Translate.vc / французский → турецкий / Usta
Usta перевод на турецкий
4,832 параллельный перевод
Chapitre 1 "Le parfait pêcheur à la ligne"
Birinci Bölüm : Usta Oltacı
Je suis excellente pour conduire à Londres.
Londra'da araba kullanmakta usta oldum resmen ya!
Je suis en compagnie du célèbre maître de Wulin et président de la fédération, Ding Lu.
Ben Wong Yi, yanımda ise her zamanki gibi Wulin Kung Fu Federasyonu'nun Genel Başkanı ; Büyük Usta Ding Lu var.
Allô? Maître?
Alo, Usta?
Maître.
Usta!
Maître Yang, vous tombez bien.
Usta Yang! Şeref duydum.
Maître Ding dit que vous l'avez fait exprès.
Usta Ding'in söylediği gibi şeytan mı ele geçirdi?
Maître. Il y a des solutions.
Bununla savaşabiliriz, Usta.
Tu seras mon disciple.
Bana "usta" de.
Gâteau bio sans gluten, riche en antioxydants et aux baies d'açaï, produit localement par un pâtissier anti-tests sur animaux, qui n'a jamais vu de cacahuète.
Pastamız organik, glütensiz, anti-oxidant özellikli Akai ağacı meyvesinden. Hiçbir canlıya eziyet etmeyen ve fıstık kullanmadığını yemin etmiş bir usta yaptı.
Frère Jacques, frère Jacques, dormez-vous?
Yakup usta, Yakup usta! Haydi kalk! Haydi kalk!
Paifeng. Venez avec moi voir le Maître Guigu.
Paifeng, benimle birlikte Usta Guigu'yu görmeye gel.
Maître, Je vous en supplie. Laissez moi vous poser une question.
Usta, lütfen bir soru sormama müsaade edin.
Maître, s'il vous plaît, dites moi si Yang Ye va rencontrer victoire ou defaite dans cette guerre.
Usta, söyleyin lütfen. Bu savaş Yang Ye'ye talih mi getirecek talihsizlik mi?
Mais maître, n'y a t-il pas un moyen d'assurer la victoire?
Usta, iyi talihi güvenceye almanın bir yolu var mı?
Le maître ne veut pas révéler la vérité.
Usta gerçeği açıklamak istemiyor.
Si Maître Guigu dit la vérité, et que l'un de nous doit mourir, alors ça sera moi!
Usta Guigu doğru söylüyorsa ve içimizden biri ölmek zorundaysa bırak ben öleyim!
Maître Su Wu, avez-vous vu mon fils, Yang Yansi?
Usta Su Wu, oğlumu gördün mü? Yang Yansi'yi?
Ca vient de Maître Guigu.
Usta Guigu vermiş.
Un maître, une légende.
Bir usta, bir efsane.
J'ai servi Maitre Mott à port réal. et il m'a vendu à la Garde.
Kralın Şehrinde Usta Mott'a ettim ama o beni Nöbet'e sattı.
Maître.
Usta.
On dit qu'un guerrier qui ne sort jamais sa lame est un vrai maître.
Derler ki, kılıç ustası gerçek bir usta olana kadar kılıcını çekmezmiş.
Je pense que c'est ingénieux.
Bence oldukça usta işi.
Il est quelque part dans cette maison, en train de faire un tabac au jeu classique de cache-cache.
Bu evde bir yerlerde, klasik saklambaç oyunu oynamakta tam bir usta.
Seul l'Avatar peut maîtriser les quatre éléments et maintenir l'équilibre du monde.
Sadece Avatar, dünyaya dengeyi getirmek amacıyla tüm elementlerin hepsinde usta olabilir.
Parfait.
Usta işi.
Maître Tenzin, bienvenue.
Usta Tenzin, hoşgeldiniz.
Tu veux que ton vieux papa fasse de toi un dresseur émérite?
Yaşlı babanın sana nasıl usta bir eğitmen olunacağını öğretmesini ister misin?
Je t'aiderai à maîtriser le pouvoir de l'air.
Havanın gücünde usta olmanda sana yardım edeceğim.
Seul l'Avatar peut maîtriser les quatre éléments et maintenir l'équilibre du monde.
Sadece Avatar, dünyada dengeyi sağlamak için dört elementte de usta olabilir.
Banni, Wan survécut deux ans dans la forêt des esprits et apprit à maîtriser le feu.
Evinden sürgün edilen Wan, Ruhlar Dünyası'nda iki yıl boyunca hayatta kaldı ve ateşde usta olmayı öğrendi.
- C'est une infirmière d'âge mûr qui a vécu à Londres, qui monte comme un éleveur de bétail et s'empare d'un fusil sans une once d'hésitation.
Kadın, bir zamanlar Londra'da yaşayan orta yaşlı bir hemşire fakat bir anda fark ediyoruz ki usta bir at binicisiymiş ve gözünü kırpmadan eline bir pompalı tüfek alıp kullanabiliyor.
Ok, donc, où est le maitre?
- Tamam, usta nerede peki?
Maintenant la boxe de l'homme ivre.
Şimdi de sarhoş usta geliyor.
Ce n'est pas bon, c'est génial.
Bunu ancak usta oyuncular yapabilir.
Quand il me frappait, je sentais... comme ses nœuds étaient ingénieux.
O beni kırbaçlarken kıvranıp döndüğümde attığı düğümün ne kadar usta işi olduğunu hissediyordum.
Je touche à tout. mais rien d'approfondi.
Elinden her iş gelen ama hiçbirinde usta olmayan.
- Doucement ma douce...
- Dur bakalım, Usta...
- Usta, j'arrive dans cinq minutes.
- Usta, biz bir 5 dakika çıkıyoruz.
"Tu penses que bâtir une mosquée est facile, essaye-le donc!" II lui répond. Il se tourne et voit un homme au visage lumineux avec la barbe et tout. Il dit "Viens ici et essaie!" L'homme dit "D'accord".
... kolaysa başına gelsin diyor bir ses ruhani yüzlü, sakallı bir vatandaş şunu bir deneyeyim diyor geliyor abi, şak diye yapıyor usta şüpheleniyor.
Donc qu'est-ce que c'est? II se dit que ce n'est pas normal. Ecoutez, le maçon est un homme croyant.
Normal bir şey olamaz diyor Tabii bu işleri bilen bir vatandaş, usta...
Il dit "Personne n'est meilleur que moi ici." "Donc tu dois être vraiment un bon maçon. Laisse-moi serrer ta main."
... Burada benden büyük usta yoktur sen de büyük ustaymışsın, ver elini sıkayım diyerek Belki biliyorsunuzdur, Hızır aleyhisselamın bu kemiği yoktur.
- Elle travaille où cette fille, Usta?
- Kız nerede çalışıyor usta?
On sait tous que t'as raté. Tu peux le repasser. Tu sais quoi?
Herkesin bilgisine, Blaine'in şahane bir vücudu var ve poposu da usta bir şefin elinden çıkmış bir sanat harikası gibi leziz duruyor.
un expert dans l'arrosage des gazons des femmes.
'Dr Nick Kassar,'kadınların bahçelerini nemlendirmede usta.'
J'ai essayé de les suivre... mais Freddie est doué pour se faufiler.
Onları takip etmeye çalıştım ama Freddie peşindekileri atlatmakta tam bir usta.
Ce gars a un grand sens du spectacle.
Bu adam drama yaratmakta usta.
Jefe, ¿ cómo estás?
usta, nasılsın?
Je comprends, maître.
Anladım, Usta.
Maître.
Usta...