Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Yon

Yon перевод на турецкий

2,045 параллельный перевод
Ce qui fait qu'un rayon de lumière qui passe de l'air à l'eau voit sa trajectoire se modifier...
Bunun için, ışınlar havadan su içine geçerken aniden yön değiştirirler.
Si vous n'êtes pas celui que nous cherchons, qui est-ce?
Aradığımız adam sen değilsen, o zaman kim? Yon Rha'ı aramanız gerekiyor.
Yon Rha, sale fainéant, j'ai besoin de toi.
Seni tembel adam! Bir şeye ihtiyacım var! Evet, anne.
Hey, que faites-vous ici?
Hey, Ne yapıyon len burada?
Et pour être franc, j'ai été un peu étonné d'apprendre ce renversement de situation.
Dürüst olmak gerekirse olayların böyle yön değiştirmesine çok şaşırdım.
Ce n'est pas ça, Kirk.
Bir şeyin yön değiştirdiği yok Kirk.
Le foin lui est monté à la tête.
Neyse bana bu yön tarifini verdi.
3 billets, une cabine, aller simple.
- Üç bilet. Tek kabin, tek yön.
Vous avez peut-être voulu donner un autre tour a cette histoire?
Sende olaya, başka bir yön verdin.
Et ce depuis bien avant l'isolation.
Daiwa, Japonya'nın politikasına yön veriyor ve her şeyi kontrol ediyor.
14 vers, 14 côtés, 14 facettes.
14 dize, 14 kenar, 14 yön.
Une étrange tournure d'événements, ici au Vatican.
Vatikan'da olaylar tuhaf bir şekilde yön değiştirmiş durumda :
J'essaie de retrouver mes bagages et comme l'avion s'est disloqué au-dessus de la jungle, je me demandais si vous vous y connaissiez en trajectoires?
Valizimi bulmaya çalışıyorum da. Uçak ormanın üstünde parçalandığı için yön bulmaktan falan anlar mısınız diye merak ediyordum.
Si je m'y connais en trajectoires?
Yön bulmaktan anlar mıyım?
Ton destin, Nathan, est de prendre en main le cours de l'histoire, après que cet événement innommable ait eu lieu.
Senin kaderin, Nathan ; bu vahim olaydan sonra tarihe yeni bir yön vermek olacak.
Prêt à relancer les systèmes de navigation et de défense. En attente.
Yön bulma ve savunma sistemleri yeniden yüklenmeye hazır.
Les études se contredisent d'une année sur l'autre.
Bu çalışmalar her birkaç yılda bir yön değiştirir.
Le nez, ainsi que le premier méridien, nous dirige en bas vers les Îles Chanceuses, des lèvres pulpeuses.
Burnun baş meridyen gibi bizi adalara hatta şanslıysak o güzel dudaklarına yön gösterirdi.
DERNIER COUP FRANC POUR GORE Bien que George W Bush le batte de 930 voix dans la totalisation officielle, bien que non certifiée en Floride, la décision d'aujourd'hui sera déterminante pour le combat de Gore pour la présidence.
Florida'nın resmi ama doğrulanmayan oy toplamına göre 930 oyla George W. Bush'un gerisindeyken bugünkü karar, Gore'un başkanlık savaşına yön verecek.
Elle est toujours derrière moi pour que je trouve ma voie.
Yön bulmam konusunda üzerime geliyor.
Elle n'a pas de rigueur, ne garde aucun job et n'est jamais à l'heure.
Hayatta bir yön seçmemiş, girdiği işlerde başarısız ve sürekli geciken biri.
" C'était plus qu'une comète pour ce que ça a apporté dans sa vie, direction, beauté, sens.
"Bu, bir kuyruklıyıldızdan fazlasıydı, çünkü onun hayatına yön vermiş, güzellik ve anlam katmıştı."
La navigation, la propulsion et les communications seraient en circuit.
Buna göre, yön bulma, itici güç ve iletişimler devrede.
Pas de soucis. Mon sens de l'orientation est excellent.
Endişenlenme.Benim oldukça iyi bir yön bulma duyum vardır.
Tu vois, je savais qu'il y avait un autre côté en toi.
Bak, sende başka bir yön olduğunu biliyordum.
