Translate.vc / французский → турецкий / Sombra
Sombra перевод на турецкий
55 параллельный перевод
Jarrod surviva, mais sombra dans la démence.
Jarrod canlı kurtuldu ama delirdi.
À la mort de Quint, elle sombra dans un deuil horrible.
Quint ölü bulunduktan sonra abartılı bir mateme girdi.
Maintes années s'écoulèrent et l'épée légendaire sombra dans l'oubli.
Zamanla, bu olağanüstü kılıç unutuldu.
Il sombra dans un profond désespoir.
Ve derin bir umutsuzluğa kapılmıştı.
II sombra dans Ie désespoir.
Ümitsizlik içinde kıvranıyordu.
Épuisé, il sombra dans un profond sommeil.
En sonuncusunu ördüğünde yorgunluktan derin bir uykuya dalar. Tamam.
Milady, toujours nerveuse et sujette aux vapeurs... sombra dans la piété... avec une ferveur telle, que par moments, on eût pu la croire folle.
Zaten dayanıksız bir bünyesi olan... sinirleri zayıf Leydi Hazretleri... kendini dine öyle bir vakfetti ki, bazen aklını oynattığını sanabilirdiniz.
Elle sombra dans une transe et quitta la fête... se dirigeant vers sa maison sur une haute colline.
Bir tür transa girerek eğlenmeyi bıraktı ve... yüksekçe bir tepedeki evinin yolunu tuttu.
Le trouble qu'elle ressentait en songeant à l'identité... des deux frères atteignit un degré tel d'exaspération qu'elle sombra.
İki kardeşin birbirine benzerliğini düşünürken hissettiği ilgi... onu kendini kaybetmiş hissettirecek kadar yüksek bir seviyedeydi.
Ils touchèrent le vaisseau soviétique qui se brisa et sombra.
İkisi de Sovyet gemisini tam ortasından vurdu. Gemi ikiye ayrılıp battı.
Mais il y eut une terrible tempête, et le bateau sombra.
Ama korkunç bir fırtına cıktı ve gemi battı.
Mais Achille Papin sombra dans une sorte de mélancolie.
Ama Achille Papin, bir melankolinin içine düştü.
Les années passèrent, et il sombra dans le plus profond désespoir. Car quel espoir y aurait-il jamais pour une bête d'être aimée?
Aradan yıllar geçtikçe, prens tüm umudunu yitirmiş, bir canavarı sevmeyi kim denermiş ki?
Scrooge sombra dans un sommeil silencieux et sans rêve.
Tanrım. Scrooge, rüyasız bir uykunun boş sessizliğine daldı.
La construction sombra dans le marasme.
İnşaat sektörü dibi vurmuştu.
Mille cinq cents personnes disparurent dans l'océan quand le Titanic sombra sous nos pieds.
Titanic battığı zaman, bin beş yüz kişi... denize gömüldü.
Après la mort de Mère, il sombra dans une grande tristesse. Il annonça qu'il ne voulait plus jamais se marier.
Annemin beni doğururken, ani ölümü onu o kadar üzmüştü ki, herkese bir daha asla evlenmeyeceğini açıklamıştı.
La pirogue de Païkea sombra.
Paikea'nın kanosu battı...
Enfin, pour toi, mon ami Ramon, "Negra Sombra"
Bu kadar yeter... Arkadaşım Ramon için, "Negra Sombra" ( Kara Gölge )
" Alors l'Eden sombra dans la douleur.
'İşte böyle İrem gömüldü hüzne'
Le bâtiment sombra corps et biens.
Gemide ki herkesin hayatlarını kaybettiği düşünülmüştü.
Emily fut menée dans sa chambre et sombra dans un profond sommeil.
Emily'yi odasına götürdük ve derin bir uykuya daldı.
La Sombra Negra... lui a tranché la gorge.
Salvadorlu, Pittario'ya saldırdı. Boynunu baştanbaşa kesti.
Des horreurs architecturales se succédèrent à la fin des années 1990, quand notre titanesque grand magasin Eaton's heurta l'iceberg des prairies et sombra.
90'ların sonunda korkunç bir mimari trajediler zinciri başladı. Portage Caddesi'ndeki Titanik'vari Eaton mağazamız çayırdan buzdağına çarpıp battı.
L'équipe s'appelle les Mardis Noirs par défi au jour d'octobre 1929 où le monde sombra dans une crise économique.
Takımın adı Kara Salılar. 1929 ekim ayında dünyanın bunalıma girmesi anısına.
Shinzaemon sombra dans la folie.
Karısını öldürdü ve sonra intihar etti.
La civilisation sombra dans l'anarchie.
