Translate.vc / французский → турецкий / Squat
Squat перевод на турецкий
172 параллельный перевод
- Squat Betty.
- Squat Betty'i.
Tu veux un squat?
Öyle değil mi, Mo? - Ne var, Kev?
Tu m'en trouves un? Ça, on peut t'en trouver, un squat.
- Bu delikanlıya ev bulabiliriz, değil mi?
On lui trouve un squat?
Ev mi arıyorsun, evlat? Civarda binlerce boş ev var.
Un putain de squat!
Sen Margaret Thatcher'a oy vermedin mi?
Il demande qu'un squat, bordel!
Ben Thatcher'a oy vermedim. Hayatımda ona oy vermedim.
Rob et Chris nous ont viré du squat.
Rob ve Chris bizi defetti.
C'est un squat? Un squat?
Evet, ne bu, harabe mi?
Elle est avec moi depuis qu'elle a quitté le squat.
Hayır, harabeden ayrıldığından beri benimle.
Au squat, la plupart du temps, un peu chez ma tante Annie, une nuit à l'hôtel, après le vol.
Çoğunlukla komünde kaldım. Birkaç gece Annie teyzemlerde yattım... parayı çaldıktan sonra da bir gece otelde kaldım.
C'est ici? Ca n'as pas l'air d'un squat de dealers.
Uyuşturucu evine benzemiyor.
Il paraît que Charlie et lui ont du hasch et un bon squat.
O ve Charlie esrar ve kalacak bir yer bulmuşlar.
Quelqu'un en a repéré 2 dans un squat près de l'aéroport.
Birisi havaalanı yakınındaki evsizler kampında ikisini görmüş.
Le FBI a investi un squat ce matin près de l'aéroport de Miami pour capturer les fugitifs, évadés de la prison de Glades mardi.
Federaller Miami Havaalanı'nın kuzeyindeki bir gecekondu mahallesine bu sabah bir baskın düzenledi. Baskının amacı Glades Cezaevi'nden firar eden kaçakları yakalamaktı.
Ce club est loin de ce quartier.
Squat ve Gobble bu mahallede bile değil.
Ça enfreint la règle "anti-squat des copines".
Hayır, hayır, "kız arkadaşlar burada yaşayamaz" kuralına aykırı.
Je vivais avec mes amis, Enfin des gens que j'avais rencontré dans un squat, je ne les ais pas rencontré dans un squat, Je suis allée dans un squat avec eux, et c'était bien...
Arkadaşlarla kalıyordum, izbe bir yerde tanıştığım insanlar işte. Orada tanışmadık aslında, tanıştıktan sonra oraya taşındık, fena değildi...
Surtout depuis que le squat de drogués du coin a fermé et que tous ses potes sont partis.
Mencken'in Chrestomathy'sinin kopyasını bulmakla kalmadım onun anılarının ilk baskısını da buldum.
Squat de drogués sur conduit d'aération.
Hava borusu üstünde bir mezbele.
J'ai été à dure école : des centaines d'heures à philosopher dans le squat.
Zor yoldan öğrendim : O çöplükte durmadan felsefe yaparak.
C'est marrant, je viens d'aller le chercher dans un squat.
Komik! Çünkü, biliyor musun daha az önce Onu şehirdeki bir gece kulübünden aldım.
En fac, j'étais très sportif. J'avais un beau... cul.
Üniversitedeyken squat çalışmıştım ve harika bir popom vardı.
Deux cadavres de camés dans un squat, au bout du Strip.
Bulvarın sonundaki bir batakhanede iki ceset bulunmuş.
Un squat de camés, ça pue.
Bu ne koku?
Du squat où la petite s'est fait violer.
Kızın tecavüz edildiği boş evden.
Plus chaude qu'un squat
Kokain evinden bile ateşli
Dans mon quartier, ils ont transformé un squat de junkie en fromagerie.
Mahallemdeki bir uyuşturucu evini, peynirci dükkânına çevirmişlerdi.
C'est un poste, pas un squat!
Burası bir polis merkezi!
Un squat?
Bir harabe mi?
C'est mon squat.
Bu benim beşik olduğunu.
Votre squat?
Sizin beşik?
Elle a passé les 2 dernières nuits dans un squat.
Son birkaç gününü gençlerin bulunduğu bir sığınma evinde geçirmiş.
La petite fille du squat dit que vous l'avez trouvée avant les tirs, pas après.
Siz o yaralı kızı, ateş edilmeden önce bulmuşsunuz, sonra değil.
Ils sont basés dans un squat à Saint-Ouen.
Saint-Ouen'de oturuyorlar.
Un squat en bordure du périphérique.
Sanayi bölgesinde, periferik sınırında yasadışı yaşıyorlar.
Smao et Titi, en haut du silo qui donne sur le squat.
Smao ve Titi, siz bu yerleşim yerinin hemen üstündeki siloya konuşlanıyorsunuz.
* Klein s'avance vers le squat!
- Klein, binaya doğru ilerliyor.
Les deux filles, elles habitent un squat à Harlem.
Billy için. Bu iki kız, Harlem'de terkedilmiş başka bir binada kalıyorlar.
Premier étage, sous le panneau "squat interdit".
İlk kat, "boş durma" uyarısının hemen altında. Hadi, bize su lazım.
Il y a un squat de drogués juste là en face.
Sokağın karşısında uyuşturucu evi var.
Quelqu'un a regardé ce squat de drogués en face?
Kokain evini araştırdınız mı?
Et le double homicide? En bas, à quelques mètres du squat de camés que tu fournis.
Mal verdiğin evin karşısında çifte cinayet oldu.
- Si je pars, on va me piquer mon squat.
Ayırılırsam, birileri tezgahımı alıp gider.
Tu vas passer ta vie pelleter cheval squat pour cheiks ou que tu vas rentrer dans le jeu?
Hayatını şeyhler için kürekle at kabinlerini temizleyerek mi geçireceksin? Yoksa oyuna geri mi döneceksin?
Tu aimes vivre dans un squat?
Bu, in gibi yerde yaşamak hoşuna mı gidiyor?
Il trouve que l'immeuble se transforme en squat : sexe, drogue, drague...
Binanın bir batakhaneye döndüğünü düşünüyor. Seks, uyuşturucu, partiler...
Tu sais, ma maison n'est pas un squat pour toi et tes amis de Néanderthal à chaque fois que mes parents s'en vont.
Parti filan yok. Sizinkiler şehir dışında. Dalga mı geçiyorsun?
Une fois, la police a voulu nous virer du squat.
Bir gün polis üzerimize bir ekip yolladı.
Putain, il veut qu'un squat.
İstediği lanet bir ev! Hepsi bu!
Au Squat Gobble...
Squat ve Gobble'da çalışıyorum.
On a trouvé un squat de drogués.
Sadece bir kaç evsiz.