Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Tourbillon

Tourbillon перевод на турецкий

354 параллельный перевод
Partout où le soleil se lève et se couche dans le tourbillon fou de la ville ou à la ferme avec le ciel en guise de toit la vie est toujours la même :
Güneşin doğup battığı bir şehir karmaşasında veya... açık gökyüzü altında bir çiftlikte yaşam hemen hemen aynıdır :
Ce petit nuage de poussière est devenu un tourbillon... qui lui-même est devenu un cyclone qui a balayé le quart du Texas... avant qu'ils ne puissent l'arrêter.
BU çıkarttığı küçük toz bulutu büyüyüp bir fırtınaya, ve ardından hortuma dönüşerek, durduruncaya kadar Teksas'ın... dörtte birini yerle bir etti.
Vous êtes pris dans le tourbillon et vous perdez complètement la tête.
Taklalar atarsın. Ve kafanı tamamen kaybedersin.
Depuis qu'il souffle sur la ville un tourbillon de haine et de délation, toutes les valeurs morales sont plus ou moins corrompues.
Bu iftira ve nefret fırtınasının kasabamızı sarsmasından beri tüm ahlâki değerler mahvedildi. Diğerleri gibi size de bulaştı.
Jour et nuit, année après année, on entend le fracas et le tourbillon des vagues.
Yıllar yılı, gece-gündüz dalgaların kıyıya vurup çekilmelerini dinliyorlar.
Le 2e plus grand tourbillon d'Europe.
Avrupa'nın en büyük ikinci girdabı.
"Corry" signifie tourbillon.
"Corry" kazan ya da girdap anlamına geliyor.
Le tourbillon.
Girdap.
Un combiné du tourbillon et du sous-marin
Adına girdap havuzu diyorlar. Vagonlar büyük bir hızla sürekli dönüyor, dönüyor, dönüyor ve bir aşağı bir yukarı inip kalkıyor.
Où le tourbillon entraîne Où le sentier de l'avenir mène
Ya da yarının izinin nerde olduğu
Alors que l'éclair de notre naissance ne sera pas encore visible pour les planètes enfouies dans les autres galaxies, nous disparaîtrons dans les ténèbres d'où nous sommes venus, dissous dans un tourbillon de gaz et de flammes.
Dünyanın oluşurken yaydığı ışın... uzayın derinliklerinde ışık hızıyla yayılırken... henüz diğer galaksilerdeki gezegenlere ulaşamadan... içinden doğduğumuz uzayın karanlığında kaybolacak... ve başladığımız şekilde, bir gaz ve ateş patlamasıyla yok olacağız.
Je ne suis plus trop sûr de vouloir faire carrière dans l'armée, ni d'entrer dans la famille Webster et d'être pris dans ce tourbillon.
Artık Hava Kuvvetleri'nde kalıp tekrar yıldızlara erişmek isteyip istemediğimden hatta evlenip Webster ailesine katılmak isteyip istemediğimden hiç emin değilim.
Happé par un tourbillon.
Girdaba kapılmışlar, Beyim.
Dans un tourbillon?
Girdaba mı? Sana kim söyledi?
Chacun pour soi est reparti dans le tourbillon de la vie
Herkes kendi yoluna gitti Hayatın burgacında.
Chacun pour soi est reparti dans le tourbillon de la vie
Bir akşam gördüm onu, kollarıma atıldı yine.
Alors tous deux on est repartis dans le tourbillon de la vie
Herkes gitti kendi yoluna Hayatın burgacında.
Tourbillon en vue.
Girdap. Kemerlerinizi bağlayın.
Ce serait mille fois pire que le tourbillon.
Girdaptan yüz kat daha kötü olur.
Il a dû être secoué pendant le tourbillon.
Girdap sırasındaki sarsıntı gevşetmiş olmalı.
" Je veux voir le tourbillon d'activité
# Bütün heyecanları görmek istiyorum
Pas le coup du tourbillon! Vous êtes jaloux de mon milliard d'âmes.
100 milyar ruha önce ben ulaştım diye kasırga başlatma.
Mexique! Tu es né dans un tourbillon de poignards. Entre les vagues déchaînées de deux océans.
"Meksika iki azgın denizin arasında, bıçakların rüzgarında doğdun."
Le tourbillon... J'aime ça, "le tourbillon de poignards".
Rüzgar, bıçakların rüzgarı.
le tourbillon de la marée au cap.
Burnun orada gelgit girdabı var.
Le tourbillon de la marée.
