Uv перевод на турецкий
324 параллельный перевод
Ces gazs avec leur atmosphère réductrice, se disolvent faiblement dans les océans, comment maintenant ils réagiraient, sous l'action de la foudre, des décharges électriques, sous l'action de la lumière UV, qui est très important dans chaque théorie de la vie, et qui pouvait pénétrer en l'absence d'oxygène.
Bu gazlar, atmosferde azalıp okyanuslarda yavaşça yayılırken,... her yaşam teorisi için önemli yeri olan,... oksijen yokluğunda devreye girebilecek, yıldırımlar elektirik boşalmaları ve ultraviyole ışımaları altında,... nasıl harekete geçeceklerdi?
Les UV le neutralisent?
- Ultraviyole altında zararsız olduğunu söylemiştiniz.
Tout ce qu'on dit à propos Des UV est vrai. Tu dois bosser comme un malade, sans blague.
Eğitim hakkındaki her şey doğru... cehennemdeymiş gibi çalışacaksın... şaka değil.
Si j'obtiens mes UV.
Tabii, iyi not alırsam.
Il me faut les lentilles UV et la cassette pour la caméra vidéo.
Video için UV lensleri ve bir de boş kasede ihtiyacım var.
Le niveau d'UV a atteint les 100 MW.
Ultraviyole seviyesi 100 Megavat'ı aştı.
Les UV ont légèrement augmenté.
UV seviyesi biraz artmış.
C'est ennuyeux, mais j'ai tous les rayons UV gratis.
Ama bedavaya istediğim kadar ışın var. - Harika.
Massage, sauna, jacuzzi, espace UV...
Masaj, sauna, jakuzi... bronzlaşma salonu.
N ° 6, augmentez l'intensité des ultraviolets.
6 numara, UV ünitelerine güç ver.
Les ultraviolets inférieurs sont en place.
Düşük UV üniteleri tamamlandı.
- Augmentez l'intensité de cet UV.
- Anlaşıldı. - Bu UV'yi arttırın.
Ça nous protège des UV. T'étais où ces 10 dernières années?
Güneşin mor ötesi ışınlarının bizi yakmasından koruyor.Son 10 yıl nerdeydin?
Je dois faire 10 mn d'UV...
Sadece on dakika güneşleneceğim...
D'accord, je ferai les UV dans le train.
Pekala, ben de trende devam ederim.
lmpossible! Le rayonnement UV serait normal?
İmkânsız, radyasyon değeri normal olamaz.
En se rapprochant de lui, on pourra lire son spectre d'absorption par UV.
Geordi'ye yeterince yaklaşabilirsek, ışık tayfını mor ötesi ışıkla okuyabilirdik.
- Et les UV?
- Peki ya mor ötesi?
L'ozone, c'est qu'un début.
UV ışınları sadece bir başlangıç.
Garder Mme Carlisle m'a permis d'amasser des UV pour ma maîtrise.
Bayan Carlisle'ın koruması olmak bana yüksek lisans için çalışma fırsatı verdi.
Ça m'est égal de perdre le lit à UV.
Güneş yatağını kaybetmekle baş edebilirim.
Ils ont pris le lit à UV.
Güneş yatağını aldılar.
Le sperme est rouge sous UV.
Ültraviyole ışıkta meni parlar.
Je vais passer ses mains aux UV pour voir s'il y a des traces de poudre.
Ellerinde barut izi arayacağım.
La nouvelle peau sera sensible aux ultraviolets.
Yeni cilt derisi UV ışınlarına duyarlı olacaktır.
- T'avais pris quoi comme UV?
- Peki yandal olarak ne okudun?
- et il faut faire un UV sur son ventre.
Ultraviyole ışınla karnına bakmamız lazım. Neyle?
- Un quoi? Une lampe UV qui révèle les traces de sperme. - On n'en a pas.
Ultraviyole ışınla karnındaki sperm kalıntılarına bakmalıyız.
- Les vêtements ont été passés aux UV?
Giysilerine ultraviyole tutuldu mu?
La sonde indique un taux d'UV très faible.
Sonda ölçümleri çok düşük morötesi ışın seviyesini gösteriyor.
Cet écran facial protége des UV et aide les cellules à se régénérer. C'est un écran facial régénérateur.
Dışındaki plastik zararlı ışınları engelleyerek hücrelerin yenilenmesine yardımcı oluyor.
On l'a passé aux UV. Pas de cheveux, de fibres ou de sang.
Spreyledik, morötesi ışıkla baktık ne bir saç, ne bir doku ne de bir kan lekesi yoktu.
Le côté en contact avec l'étain sera donc fluorescent sous les UV.
Tenekeye gelen taraf morötesi ışıkta parlar.
Puisque vous autres suceurs n'aimez guère la lumière du soleil, nous avons modifié le faisceau lumineux de l'arme avec un filtre à UV.
Güneş ışığını sevmediğiniz için silahlardaki fenere mor ötesi filtre ekledim.
On I'ouvre... de la lumière UV instantanée.
Güçlü bir ışık yayar.
Si vous êtes attaqué, employez les faisceaux d'UV.
Saldırıya uğradık. Lşıkları kullanın.
Employez les faisceaux d'UV.
Lşıkları kullanın.
Si je peux capter la source de lumière je pourrais fabriquer une sorte de grenade qui produirait un flash de lumière UV.
Eğer onu kullanırsam belki de bir ışık bombası veya başka bir şey yapabilirim diye düşündüm.
- Ensuite balancez leur les grenades à UV. - Exactement.
Sonra ışık bombası kullanacağız.
Tu as 18 UV non évaluées sur tes six derniers semestres.
Mezun olmak için son 6 dönemden 18 dersin kalmış.
Si vous jetiez un coup d'œil à mon dossier... vous verriez qu'il ne me reste que 18 UV pour obtenir un diplôme en sciences du loisir.
Transkriptime bakacak olursanız... mezun olmam için 18 dersimin kaldığını göreceksiniz.
UV, infrarouge, tout ce que t'as.
Morötesi, kızılötesi, her şeyi kullan.
Ou une séance d'UV?
Belki biraz solaryum?
Ouais, on va voir ce qu'elle dira de nos bronzages UV...
Penny'e yeni bronz tenlerimizi gösterelim.
Ramsley, vous avez essayé les UV?
Bugüne dek bir bronzlaşma salonuna gittin mi?
Sa surface est recouverte de microfilaments qui interprètent les ondes UV de l'atmosphère.
Şuraya bak. Yüzeyi, etrafındaki UV dalgalarını çeviren mikro liflerle kaplı. Yani bunu Çin'deki Bakanlık'ta bıraktığınız zaman,..
Si tu n'as pas tes UV c'est un mauvais point pour toi.
Aksi takdirde her şey üst üste yığılır...
Evidemment tu dois obtenir tes UV.
Şüphesiz, iyi not almak zorundasın.
Et suivant si j'ai les UV...
Hukuk'tan mezun olursam...
Protection UV : 10 secondes.
Ultraviyole korumaya 10 saniye.
Les tests sur les microbes extraterrestres indiquent une sensibilité aux rayons UV.
Bu yabancı mikroplarda yaptığımız testler onların da UV radyasyonuna karşı korunmasız olduklarını gösterdi.