Translate.vc / французский → турецкий / Tapé
Tapé перевод на турецкий
6,051 параллельный перевод
Quelqu'un voulait une plus grosse part, a menacé de tout balancer, s'est tapé la mauvaise fille.
Daha çok indirim istemiş olabilir ispiyonlamakla tehdit etmiş ya da kız arkadaşı ile yatmış bile olabilir.
Et je sais, cela a l'air ridicule mais mes doigts doivent avoir glissé sur le clavier et j'ai mal tapé la ligne.
Bu yüzden bir sürü losyon sürmek zorunda kalıyorum. Ve biliyorum bu çok saçma geliyor ama parmağım klavyede kaymış olmalı ve sonra da... Yanlış hisseye tıklamış olmalıyım.
Donne - moi le nom du chanceux garçon qui t'a tapé dans l'oeil.
Gözlerinin takılı kaldığı o şanslı herifin bana ismini söyle.
Eddie Pascucci m'a tapé parce que je suis nouveau...
Yeni olduğum için Eddie Pascucci beni dövdü.
Apparemment, on a tapé dans quelques fils, et débranché toutes les stations télé locales.
Görünüşe göre bazı kabloları halletmişiz ve bütün TV kanalları yalan olmuş durumda.
Tu t'es tapé mon frère alors que tu étais avec moi, n'est-ce pas?
Benimle birlikteyken kardeşimle yattın, değil mi?
Je parie que tu t'es tapé mon frère plus fort que ça.
Bahse varım kardeşimle bundan daha sert işi pişirmişsindir.
Tu t'es tapé tous ceux qui sont venus ici, tous les trois
Bebeğim, buraya gelen herkese, üç kişinin tamamına yeşillendin zaten.
Tape-là.
Çakın.
On s'en tape des vieux acteurs chiants, hein?
Evet. Sıkıcı, ihtiyar oyuncularla bir ilgisi yok, değil mi?
Je me tape ces conneries de la part d'un de mes fils.
Bu saçmalığı bir oğlumdan öyle çok duyuyorum ki.
- Alors je m'en tape.
- Hayır. - O zaman umurumda değil.
Ce n'est pas que je ne sache pas autant que je m'en tape.
Bilmediğimden değil, takmıyorum.
- Je m'en tape.
Umurumda değil.
Toi et ta bande en Floride ou ailleurs, je m'en tape, mais vous ne pouvez pas rester ici.
Sen ve yanındakiler Florida'ya dönün ya da nereye isterseniz umurumda değil.
Mec, on s'en tape de cette connerie.
- Kimse o palavra şeyi takmaz.
Vous vous êtes déjà tapé une Grecque?
Yunan bir kadına çaktın mı hiç? 40 yaşından sonra amlarında diş çıkıyor.
Allez, tape-moi!
Hadi, vur diyorum.
Après ce que ce programme m'a fait... en gros le mec qui m'a foutu en l'air se tape ma mère.
Programın bana yaptıklarından sonra benim mahveden adam, annemi beceren adamla aynı.
Bien sûr, je veux vraiment voir ta sex tape.
Elbette. Senin seks kasetini izlemeyi çok istiyorum.
Il n'allait pas lui donner une tape sur la main.
Elini zorlukla itebilirdi.
C'est pas parce qu'il se tape Sugar Snatch là bas qu'il va te laisser tranquille.
Onun tatlı kıza çakıyor olması seni rahat bırakacağı anlamına gelmiyor.
Les gens le découvrent, tu aura des "bien joué" et tape en cinq, pendant que je perdrais toute crédibilité pour baiser un agent.
İlişkimiz öğrenilirse herkes sana aferin oğlum deyip çak yaparken ben lanet bir ajan için bütün itibarımı kaybedeceğim.
Tape de pelles!
Kürek çakışması!
Il aurait dû avoir une tape sur les doigts, mais vous vouliez vous faire un nom... [soupir] en faire un exemple... parce que vous êtes carriériste.
Onu zor duruma sokabilirdi. Fakat kendini ispatlamak istiyordun. Onu kullanarak.
C'était deux grains de raisins californiens faisant une sex-tape.
Seks kaseti çeken California üzümü gibiydiler.
On oublie les noms des oiseaux qu'on se tape?
Çaktığın kızların adını unutuyor musun?
D'accord. Mais je m'en tape.
Tamam ama benim umrumda olduğunu söylenemez.
Tape-m'en cinq.
Hadi canım... Çak bakalım.
[TAPE À LA PORTE] De quoi pouvez-vous avoir besoin à 6 : 00 du matin?
Sabahın 6'sında ne istiyor olabilirsiniz ki?
♪ Tape des mains si tu te sens comme une pièce sans toit ♪
Eğer çatısı olmayan bir oda gibi hissediyorsan ellerini çırp.
♪ Parce que je suis heureux ♪ ♪ Tape des mains si tu penses ♪
Çünkü mutluyum! Ellerini çırp
♪ Tape des mains si tu sais ce que le bonheur représente à tes yeux ♪
Mutluluğun senin için ne olduğunu biliyorsan ellerini çırp.
♪ Tape des mains si tu ressens ♪
Ellerini çırp Hissediyorsan eğer.
♪ Tape des mains si tu te sens ♪
Eğer çatısı olmayan bir oda gibi
♪ Tape des mains si tu penses ♪
Eğer mutluluğun gerçek olduğunu hissediyorsan
♪ Tape des mains si tu sais ce que le bonheur représente pour toi ♪
Mutluluğun senin için ne olduğunu biliyorsan ellerini çırp
♪ Tape des mains si tu sens que c'est que tu as envie de faire ♪
Bu yapmak istediğin şeymiş gibi hissediyorsan ellerini çırp
♪ Tape des mains si tu te sens comme ♪
Eğer çatısı olmayan bir oda gibi hissediyorsan
♪ Tape des mains si tu sais ♪
Eğer mutluluğun gerçek olduğunu hissediyorsan
Allez, tape-m'en cinq, et on passe à autre chose.
Yapma. Bes tane ver, ayagimiz alissin.
Tu ne peux pas te frapper toi-même sans te donner une tape dans le dos aussi.
Bütün bunların arkasında durup kendini harap etmemelisin.
Robin est ma nouvelle meilleur amie... personne ne se la tape.
Yeni en yakın arkadaşım Robin ve kimse ona çakmayacak.
Donc Stu se tape des prostituées ces temps-ci?
Demek Stu fahişelere merak sardı.
Tu sais si ce truc capote, je me tape l'affiche.
Eğer bu dizi başarısız olursa her reklam panosunda benim resmim olacak biliyorsun.
On s'en tape des explications!
Sikeyim anlatımı, değil mi?
On tape dans le mille dix fois sur dix.
Şöyle ya da böyle taşı gediğine koyarız.
Du vice-président du RH qui se tape ma petite amie.
Müdür yardımcısı kız arkadaşımla yatıyor.
La plupart des avocats à la cour diraient que la diffusion publique de la sex-tape influencerait négativement un jury potentiel.
Ne yapıyorsun?
Ce n'est pas de ma faute si la sex tape a fuité.
İtiraz ediyorum. İlintisizlik.
Et à propos de ce qu'il s'est passé la nuit où la sex tape a été faite. - Jamie, je...
Aslında onları iki haftada bir görmem lazım ama...