Et la destinée, bien que marchant toujours dans notre direction, peut-être déroutée par les choix que nous faisons... Par l'amour que nous portons. Et les promesses que nous gardons.
Ve kader, kendi yönümüzde gidiyor olsak dâhi aldığımız kararlar ile tutunduğumuz sevgi ile ve tuttuğumuz sözler ile yön değiştirebilir.
J'ai décidé de changer de vie.
Hayatıma yeni bir yön vermeye karar verdim.
Et bien, une voiture comme celle-là devrait avoir un GPS que je parie est équipée du Bluetooth.
Böyle bir arabanın yön bulma sistemi Bluetooth'a bağlıdır.
Bluetooth pour qu'un conducteur puisse parler en mains libres sur son portable?
Sürücü ellerini kullanmadan cep telefonuyla konuşsun diye. Katil cep telefonunu arabayla senkronize ettiyse yön bulma sisteminde kaydı vardır. Evet.
C'est votre GPS qui vous a trahi.
Ama yön bulma sistemin seni ele verdi.
C'est dans les moments comme ça qu'on pense à sa famille, et ça fait relativiser.
Bu tip zamanlar, insanı ailesini düşünmeye ve hayatına yön vermeye mecbur kılan zamanlardır.
Ils peuvent faire des cercles parfaits, tourner, des changements de 180 degrés dans toutes les directions.
Mükemmel daireler çizebiliyor, bir anda 180 derece yön değiştirebiliyor.
La bonne direction est plutôt par là.
Belki de doğru yön olan şuradan gitmeliyiz.
On ne dit pas "tout droit", quand on donne des indications.
Yön tarif ederken, "dümdüz git" demezsin "doğru git" dersin.
Montre-lui le chemin.
Kalbine yön de vermelisin.
Je peux survivre à la tempête.
Fırtınaya ben yön veririm.
Quand on a une dérive perceptive, la sensation de la direction est altérée.
Vertigoya ( pilotlarin yükseklik korkusu ) girdiginde yön algilarin degisir.
La légende dit qu'il a dirigé la bataille lors de la dernière grande Guerre du Temps.
Efsaneler, son Zaman Savaşı'nda savaşa yön verdiğini söyler.
{ \ pos ( 250,200 ) } Si l'épidémie s'est stoppée net, comment a-t-il pu tomber malade?
Eğer salgın ilerlediği yön üstünde durduysa, o hastalığı nasıl kaptı?
Nous savons tous... que le nombre d'anormaux est en pleine augmentation, et il nous suffit de trouver quelqu'un pour les diriger.
Biliyoruz ki anormaller yükselişte. Ve şimdi, onlara yön gösterecek birisine ihtiyacımız var.
Serpents tigre n'avez pas ceux noyaux sensibles à la chaleur que les serpents à sonnettes ont de sorte que ces chasseurs aveugles doit être guidé entièrement par leur langue fourchue.
Kaplan yılanlarının, çıngıraklı yılanlarda olduğu gibi ısı dedektörleri yoktur. Bu nedenle, bu kör avcılar tamamen çatal dişlerine güvenerek yön bulmak zorundadır.
C'est un superbe appareil goniométrie.
Müthiş bir yön bulma mekanizması.
Vous devez chercher Yon Rha.
4 yıl önce emekli oldu.
Vous ne pouvez plus contrôler leur vie, à chaque fois, vous empirez les choses.
Artık hayatlarına yön veremezsin. Buna her kalkıştığında işleri iyice berbat ediyorsun.
Le vent tourne...
Rüzgar yön değiştirir.
Hein, vous voyez.
Tabii, gemiye yön verin, anlarsınız ya.
Aucun sens de l'orientation.
Yön duygusu hiç yoktur.
Mais je te le dis : si cette liaison ressemble à ce que j'imagine, tu files droit dans le mur.
Ve sana şunu söyleyebilirim ki, bu ilişki düşündüğüm gibiyse, bilinmeyene doğru tek yön biletin var.
Le vent a tourné.
Rüzgâr yön değiştirdi.
Flash spécial.
Kasırga yön değiştirerek uzaklaşmaktadır.
Tu as une chance de faire ta propre enquête. Dans tes sentiments.
Bu ise hislerine yön vermek için bir fırsat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]