Translate.vc / французский → турецкий / Source
Source перевод на турецкий
7,529 параллельный перевод
Notre source dit qu'il vole sous le radar, en épousant la côte vers la Terre Sainte.
Elimize gelen bilgilere göre alçaktan ve yavaş uçuyor kıyıdan gidiyor ve kutsal topraklara doğru yol alıyor.
Je vais analyser la vidéo et voir si je peux trouver une source.
Kaynağını bulmak için videoyu analiz edeceğim ben de.
- Tout ce temps, j'ai cherché une source d'énergie en vain.
Bunca zamandır güç kaynağına yanlış yönden bakıyormuşum.
Il y a une source là-bas.
Burada bir su kaynağı var.
C'est quoi, sa source?
Göletin suyu nereden geliyor?
Quelle est sa source de nourriture?
Yemek kaynağı nereden?
Je préférerai que vous l'entendiez de sa source.
Direkt olarak kaynağından duysan daha iyi olur.
Il est en ville pour enquêter sur la source possible de photographie et littérature obscène.
Müstehcen fotoğraf ve basımların muhtemel kaynağını soruşturmak için şehre inmiş.
J'ai suivi le journal à la source.
Kağıt izini buraya kadar takip ettim.
Quelle est notre source sur ces sacs piégés?
Bu bombalarda hangi malzemeler kullanılmış?
Tu es une véritable source d'inspiration.
- Resmen ilham kaynağısın.
Peut-être pour lancer une nouvelle source de puissance.
- Yeni bir güç çekirdeği kurmak olabilir.
Envoyons des éclaireurs remonter cette colonne jusqu'à sa source... en espérant que ça nous montre où sont fabriquées ces choses.
O akının kaynağını bulmak için gözlemci göndermemiz lazım. - Umarız bunları ürettikleri yeri bulurlar.
On aura du bol si ceux-là sont les seuls qu'on rencontre... surtout si on poursuit cette colonne de rampants jusqu'à la source.
Sadece bunlara rastlarsak şanslıyız. Hele ki kaynaklarına doğru takip etmeye devam edersek.
Vois si tu peux la retrouver. Et si oui, parle-lui de la source d'énergie.
Başarırsan, güç çekirdeğini anlat.
Un qui n'ensemencera pas seulement les nuages mais les fortifiera aussi avec une source d'eau riche en éléments nutritifs que nous appelons.... Pluie Intelligente.
Bulutları tohumlamakla kalmayacak... aynı zamanda onları Smart Rain adını verdiğimiz yüksek besin değerli kaynaklarla güçlendirecek.
Cette femme est une source d'ennuis.
Bu kadın bir sıkıntı.
Il avait une source à l'intérieur.
İçeride kaynağı var.
Une source m'a dit où la rencontre aurait lieu.
- Bir kaynağım toplantının nerede olacağını söyledi.
Quelle source?
Kaynağın kim?
Angela, quelle est la source?
Angela, kaynak kim?
Evidemment, ta source va devoir faire surface maintenant.
Artık kaynağının ortaya çıkması gerekiyor.
D'après la source, il y a 20 minutes.
20 dakika önceki görüntü.
Le patient à révélé la source de son affliction.
Bu hasta onun derdinin kaynağını ortaya çıkarmış.
Désolé de te tomber dessus ainsi, mon pote, mais je sais de source sûre qu'une chose surnaturelle rôde dans les parages comme une meute de loups, et je ne vais pas attendre qu'elle attaque.
Böyle aniden söylediğim için kusura bakma dostum ama kötü bir şeyin kurt sürüsü gibi etrafını sardığını güvenilir bir kaynaktan öğrendim. Burada oturup saldırmasını bekleyecek değilim.
Une nouvelle source d'énergie?
Yeni bir enerji kaynağına mı?
Sans aucune source d'alimentation il ne peut pas bouger, c'est ça?
