Translate.vc / французский → турецкий / Tour
Tour перевод на турецкий
31,439 параллельный перевод
C'était un météorologiste en haut de la Tour Eiffel, Paris en 1922.
1922'de Paris Eyfel Kulesi üstünde meteorologdu.
On peut faire demi-tour et l'arrêter.
Arkamızı döner ve onu tutuklarız.
Elle doit avoir fait le tour.
Daire çizmiş olmalı.
Je ne suis pas venu ici pour te voir faire un tour de magie.
Sihirbazlık numaralarını görmeye gelmedim Jennifer.
À notre tour d'essayer.
Artık sıra bizde.
J'ai fait un tour. J'avais besoin de réfléchir. Ne me baratine pas.
Kafa dinlemek için biraz uzaklara gittim.
Parfait. Allons faire un tour dans Gran Tesoro. C'est parti!
Peki o zaman Gran Tesoro'ya gidelim.
Allons faire un tour dans la salle VIP.
Size özel ayrılmış odaya gidelim mi?
Elle sert à ouvrir son coffre fort situé au sommet de la Tour doré.
Altından kulenin tepesindeki devasa kasanın anahtarı!
Alors il regarde son frère qui tire le pousse-pousse, et lui dit " fais demi-tour, on recommence.
Çekçeği çeken kardeşine bakmış şöyle bir, sonra "Dön, bir daha deneyeceğiz" demiş.
Bon, c'est ton tour.
Tamamdır, sıra sende.
A ton tour.
Senin sıran.
C'est ton tour?
Senin sıran daha gelmedi mi?
Et maintenant au tour du bébé numéro deux.
Ve şimdi de ikinci bebek.
Est-ce que ça va être moi? Est-ce que c'est mon tour? "
"... ben mi olacağım, sıra bana mı geldi? " derdim.
Je vous donne une chance de coopérer et vous épargner un tour sur la chaise électrique.
İşbirliği yapman ve elektrikli sandalyeden kurtulman için bir şans veriyorum.
Au moment de son troisième tour.
Oraya 3. gidisinden 1 hafta sonra.
Dans la salle de physio, il finit son tour de garde.
Fizik tedavi odasinda, vardiyasi bitmek üzere.
Bref, le griffon de Charlotte n'a pas posé problème, mais arrivé au tour de Griffin, ça a mal tourné.
Her neyse, Charlotte'un dövmesi aksilik olmadan bitmiş ama sıra Griffin'e gelince işler ters gitmiş.
Merci, on ira bien plus loin si on parle chacun son tour.
Teşekkürler. Eğer teker teker konuşursak, ilerleme elde edebiliriz.
Tu voudrais refaire un tour?
- Tekrar denemek ister misin?
Oui, j'aimerais refaire un tour!
- Elbette ki isterim!
Vous leur ordonnerez de faire demi-tour et de sortir des eaux asiatiques.
Geri dönüp, Asya sularından çıkmalarını emredeceksin.
J ´ apprécierai quand ce sera à mon tour de tenir le bâton.
Sopayı tutan ben olduğumda gerçekten çok zev alacağım.
Quelle taille faisait la tour radio que tu as vu?
Gördüğün radyo kulesi ne kadar uzundu?
Faites le tour des arbres.
Ağacın etrafından dolaşın.
Faites le tour.
Etrafından.
A mon tour!
Ben de yapmak istiyorum!
Comme, ils ne se connaissent pas et Drake offrait un tour en ascenseur à un drôle d'étranger dans le besoin?
Birbirlerini tanımıyor olabilirler Drake de muhtaç küçük bir yabancıya asansörü tutmuş olabilir.
On vous envoie la transmission entre votre pilote et notre tour de contrôle.
Pilotunuz ile kule arasındaki konuşma kayıtlarını size gönderiyoruz.
Et bien, j'espère que c'est aussi sympa que le Sheldon-Cooper-tour de vérification d'orthographe des menus.
Umarım Sheldon Cooper'ın Bölgesel Menülerde İmla Kontrolü Turu kadar eğlenceli olur.
C'est mon tour.
Sıra bende.
Alors je suppose que nous allons devoir lui jouer un tour, et je sais comment.
O zaman onu kandırmamız gerekecek ve bunu nasıl yapacağımızı biliyorum.
Ta... Donne-moi 15 minutes, je reviens, je te dis quelle chambre, pourquoi selon mon opinion, et tu me dis à ton tour pour qu'on en discute.
Sen bana 15 dakika ver, sonra sana hangi odayı seçtiğimi ve düşüncelerimi söylerim sonra sen bana düşüncelerini söylersin ve tartışabiliriz.
Maintenant, c'est mon tour.
Tamam, şimdi benim sıram.
À votre tour, maintenant!
Evet, şimdi sıra sizde.
Quand une voiture fait une erreur, elle en tire la leçon. Cette expérience est instantanément partagée avec toutes les autres voitures qui, à leur tour, en tirent une leçon.
Bir araba hata yaptığında ve bundan ders aldığında bu deneyim diğer tüm arabalarla hemen paylaşılır ve diğer arabalar da bundan ders alır.
afin que tout fonctionne correctement. De là, l'idée que tout appareil ne pourrait pas marcher en l'absence de cette connectivité, l'idée de ne pas pouvoir accéder... à un restaurant qui, à son tour, ne pourrait pas accéder... à la nourriture, ni organiser le personnel...
Standart araçlarımızın bağlantı olmadan çalışamayacağı, bir restorana gidemeyeceğimiz ve sonuç olarak beslenemeyip personelleri organize edemeyeceğimiz fikirleri...
Vous pouvez dépenser des dizaines de milliers de dollars pour un pare-feu, un système de prévention d'intrusion, un anti-spam, un anti-virus. Il me suffirait de ne manipuler qu'une seule personne dans l'entreprise et le tour est joué.
Güvenlik duvarı, saldırı engelleme sistemi, spam ve anti virüse on binlerce dolar harcayabilirsiniz ama ben şirketin içinden yalnızca birini manipüle edersem, içeri girerim.
Ma réponse est oui, car il est à même d'engendrer... à son tour, d'autres réseaux qui se superposent, et qui ont les mêmes caractéristiques que cet internet sous-jacent.
Kendi üzerinde, temeldeki internetle aynı özelliklere sahip bir ağın babası olabileceği ölçüde kendini düşleyebilir.
C'est ton tour.
Tamam, sıra sende
Mon sang n'a fait qu'un tour, et j'ai dit à ma mère d'appeler la police.
Ve o anda küplere bindim. Annemi arayıp polise haber vermesini söyledim.
Quiconque fait l'erreur d'écouter et changer son testament gagne un tour gratuit chez Sven Eklund.
O sese kulak asıp, mülklerin durumunu yeniden gözden geçirme hatasına düşenler, Sven Eklund'ın masasına bedava gezi kazanıyordu.
Si vous le souhaitez, je fais demi-tour et rentre chez moi.
Eğer istiyorsan geri dönüp evime gidebilirim.
Fais demi-tour.
Geri!
Demi-tour.
Geri git!
Tu renforces le tour?
Bobini mi güçlendiriyorsun?
Tu cherches un second tour?
İkinci posta için şansını mı deniyorsun?
C'était à ton tour de cuisiner.
Yemek yapma sırası sende değil miydi?
Tu veux faire toute la route faisant le tour de l'île?
- Adayı mı dolaşacağız yani?
- À mon tour d'être honnête :
- Sağ olun.