Gelgit girdabı.
De l'autre côté de la rivière, un radeau a été pris par un tourbillon.
Nehrin diğer kanadında, dört salımız girdaba rastladı.
Zephyr a tourbillon!
Meltem'den Kasırga'ya!
tourbillon, ici Zephyr-3!
Kasırga, ben Meltem-3!
Traversant le tourbillon de feu qui borde ta galaxie... voici le soleil rouge de Krypton... source de ta force nourricière... et cause de notre destruction.
Bu alev alev yanan karmaşıklık, senin kendi galaksinin kıyısı. Burayı geçince kırmızı Kripton güneşinin bölgesine gireceğiz. Senin gücünün asıl kaynağı ve bizim akıbetimizin nedeni.
C'est la galaxie d'Andromède... un vaste tourbillon d'étoiles, de gaz et de poussière.
Büyük, yıldızlardan oluşan fırtınaları, gaz ve bulutsu yapıdadır.
C'est un gigantesque tourbillon de gaz... qui s'élève au-delà des nuages.
Devasa bir kaynayan gaz bulutu yükseklere ulaşıyor.
Dans ce tourbillon de degenerescence, l'homme ordinaire etait pulverise.
Iste bu curuyus girdabinda... siradan insanlar darbe yiyip ezildi.
Il fallait que je m'arrache à elle avant de m'y brûler, mais c'était comme tenter de s'extraire d'un tourbillon.
Tamamen yanmadan önce ondan kurtulmalıydım. Bu da bir anafordan kurtulmaya çalışmak gibiydi.
Un tourbillon.
Ani bir dönüş manevrası olabilir.
Le tourbillon a double de taille.
Kasırga neredeyse iki misli arttı.
Sans doute, les champs electromagnetiques crees par l'experience de 1943 et celle d'aujourd'hui se sont rejoints en creant un tourbillon, un trou dans le continuum spatio-temporel, ou vous avez chute.
- Tam olarak bilmiyoruz. Biri 1943'te ve diğeri zamanımızda yapılan... 2 deneyin elektromanyetik sahaları... bir şekilde sonradan bağlandı. Bir girdap oluşturdular.
Ainsi, le tourbillon serait active par les generateurs de l'EIdrige!
Girdaptaki enerji patlamalarının kaynağı, Eldridge'teki jeneratörler.
Nous perdrons contact des l'entree du tourbillon. Vous continuerez seul, sans aide.
İçeride irtibatımız kesilecek, yalnız olacaksın.
Elle vient du Montana et déteste le tourbillon de la vie citadine.
Montana yerlisi, büyük şehirlerin koşuşturma ve telaşından nefret eder.
Je vous vois, toutes, perdues dans le tourbillon de mon charme
# Evet, çok harcadın Akıntıda kayboldun #
[Rire] Le tourbillon du vieux Doli est encore en panne.
İhtiyar Doli'nin girdabı yine bozulmuş.
[Roi Eidellig] Il me semble t'avoir demandé de réparer le tourbillon.
Sana girdabı tamir etmeni söylediğimi sanıyordum. Tamir ettim.
Villes, rivières, palais, tout se confond dans un tourbillon inextricable...
Şehirler, nehirler, saraylar, içinden çıkılmaz bir akıntının içinde karmakarışık olmuş.
une poussière dans l'œil, tu bats des paupières et m'envoies bouler dans la vrille du tourbillon.
Gözlerinde bir tanecik... Göz kırpıp gönderiyorsun bana bir yudum, savrulan girdapta...
La lumière indique toujours le tourbillon au centre des nuages.
Işık zaten bulutları gösteriyor.
Il m'fait mordre une planche, j'vois un tourbillon d'acier et vlan! y a trois morts et j'ai un nouveau jeu de ratiches!
Bir tahta parçası ısırmamı söyledi, ortalıkta çelik kasırgası esti, bir dakika içinde, üç adam yere serildi ve yepyeni harika bir takma dişim oldu.
Pourquoi ce tourbillon d'émotions en moi?
Duygularım neden böyle ayaklandı?
Tu me vois toujours dans un tourbillon matrimonial.
İyi yolculuklar.
Il reste trois minutes! Trois minutes de tourbillon pénible et déchirant!
Üç dakika kaldı.
On dirait que Southend est en train de fondre... les étoiles virevoltent... un tourbillon de poussière... de la neige... mes jambes commencent à dériver vers le crépuscule... mon bras gauche a disparu...
Kurak bir arazi... kar...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]