni deli gibi çalıştırıyor.
Mais avant cette rencontre, j'en aurais fini avec Osei.
O-Sei ile her şeyi bitireceğim. İnan bana.
Tu as toujours aimé Osei.
Hala O-Sei'den hoşlanıyorsun.
Tu as tué Osei.
O-Sei'yi sen öldürdün!
Tu dis cela parce que tu as toujours aimé Osei.
Sen söyledin "Çünkü daima O-Sei'den hoşlandın".
Si je pouvais parler à Osei, je lui dirais... je lui dirais que tu es à moi pour toujours.
Eğer O-Sei ile konuşabilseydim senin daima benim olacağını söylerdim.
En comparaison à Osei, qui est morte.
O-Sei'i kastediyorum, hani şu ölen kız.
Tu as toujours aimé Osei, j'en suis sûre.
Daima O-Sei'yi istedin. Bundan eminim.
Atô et Sei n'ont plus donné signe de vie.
Ato ve Sei kayboldu.
Tu as favorisé la fuite de l'espion Sei, infiltré dans le Parti.
Örgüte sızan Sei adındaki casusun kaçmasına yardım etmekle suçlanıyorsun.
Je ne savais pas que Sei était un espion.
Sei'nin bir casus olduğunu bilmiyordum.
Dans aucun organe, à commencer par les comités de quartier, on ne trouve trace d'un organisateur du nom de Sei!
Organizasyonun hiçbir seviyesinde Sei adında biri yok. Hiçbir seviyesinde.
Sachant que l'attentat contre l'ambassadeur M était une provocation destinée à détruire le Parti, tu as pris l'initiative avec l'espion Sei de mener ce travail de sape.
Büyükelçi M.'nin baskınıyla ilgili. Provoke olacağını bildiğin halde, Örgütün yok edilmesi için çalışan Sei'ye yardım etmeye karar verip yaptığımız her şeyi tehlikeye attın.
On te dit que cet attentat était une provocation de Sei!
Sei bu saldırıyı sadece örgütü tehlikeye atmak için planladı.
Sei qui avait le même plan, qui se disait organisateur...
Sei planı gündeme getirdi. Örgütleyici olduğunu söyledi ve bizlere planını anlattı.
Tu lui avais donc préparé le terrain.
Sei ise toplantı sırasında gündeme getirdi.
Sei arrive et tout marche formidablement bien.
Bu yüzden her şey çok sorunsuz halloldu.
Sei... disait que c'était devenu dangereux à cause d'un espion.
Bir casus olduğunu Sei ortaya çıkardı. Devam etmek çok tehlikeli olduğu için planı durdurmaya karar verdi.
Bref, un espion, un provocateur.
Başka bir deyişle, Sei casus, muhbir ve devrim karşıtı biriydi.
C'est bien toi... Sei!
Sen Sei'sin.
- Sei! - Non.
Hayır.
Je ne suis pas Sei.
Ben Sei değilim... Sei diye biri yok.
- Je dis qu'il n'existe pas.
Sei diye biri yok.
Tu t'es laissé séduire par Sei.
Sei senin aklını çelince Shinjuku İstasyonunu rapor etmedin.
Ma première rencontre avec cet homme appelé Sei date de 1952.
Sei adındaki adamla ilk tanışmam 1952 yılındaydı.
Oui, on aimerait acheter des sei... soutiens-gorge.
- Evet. Göğüs almak ıstıyoruz. Yani sutyen.
) ) ) ( o _ o ) - -ooO-- ( _ ) - -Ooo-- Présente ) ) ) ( o _ o ) - -ooO-- ( _ ) - -Ooo-- WING CHUN ) ) ) ( - _ o ) - -ooO-- ( _ ) - -Ooo-- WING CHUN
Shaolin Tapınağında eğitim alan rahibe "Lui Sei-Leung" tarafından "Turna Boksu" dediği sporu öğrencisi "Miu Shun'a" öğretir.
C'était à mon quatrième anniversaire, ma tante lisait Sei Shônagon, que j'ai vu mon père et son éditeur ensemble pour la première fois.
Dördüncü yaş günümde teyzemin okuma seansları sırasınsda babamla yayıncısını birlikte olurken ilk defa görmüştüm.
Je le remplirais avec toutes sortes d'observations, juste comme Sei Shônagon.
Yazdıklarımın tüm gözlemlerim olduğunu hissediyordum. tıpkı Sei Shonagon gibi.
Sei Shônagon dressa "une liste de choses magnifiques"
Sei Shonagon mükemmel şeylerin istesini yapar.
Comme Sei Shônagon, mon odorat était très développé.
Sei Shonagon gibi koku alma duyum çok güçlüydü.
En souvenir de mon père et à la mémoire de Sei Shônagon,
Babam ve Sei Shonagon'ı hatırlıyordu.
Comme le journal de Sei Shônagon, il était remplit de listes.
Sei Shonagon'ın kitabı gibi listelerle doluydu.
A l'inverse de Sei Shônagon, mes listes étaient toutes négatives.
Ve yine Sei Shonagon gibi bütün listeler negatifti.
De retour au Japon, nous sommes allés à Kyoto. pour travailler au sanctuaire Matsuo Tiasha, où Sei Shônagon se rendait régulièrement.
Çalışmak için Japonya'ya tapınağa gittik.
Sei Shônagon avait regardé la lune se lever dans ce jardin, mille ans auparavant.
Sei Shonagon'ın güneşin doğuşunu izlediği ve gezdiği bu bahçeler binlerce yılki gibi.Evet, öyleyim.Üstelik kırmızıyla.
Je commençais à penser timidement aux listes de comparaisons anatomiques de Sei Shônagon
Sei Shonagon'ın anatomik benzerlik listesini düşündüğümde anatomik benzerlik listesini düşündüğümde
Et moi, Garibaldi.
Sei scimmia, io mi chiamo Garibaldi!
Depuis que le président Chun a annoncé qu'il n'y aurait aucun changement dans la Constitution, les étudiants continuent à manifester violemment dans tout le pays avec des pierres et des cocktails Molotov.
Başkan Chun Du-Whan'ın 13 nisanda yayımladığı özel beyanattan sonra öğrenciler anayasa karşıtı sert gösterilerine devam ediyor. Polisin bildirdiğine göre, bugün 20 üniversiteden toplam 3.700 öğrencinin gösterilere katıldığı tahmin ediliyor. Taş ve molotofkokteyli atma gibi şiddet eylemlerinin görüldüğü üniversiteler Yeun-sei, Cho-sun ve Jung-ang.