Translate.vc / французский → турецкий / Vénus
Vénus перевод на турецкий
11,587 параллельный перевод
Vénus est effectivement l'étoile du matin puisqu'elle précède le soleil dans le ciel, mais les Romains appelé Lux Ferre.
Gökyüzünde güneşi yansıttığından, Venüs'de sabah yıldızı olarak adlandırılır. Ama Romalılar ona Lux Ferre derlerdi.
Il y a quelque chose appelé le "Syndrome de Vénus".
Venüs sendromu diye bir şey var.
Ils sont venus souvent pour essayer de vous trouver le cadeau parfait.
Evet. Size doğru hediyeyi almak için bir çok kez buraya geldiler.
Merci à tous d'être venus.
- Geldiğiniz için teşekkürler.
Vous êtes venus pour me tuer?
Beni öldürmeye mi geldin?
Ils sont venus à mon signal, sans savoir pourquoi.
Sinyal verdiğimde nedenini bilmeksizin geldiler.
On est venus te chercher.
- Seni bulmaya geldik.
Ils sont venus vous chercher.
Seni aramaya geldiler.
Je ne vous remercierai jamais d'être venus.
Geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.
Merci d'être venus.
Geldiğin için teşekkür ederim.
Barry, on va avoir besoin de la liste de tous ceux qui sont venus.
Barry, kapını çalan herkesin adını istiyoruz tamam mı?
Les flics qui sont venus chez moi ont mon téléphone.
Evime gelen polisler cep telefonuma el koydu.
On a ce qu'on est venus chercher.
İstediğimiz şeyi aldık.
Merci d'être venus.
Geldiğiniz için sağ olun beyler.
On était venus acheter un poisson, pour l'anniversaire de PJ il y a deux ans.
İki yıl önce doğum günü için PJ'ye balık almak için geldin buraya.
Mes amis, vous êtes venus de loin pour une occasion très unique, une chance de ne pas juste faire l'argent, mais pour acquérir les moyens de changer l'histoire.
Dostlarım, buraya oldukça eşsiz bir fırsat için uzaklardan geldiniz. Yalnızca para kazanma fırsatı için değil tarihi değiştirmek için gerekli olan ekipmanları almaya da.
Nous sommes venus ici pour un week-end entre mecs.
Buraya hafta sonunu erkek erkeğe geçirmeye geldik.
C'est pour ça qu'ils sont venus chasser à Hawaii.
Evet, Hawaii de domuz avlıyorlar.
On est pas venus jusqu'ici pour ne voir personne se faire pendre.
Bu kadar yolu kimsenin asılmadığını görmeye gelmedik.
Merci à tous les deux d'être venus.
Bugün geldiğiniz için teşekkür ederim.
Merci d'être venus.
Siz de geldiğiniz için sağ olun.
C'est gentil d'être venus.
Gelmeniz çok güzel.
Ils n'ont pas bougé quand les soldats sont venus chez nous.
Bizimkileri götürmeye geldiklerinde kıllarını kıpırdatmadılar.
Pourquoi être venus ici si on ne reste pas?
Madem kalmayacaktık neden buraya geldik ki?
Ils sont venus à elle.
Onu susturmuşlar.
Ces hommes sont venus pour détruire mon pays.
Bu adamlar ülkemi yok etmeye geldiler.
John et Erika pour vous remercier d'être venus nous aider afin que nos filles rejoignent vite la chorale.
Ve John ve Erika için, Kızlarımızı desteklemeye geldiğiniz için müteşekkiriz. en kısa zamanda onları koromuzda görürüz inşallah.
Pendant des siècles, les gens sont venus en pèlerinage au puits Pour y jeter tout ce dont ils voulaient se débarrasser.
"Yüzyıllarca, insanlar bu kuyuya gelip vicdanlarını rahatlatmak için kuyuya bir şeyler attılar."
Merci d'être venus nous rendre visite.
Çocuklar, ziyaretimize geldiğiniz için teşekkürler.
C'est pour lui qu'on est venus?
Teksas'tan beri bu adam için mi seyahat ediyoruz?
- Des méchants sont venus...
- Kötü adamlar geldi eve.
Ils sont venus et m'ont frappé.
Eve gelip bana vurdular.
Allons prendre ce pourquoi nous sommes venus ici et partons.
Almaya geldiğimiz şeyi alıp gidelim buradan.
Vous êtes venus chez moi dans la nuit pour prendre mon fils, sa femme...
Gece vakti evime gelip oğlumu ve karısını götürdünüz.
Nous étions venus ici en visite.
Buraya ziyarete gelmiştik.
Les Kempeitai sont venus à l'usine aujourd'hui pour chercher le tireur.
Kempeitai tetikçiyi bulmak için bugün fabrikaya geldi.
Désolé, on est venus comme ça.
Böyle tepki verdiğimiz için kusura bakmayın.
On en était sûr, la façon dont vous êtes venus nous voir. Personne ne portait de masques.
Yaklaştığınızda bağışıksınız diye düşündük.
Je voulais tous vous remercier d'être venus.
Hepinize geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
J'ai détartré les dents d'un type et le lendemain, tous ses gens... sont venus ici.
Bir gün, o adamın dişini temizliyordum daha sonra bütün adamları çıkageldiler.
Des membres d'un cartel chinois, rivaux de Janko, sont venus à son cabinet hier soir.
Eroin işinde Janko'nun rakibi olan Çin karteli üyeleri dün gece Dr. Ward'un işyerine gelmişler.
Merci d'être venus.
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Il y a quelques temps, deux hommes du département de la Justice sont venus me poser des questions à propos de Katarina.
Bir süre önce, Adalet Bakanlığından iki adam geldi ve Katarina'yı sordu bana.
Il semblerait que les types qui sont venus pour eux en Russie venaient d'Irlande du Nord.
Görünüşe göre Rusya'da onlara saldıranlar Kuzey İrlandalıymış. Paralı askerler.
Nous ne sommes pas venus pour causer des ennuis.
Sorun çıkarmaya gelmedik.
Vous êtes venus pour encore m'intimider?
Şimdi yine sindirmeye mi çalışıyorsunuz beni?
Vous êtes venus de différents pôles.
Siz de farklı uçlardan geldiniz.
Merci à tous d'être venus.
Geldiğiniz için hepinize çok teşekkürler.
Merci à tous d'être venus au Quagfest.
Hepinize Quagfest'e geldiğiniz için teşekkür ederim.
- Pourquoi êtes-vous venus ici?
- Neden buraya geldiniz?
Merci à vous tous d'être venus. - Nous sommes ici ce soir...
Geldiğiniz için teşekkürler.