Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Van

Van перевод на турецкий

9,081 параллельный перевод
Constance Von Groot.
Constance van Groot.
Mlle van Groot s'est isolée du monde elle-même, mais elle était folle de mon fils.
Bayan van Groot kendisini dünyadan soyutladı ama oğluma çok düşkündü.
Il a commencer a penser qu'il était le fils caché de Mme van Groot.
Görünüşe bakılırsa van Groot'un oğlu olduğunu düşünmüş.
J'ai essayé de lui dire que ce n'était pas vrai, mais il s'est construit cette fantaisie et... Miss van Groot l'a laissé penser ça.
Ona doğru olmadığını anlatmaya çalıştım ama fantezisini kafasında kurguladı ve Bayan van Groot onu kandırdı.
Il l'a confronté, lui a demandé de le reconnaitre, lui donné son nom de famille, le mettre sur le testament.
van Groot soyadını almak istemiş... Ve mirasını ona vermesini istemiş.
Elle s'est moquée de lui, a dit que tout cela n'était qu'une blague.
van Groot ona gülmüş ve bunların şaka olduğunu söylemiş.
Mais je ne l'ai pas vu depuis le jour où il a tué Mlle Van Groot.
Ama onu Bayan van Groot'u öldürdüğü günden beri görmedim.
Jason Van Groot?
Jason van Groot mu?
Mais il n'y a pas de Jason Van Groot ou Skolimski à Gotham.
Ama Gotham'da Jason van Groot veya Skolimski yok.
Le truc, M. Van Ert,
Mesele şu ki, Bay Van Ert,
J'ai mis une grosse pression à Van Ert pour Howard Stark.
Van Ert'i Howard Stark konusunda bayağı sıkıştırdım.
J'ai rattrapé le van pendant que tu t'amusais avec les hommes de Nobu.
Sen Nobu'nun adamlarıyla uğraşırken arabada yakaladım onu.
Il dit attribuer sa victoire aux conseils de Van Lunt et de son astrologue à la noix, incroyable, non?
Van Lunt ve çılgın astrologdan aldığı tavsiye yüzünde kazandığını söyledi. Buna inanabiliyorsan tabii.
Van Lunt?
- Van Lunt mu?
C'était au bâtiment Van Lunt, le gala de bienfaisance.
Van Lunt binasındaydı, bağış gecesinde.
Vous avez entendu l'histoire du gala, l'autre soir au Van Lunt?
Van Lunt binasındaki geçen akşamki bağış gecesini duydun mu?
D'une minute à l'autre ils vont sortir de là et vont se frayer un chemin jusqu'au van.
Her an şuradan çıkıp minibüse doğru yönelebilirler.
Ce van a été hors du réseau depuis 2011.
O minibüs 2011'den beri kayıt dışıymış.
Il a servi comme corbillard. van de jardinage, transport, même en putain de camion à glace
Cenaze aracı, peyzaj, nakliye ve hatta dondurma arabası olarak bile kullanılmış.
Tu peux voir le van?
Aracımızı görüyor musun?
Je vais chercher le van.
Karavanı getireyim.
Junior Van Der Veen?
Junior Van Der Veen?
Quand j'ai auditionné pour faire le docteur, vous m'avez dit, et je ne cite pas, que j'étais stupéfiant.
Doktor Van Peebles için seçmeye girdiğimde bana, birebir olmasa da, harikaydın demiştiniz.
Le Dr Van Peebles doit être hétéro.
Doktor Van Peebles'ın heteroseksüel oynanması şart.
- Le jardinier.
- Bahçıvan.
Prime de Noël, de Pâques, de la Journée du Président, bourbon pour leur anniversaire.
Noel primi, Paskalya primi, Başkan Günü primi doğum günlerinde Pappy Van Winkle.
C'est notre jardinier.
Bahçıvanımızdı bizim.
Tu dois me louer un van et le conduire.
Kamyonet kiralayıp direksiyonuna geçeceksin.
Une femme qui porte un homme inconscient à travers Union Square jusqu'à un van.
Union Meydanı'nda baygın bir adamı koşarak araca atan bir kadın.
- Le van du pédophile de base. - C'est ça.
- Bildiğin sübyancıların kaçırma aracı.
2 mecs dans un mini van, c'est flippant, vous devez arrêter ça.
Ama arabadaki iki adam garip kaçıyor. Buna bir son verin.
Mets-le dans le van.
Minibüse bindirin yeter.
Ce van a été identifié comme un véhicule utilisé dans une scène de crime.
Ama bu aracın suç için tayin edildiği belirlenmiş.
Notre van s'est fait arrêter sur le retour.
Çıkarken aracımızı aradılar.
Ils m'ont attaché, ils m'ont jeté dans un van.
- Bağlayıp bir kamyonetin içine attılar.
Van Gogh utilisait des pigments de terre et de sable.
Van Gogh toprak ve kum pigmentleri kullanırdı.
Tout doux, Van Halen.
Yavaş ol Van Halen.
Un historien et un horticulteur.
Hem tarihçi hem de bahçıvan.
Lucas, qu'a dit Mies Van Der Rohe?
Lucas, Mies Van Der Rohe ne demiş?
Mies Van Der Rohe était architecte, il a dit : Dieu est dans les détails.
Mies Van Der Rohe bir mimardı ve demiştir ki, "Tanrı detaylardadır."
Nous avons été conduits de Manhattan dans un van sans fenêtre.
Manhattan'da penceresiz kamyonetlerle gidiyorduk.
Quand ils ont ouvert les portes du van, nous étions déjà dans un garage, donc nous ne pouvions pas voir le paysage autour de l'usine.
Onlar kamyonetin kapısını açtıklarında, çoktan bir garajın içerisindeydik bu yüzden tesisin çevresinde herhangi bir şey göremedim.
Zara, je peux emprunter ton van?
Zara, kamyonetini ödünç alabilir miyim?
C'est votre van qui est garé dehors?
Dışarıda park halinde olan senin kamyonetin mı?
Le corps est toujours dans le van et j'ai besoin de...
Ceset hala kamyonette ve ben...
Ouvrez l'arrière du van.
Kamyonetin arkasını aç.
Tu te débrouilles de mieux en mieux avec les couchers de soleil, Van Gogh.
Güneş çizme işinde iyice ustalaşıyorsun Van Gogh.
Il y a un van Avocet.
Bu bir Avocet minibüsü.
Allez, les enfants, montez dans le van.
Pekâlâ çocuklar, atlayın bakalım.
Je ne veux pas être Van Gogh.
Van Gogh olmak istemiyorum ben.
Le van ne démarre pas.
Minibüs çalışmıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]