İnsanlık anarşiye teslim olmuştu.
Il y a des siècles, lorsque qu'apparut la lune rouge, notre paisible hameau sombra dans la terreur. Un monstre des plus inhumains sorti tout droit de l'empire des morts, et nanti d'une haine envers les hommes et d'un amour envers les femmes.
Yüzyıllar önce, kırmızı ayın hüküm sürdüğü zamanlarda barışçıl küçük köyümüz, insan olarak doğmayan ama Hades'in en alevli çukurlarında doğan erkeklere kin, kadınlara sevgi duyan bir canavar tarafından dehşet içinde bırakıldı.
Mais finalement, Randy sombra aussi dans le crime, avec également 77 délits à son actif.
Ama nihayetinde, Randy suça yöneldi ve onun da 77 tane küçük çaplı suçu bulunuyor.
Mais quand ces rêves s'envolèrent, elle aussi sombra dans le crime.
Ancak bu hayalleri suya düştü ve o da suç yaşamına dönüş yaptı.
Mary sombra lentement dans une mare de dépression, à base de dégoût de soi et de recettes au sherry.
Mary yavaş yavaş depresyon, kendinden nefret etme haline ve şeri pişirmeye doğru gidiyordu.
Seulement quatre jours après le départ, comme on approchait de la 32e Rue, le bateau percuta une boîte aux lettres et sombra.
İlk gezisinin henüz dördüncü gününde 32'nci caddeye ulaştığımızda aracımız bir posta kutusuna çarptı ve batmaya başladı.
Le crayon violet tomba par terre et Harold sombra dans le sommeil. "
"Mor boya yere sıçradı, ve Harold'da uykuya daldı."
Le royaume sombra dans la guerre, le chaos et la destruction...
Krallık savaşa girdi. Kaosa ve tahribe maruz kaldı.
Il se mit minable, sombra ivre mort, et retrouva tout son courage.
Zil zurna sarhoş olduğunda cesaretini toplamış.
" Et tout au fond, il sombra dans la nuit.
" Arka planda güneş geceye doğru batıyordu.
- Cyril. - Il est juste distributeur pour un dénommé "La Sombra".
- Cyril. - "La Sombra" diye birinin dağıtıcısıymış sadece.
L'Obscurité?
La Sombra. "Karanlık" mı oluyor?
C'est quoi La Sombra?
- La Sombra ne ki?
La Sombra ne m'a pas prévenu.
La Sombra geleceğini haber vermemişti.
Tu payes 64 centimes à La Sombra sur chaque dollar gagné, non?
Kazandığın her doların 64 sentini La Sombra'ya veriyorsun, değil mi?
Tandis que la femme du Boulanger déguerpissait, le deuxième soir des festivités sombra dans le chaos quand Cendrillon, une nouvelle fois, échappa au Prince.
Fırıncının karısı kuleden tüydüğü zaman balonun ikinci gecesi Sindirella prensten bir kez daha kaçtığında ortalık iyice karışmıştı.
Et donc, le Grand Mur s'éleva et Familyland sombra dans le chaos.
Ve sonra Büyük Duvar yükseldi.. ve ailediyarı kaosa sürüklendi.
Sombra Roja.
Sombra Roja.
Les stups disent Sombra Roja.
Narkotikçiler Sombra Roja olduğuna eminler.
Vous connaissez Sombra Roja?
Sombra Roja'yı ne kadar tanıyorsunuz?
Il est le chef de Sombra Roja, et les cadavres de cinq gangsters honduriens assassinés ont été détruits dans l'explosion.
Çünkü o Sombra Roja'nın lideri ve o patlamada Honduraslı beş çete üyesi parçalara ayrıldı.
Ils soupçonnent Sombra Roja d'avoir piégé la voiture du juge Malthus à Park Slope l'an dernier devant un gala de charité pour le barreau.
Geçen yıl Park Slope'ta Sombra Roja'nın Yargıç Malthus'u öldürmek için arabasına bomba yerleştirdiğine oldukça eminler. Olay tam da avukatlar barosu için yapılan bağış etkinliğinin önünde oldu.
Qu'il était peut-être... membre de Sombra Roja.
Belki, o Sombra Roja'nın yüzkarasıdır.
Si c'était le cas, la mort des Honduriens aurait été réglée, Sombra Roja n'aurait eu aucune raison d'exploser une morgue.
Eğer bu doğru olsaydı Honduraslılara yaptığı saldırıyla konu kapanır ve kesinlikle Sombra Roja'nın o morgu bombalamak için bir nedeni kalmazdı.
"Le masque fut brisé et Acharon sombra".
ANCAK MASKE PARCALANDI VE ASERON DUSTU.