Translate.vc / французский → турецкий / String
String перевод на турецкий
619 параллельный перевод
- Non. Au revoir, string Josh bien que je ne porte pas de string.
Hayır, elveda hiç giymediğim Josh tangası.
J'espère qu'au ciel, ils ont la meilleure équipe d'Amérique, et que Dieu te l'a confiée.
Umarım cennette Amerikanın en iyi futbol takımı vardır, ve umarım tanrı seni first-string yapar.
Ils ont pas d'équipe de football au ciel. Dieu n'a pas pu me caser!
Cennette takım yok, Tanrı beni fırst-string yapamadı.
Tu es aussi tendu qu'un string.
Bir yay gibi gerginsin.
Dans le tiroir du haut, tu trouveras deux pompons et un string...
Masanın üst çekmecesinde iki püskülle bir de tanga var. Ben "Gece Treni" ni mırıldanırım.
La blonde en bikini string?
Bikinili sarışın?
Puisque les bijoux vous intéressent connaissez-vous "String of pearls"?
Mücevherlerle çok ilgileniyorsun. "String Of Pearls"'u dinlemiş olmalısın.
Je me suis acheté un string en peau de léopard qui va rajeunir mon couple de 5 ans!
Evlilik saatimi beş yıl geri alacak yeni Kamali leopar derisi... V kesimli bikinimle St Kitts'teydim. Ne demek istediğimi biliyor musun?
Tu établis un lien avec ces ninjas plus serré que le string d'un lutteur de Sumo.
Bu ninjalarla öyle sıkı bir bağ kuruyorsun ki sumo güreşçilerinin giydiği g-string'ten bile daha sıkı.
Une fille a amené un chimpanzé avec une casquette et un string à pois.
Kızın biri beyzbol şapkası ve benekli mayo giydirdiği bir şempanze getirmişti.
Le string bien entre les fesses!
Bu sabah sanki üçüncü bir bacakla uyandım.
Le Kiev String Quartet joue au consulat jeudi soir.
Kiev yaylı sazlar orkestrası perşembe akşamı elçilikte çalacak.
Faut que je lui en passe... sous le string. Elle a un de ces culs!
Aşağı yukarı teninin üstünde ve mükemmel kalçalarında....... gidip gelmem gerekiyor.
Vous portiez un string et un soutien-gorge pointu.
G-string ve puntolu bir sutyen giyordun.
Un string?
- Strings mi? - Ne?
Un quoi? Un string!
- G-strings, salak.
On me verra sourire de la chatte si tu recouds pas ce string
Molly, eğer g-stringi düzeltmezsen gülümseyen bir yüz görecekler.
J'entre en scène sans string?
G-string olmadan mı çıkmamı istiyorsun?
Molly, mon string!
Molly, G-stringim nerede!
Bref, mon string a lâché
Basitçe, G-string'im koptu.
CHAPITRE UN BESS SE MARIE
BİRİNCİ BÖLÜM : BESS EVLENİYOR # Six-string razor'ı gazladığımı... # #... hatırla. #
Si mignonne. Avec un string en réglisse, je parie.
Bahse girerim, üzerinde, meyankökünden yapılmış, iç çamaşırı var, değil mi?
Un string pour homme.
Erkek mayosu.
Chandler est en string!
- Chandler kadın külodu giyiyor.
Tu peux parler, avec ton string rose!
Ateşli, pembe külotlu bir adamdan azar işitiyorum.
Tu m'accordes celle de ton string?
Chandler, g-string'ini ödünç alabilir miyim?
Je porte un string, des chaussures de marche et un sac à dos.
Üstümde tanga mayo, yürüyüş botları ve sırt çantam vardı.
"Fils trop courts pour tout usage".
"Pieces of string too small to use."
La prochaine fois... je viens en string pour affirmer mon individualité.
Belki bir dahaki sefere biraz kişilik kazanmak için ben de etrafta mayoyla dolaşırım.
En glissant le billet dans son string, j'effleurais sa cuisse...
Parayı onun G-stringine takarken ve onun yumuşacık...
J'ai aidé une mémé à enfiler un string qu'elle n'a pas acheté.
Şimdi yaşlı bir kadına tanga giydirdim, ve onu almadı bile.
World On A String de Harold Arlen.
"Tel Üstünde Dünya" nasıl? Harold Arlen şarkısı.
Je n'avais ni le string ni les bottes mais j'ai fait un bon numéro.
İp külodum ve kovboy çizmelerim yoktu. Ama yine de iyi bir gösteri oldu sanırım.
Tu raconteras à tes enfants que tu as rencontré leur mère en string!
Çocuklarına, anneleriyle garsonluk ederken tanıştığını mı söyleyeceksin?
Tu mets pas un string, comme au bon vieux temps?
Corinne, eski günlerin hatırına bir tişört giy.
Pourquoi ne mets-tu pas le string rouge que je t'ai acheté?
Şimdi sana verdiğim kırmızı donları giysene.
Un string en cuir?
String?
Une petite brise, des filles en string autour de lui.
Saçlarında rüzgar, bikinili kızların ıslığı...
- Point.
- String?
Je vois du rouge à lèvres. Une ravissante Tahitienne sous une cascade, vêtue d'un string. L'eau coule le long de ses fesses.
Ruj görüyorum siyah saçlı Tahitili güzel bir kadın şelalenin altında duruyor üstünde sadece bir tanga var, sırtından sular süzülüyor.
C'est ça... en string!
Evet. Bikinili olarak.
L'opération "String" a commencé.
"Fıstık Operasyonu" başladı.
Elle a parié qu'elle lancerait son string plus loin que moi et elle a gagné 50 dollars.
Geçen hafta bizimki sandaletini uzağa atma konusunda bahse girdi ve elli dolar kazandı.
- Sonde. - J'envoie un fil.
- Purse string sütürü yapacağım.
Un pull noir, un pantalon noir et un string.
Evet, siyah bir kazak, siyah bol pantolon ve tanga iç çamaşır.
Vous n'avez pas vu son visage mais son string, oui?
Yüzüne bakamadınız ama ne tür iç çamaşırı giydiğini biliyorsunuz?
Tu sais ce que ça fait d'avoir un string entre les fesses toute la journée?
Ve bütün gün kıçında kırbaçla dolaşmak nasıl bir duygu haberin var mı?
J'espère faire tomber un string.
Umarım yatağa atlayabilirim.
Monica, j'ai aidé une femme de 81 ans à essayer un string et elle ne l'a même pas acheté.
Monica, istifa ediyorum! Az önce 81 yaşında bir kadını bir tangaya soktum, üstelik satın almadı bile!
Ukulélé, ananas, pistolet de plage, string qui ne cache rien du tout.
Ukulele. Ananaslar. Plaj silahı.
Du quatuor à cordes Guarnieri?
- "Guarneri String Quartet" deki mi?