Translate.vc / французский → турецкий / Yara
Yara перевод на турецкий
5,914 параллельный перевод
C'est comme un pansement.
Yara bandı gibi.
Homme, 34 ans, blessure par balle sur le haut du thorax.
Erkek, 34 yaşında, vücudunun üst kısmında silahın açtığı yara var.
Regarde, il y a plusieurs lacérations profondes... en dessous des organes.
Bak, burada çeşitli derin yara izleri var... organlara kadar iniyor.
Passerelle de PC sécurité.
Hasar raporu verin. Köprü üstü, yara savunma.
C'est sérieux.
Ciddi bir yara bu.
Tu as des cicatrices. Oui, je sais.
- Yara izlerin var.
Et il y a quelques semaines, vous aviez un bleu que vous ne pouviez ou ne vouliez pas expliquer.
Birkaç hafta önce de açıklayamadığın bir yara izin vardı.
"Blesser sa poitrine, immunisée à la douleur faire dans son flanc étonné une énorme blessure béante."
"Göğüslerine vurmak ona acıyı unutturdu... Onu şaşkına çevirdi kapanmayan geniş bir yara."
De vous voir mal, comme ça?
Seni öyle yara bere içinde görmem mi, bunu mu diyorsun?
La blessure été en dent de scie, vous vous souvenez?
Yara tırtıklıydı, unuttun mu?
Je suis meurtri par mon cœur, mon amour
Kalbim aldı milyonlarca yara.
Je suis meurtrie par mon cœur, mon amour
Oh yarim, kalbim aldı milyonlarca yara.
Des études ont montré une hausse considérable du taux de fibrose modérée à sévère,
Çalışmalar, orta ila ileri derecede fibröz ihtimalinin oldukça yüksek veya yara...
La même blessure à la même place.
Birebir aynı yara, birebir aynı noktada.
J'ai des cicatrices, moi aussi.
Benim de bir, iki yara izim var.
Ecoute, bien que j'espérais tailler une bavette avec ton repas bizarre, Je pense que c'est le moment de retirer le pansement.
Yakışıklınla gevezelik etmeyi düşünmüştüm ama bu seferlik yara bandı yerinde kalsın.
Et elle a plusieurs vieilles cicatrices au dos.
Sırtında da birkaç eski yara var.
Sous-alimentée, déshydratée, quelques vilains bleus et coupures.
Aç ve susuz kalmış, birkaç kesik ve yara var.
Chaque cicatrice marque un mort au combat .
Her yara savaşta bir kelleye işaret.
Parce qu'il y a des blessures de sortie dans son dos, mais il n'y a pas de balles dans la salle de bain ni où que ce soit dans l'appartement.
Çünkü sırtında kurşunun çıktığı yara var. Ama ne banyoda ne de dairesinde kurşun yok.
Pour commencer j'avais l'air d'une merde, avec, cette énorme entaille dans le cou.
Berbat görünüyordum. Boynumda kocaman bir yara falan vardı.
Tu dois arracher le sparadrap.
Yara bandını söküp atman gerek.
Si vous avez un rhume, un début de rhume, une toux ou des boutons, vous monterez pas.
Eğer en ufak bir şekilde burnunuzu çekiyorsanız öksürüyorsanız, kaşınıyorsanız, boğazınızda yara varsa, unutun!
Sa mère l'a abandonnée, c'est pourquoi elle a atterri au magasin d'animaux.
Annesi, onu terk o bir evcil hayvan mağazasında yara nedeni de budur.
Elle voudra parler à Dana de cette cicatrice que tu lui fais.
Dana'yla bacağına açtığın yara izi hakkında konuşmak isteyebilir.
Le pantalon que portait l'officier Rio avait un trou de balle à la jambe gauche, mais il n'y avait pas de plaie correspondante sur la victime.
Memur Rio'nun giydiği pantolonun sol bacağında bir kurşun deliği varmış ama kurbanda buna uyan bir yara yoktu.
Il n'y a aucun moyen pour qu'il puisse voyager avec ce genre de blessure, spécialement à travers les eaux internationales.
Böyle bir yara ile seyahat etmesinin imkanı yok özellikle de uluslararası suları aşarken.
Aucune égratignure.
Annene söz verdim yara bere olmayacak diye.
Vous n'aviez pas ces bleus aux mains, hier matin.
Dün ellerinde yara yoktu, öğrenci.
Peut-être avez-vous un pansement pour ma main?
Ya da elim için bir şey getirebilirsin. Büyük boy yara bandı falan.
Quand Allison apprenait, elle bandait ses doigts parce qu'ils étaient à vif.
Allison bunu kullanmayı öğrenirken parmakları yaralarla dolu olduğu için hepsine yara bandı takmak zorunda kalmıştı.
Quand un samourai s'éventre lui-même avec sa propre épée pour garder son honneur, ce n'est pas la blessure qui le tue.
Bir samuray onurunu korumak için kılıcıyla kendi karnını deştiğinde onu öldüren şey kılıcının açtığı yara olmaz.
Notre victime avait de nombreuses blessures précédant sa mort :
Maktulümüz ölmeden önce pek çok yara almış :
Cette blessure a causé la mort?
Ölüm nedeni bu yara mı?
Cette cicatrice ressemble à un tigre!
Bu yara aynı bir kaplan gibi gözüküyor
Pas de cicatrice.
Yara izi yok.
- J'ai vu la cicatrice.
- Yara izini gördüm.
Un jour tu es revenu couvert de coupures et de bleus.
Yara bere içinde gelmiştin.
Vu la blessure, la lame devait être courte.
Yara yüzeysel, yani bıçak büyük ihtimalle küçüktü.
Oui mais à cause de la compression du corps sous l'effet de la force, la mesure de la profondeur peut être plus grande que la longueur de la lame.
Evet çünkü vücudun baskısıyla yara derinliği bıçağın derinliğinden daha fazla olabilir.
Mes poignets sont douloureux.
Bileklerim yara oldu.
Et pour le moment pas de blessures responsables de la mort?
Şimdilik ölüm sebebi olabilecek bir yara yok mu?
On a aussi des pansements, des lingettes... Le singe en peluche, bien sûr.
Pekala, yara bandımız, popo mendilimiz ve tabii pelüş maymunumuz burada.
Juste une autre cicatrice à montrer à mes petits-enfants.
Evet, torunlarımıza göstereceğimiz başka bir yara izi daha oldu.
Mais je pense que cette perte pourrait finalement être une blessure qui ne guérit pas.
Ama bence bu kayıp sonunda iyileşmeyen bir yara olabilir.
La cause de la mort de la victime semble être une exsanguination causée par plusieurs blessures pénétrantes.
Kurbanın cesedinde birden çok yara izi var. Kan kaybından ölüm gibi gözüküyor.
Si elles ont la même blessure à l'arrière du cou, on peut peut-être trouver ce qui les a tuées.
Eğer aynı yara onlarda da varsa, neyle öldürüldüklerini buluruz belki.
L'autopsie a révélé qu'ils ont tous la même blessure, à la base du cou.
Sanal otopsi hepsinin kafasında aynı yara izinin olduğunu gösteriyor.
PC sécurité de Commandant. Compte-rendu de sinistre.
Yara savunma, Komutan.
De quand date la blessure?
Yara ne kadar eski?
Une cicatrice.
Bir yara.