Herhangi bir elektrik kaynağı olmadan hareket edemez, değil mi?
Tu le perdras en tant que source.
Onu bir kaynak olarak sonsuza dek kaybedeceksin.
A essayer de trouver la source de cette infestation de rat. Avant que toute notre équipe arrive Lundi.
Ekibimiz Pazartesi işe başlamadna önce fare sorununun kaynağını bulmaya çalışıyoruz.
Ça dit "Visez la source d'incendie".
"Ateşin çıktığı yere nişan alın" yazıyor.
Une fois lancé, ça supprimera entièrement le code source.
Çalıştırdığımız anda bütün kod depomuzu silecek.
De source sûre.
Birinci elden bilgimiz var.
Voilà la source du bruit que j'ai entendu tout à l'heure.
Bu gelen sesin kaynağını daha önce de duymuştum.
Ce n'est qu'après mon test sur le gérant que j'ai réalisé que si je fusionne avec Jo, et que ma source jaillissante de magie la transforme en ce mec, alors je n'aurai plus de jumelle pour la fusion.
Dedim ya test edene kadar bilmiyordum diye. Jo'yla birleşirsem, Fışkıran büyüm, Jo'yu da bu adam gibi yapacak.
Non, cela vient d'une source que je n'avais pas entendu avant aujourd'hui.
Üstelik bilgi doğrudan düşman karargâhından, kendi istihbarat başkanlarının evinden geldi. Hayır, bugünden önce hiç duymadığım bir kaynaktan geldi.
Nous utilisons l'eau de source de montagne pour, je sais pas, genre 10 ans maintenant.
Evimizde yığınla kaynak suyu var, belki 10 yıldır falan, bilmiyorum.
Mais je ne me plains pas parce que cette maison sera bientôt pleine de délicieuse eau de source fraîche.
Ama ben şikayet etmiyorum çünkü bu ev soğuk ve lezzetli kaynak sularıyla dolacak.
Je n'aime pas l'eau de source.
Ben kaynak suyu sevmem.
On suit sa trace jusqu'à la source.
- Ayak izlerinden yerini bulmaya çalışıyoruz.
La police et les services de secours arrivent sur le site et ils n'ont pas encore commenté la source de...
"Polis ve acil yardım ekipleri bizzat olay yerine intikal ediyor." "... patlamanın kaynağıyla ilgili bir bilgi şu an için bulunmuyor. "
Donc, non seulement Abbudin a été le carrefour de l'économie mondiale pour des millénaires, elle est aussi la source d'une très ancienne culture partagée par tous ceux qui parmi nous se considèrent chez eux à Abbudin.
Abbudin bin yıldır dünya ekonomisinin dönüm noktasında olmakla kalmayıp Abbudin'i yuvası bilen insanların kadim kültürüne de ev sahipliği yapıyor.
Si nous ne réussissons pas à le contrôler, nous perdons notre seule source de lait à l'intérieur des barrières.
Eğer kontrol altına alamazsan elimizdeki süt kaynağını kaybedeceğiz.
Source originale :
Çeviri : firetech dreamcatcher İyi seyirler dileriz.
Source originale :
Çeviri : firetech dreamcatcher @ firetech _
C'est la seule source logique que j'ai pensée correspondant à nos échantillons spécifiques.
Bizim özel örnekleri maçlar Ben düşünebilirsiniz tek mantıklı kaynağıdır.
La massue est la source.
Kulüp kaynağıdır.
Éparpillez-vous et trouvez la source.
Ayrılıp kaynağını bulun.
Il peut détecter et localiser la source des interférences.
çeşitli parazitleri tespit edip, izleyebiliyor.
On attrape des lapins, des écureuils, des écrevisses dans le ruisseau, on a notre eau de la source.
Tavşan avı, sincap yakalama,... doğal kaynak suyu...
Une source.
- Bir kaynaktan.
Une source.
Kaynaktan diyorsun.