Translate.vc / французский → турецкий / Zor
Zor перевод на турецкий
63,283 параллельный перевод
Difficile de résister à la jouissance.
Neyin iyi hissettiğini savaşmak zor.
C'est dur de voir les gens mourir.
İnsanların ölmesini izlemek çok zor.
Donc c'est un peu difficile de me tuer en ce moment.
Yani şu an beni öldürmek çok zor.
- Ce n'est pas difficile.
- Zor değil.
"Je sais que c'est difficile pour toi, et je t'aime énormément."
Bunun senin için çok zor olduğunu biliyorum. Seni çok seviyorum.
Amit file un mauvais coton.
Amit zor bir zamandan geçiyor efendim.
De toutes mes forces.
Gerçekten zor.
Parfois, nous devons faire des choix difficiles, mais toujours pour le bien de nos enfants.
Fakat bazen zor seçimler yapmak zorunda kalıyoruz. Ama daima çocuklarımız için doğru olanı yapmak istiyoruz ; doğru ya da yanlış olsun.
Elle est dans une mauvaise passe.
Zor zamanlar geçiriyor.
- C'est dur d'être célibataire ici.
- Ama burada yalnız olmak zor.
J'ai des courbatures.
Burada uzanmak çok zor.
Vous avez traversé une sacrée épreuve.
Oldukça zor zamanlar geçiriyorsunuz.
Tu me mets dans une situation difficile.
Beni zor bir duruma soktu.
Pourquoi me mets-tu toujours dans des situations difficiles, Caleb?
Neden beni hep zor durumlara sokuyorsun Caleb?
Je suis sûre que c'est dur pour toi aussi.
- Sana da zor geliyordur eminim.
Ça va faire beaucoup pour lui.
Kavraması zor olacak onun için.
- On m'entend pas comme ça. - C'est faux.
Bu şekilde konuşursan fısıltıdan bile daha zor duyulur.
Les temps sont durs pour ma famille.
Kanal 7, bir şey sorabilir miyim? Gördüğünüz gibi ailem için zor bir zaman.
Tu sais à quel point ce serait dur de jouer les morts?
Sahte ölüm hazırlamanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun?
Arranger une telle visite est dur. Très difficile.
Böylesi bir ziyaret ayarlamak zor.
Ces gens en ont après moi car... ça va être dur à croire, en fait, je suis agent secret.
Bu adamların benim peşimde olmasının sebebi buna inanmak zor olacak biliyorum ama ben aslında gizli bir ajanım.
Elle est différente, mais c'est dur d'être la nouvelle.
Biraz sıra dışı olduğunu biliyorum ama burada yeni olmak zor, tamam mı?
C'est dur de s'en souvenir quand c'est à toi que papa a tout laissé.
Babam her şeyi sana bırakmışken bunu unutmamak biraz zor oluyor.
C'est une grande décision.
Bu zor bir soru.
Tu vois, ce n'était pas compliqué.
Gördün mü? O kadar da zor değildi.
C'est difficile d'en parler.
Bu konuda konuşmanın zor olduğunu biliyorum.
Que c'est difficile d'être roi.
Kral olmak ne zor.
J'en ai à peine eu assez pour faire l'anti-venin.
Panzehiri zar zor yapabildim bununla.
Vous avez eu du mal à avoir un rendez-vous?
Siz de mi? Randevu almak zor muydu?
Ça a dû être difficile.
Zor görünüyor.
Juste... que c'est dur d'aller mieux.
Sadece... İyileşmek zor.
- Difficile à croire, je sais.
- İnanması zor biliyorum.
Je ne veux pas vous mettre mal à l'aise... mais on sort de l'hôpital.
Ben... Sizi zor durumda bırakmak falan istemiyorum... Ama biz bakımevindeniz.
Accepte la dure réalité et tu pourrais avoir une vie incroyable.
Bazı zor gerçeklerle yüzleşirsen inanılmaz bir hayatın olabilir.
C'est trop dur à regarder.
Bunu izlemesi çok zor.
La partie difficile.
Zor kısma.
Je suis un vivre intensément-mourir jeune-laisser un corps magnifique.
Zor yaşayıp genç ölerek geriye güzel bir ceset bırakırım.
Joe va mal le prendre.
Joe için kabul etmesi zor olacak.
Je dois prendre ce boulot. Je sais que c'est une décision difficile pour toi.
Senin için zor bir karar olduğunu biliyorum tamam mı?
Je ne supporte pas de l'avoir blessée.
Ona zarar verdiğimi düşünmek bana zor geliyor.
De toute évidence, c'est une période difficile.
Çok açık ki zor bir zamandan geçiyoruz.
Le plus dur...
En zor şey...
C'est visiblement une période stressante pour toi, comme pour nous tous, et j'en suis désolé.
Biliyoruz zor bir zaman senin için, ki bizim için de öyle, ve bunun için de çok üzgünüm.
Pourquoi c'est si compliqué?
Zor olan nedir?
Un orphelin qui a lutté pour sortir du système de famille d'accueil.
Sosyal hizmetlerde geçen zor bir hayattan sonra, kendi çabasıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Ça ne devrait pas être dur de trouver une blanche avec des tresses africaines.
Saçları sıkı örülü beyaz bir kızı bulmak çok da zor olmasa gerek.
Poséidon a ceci d'astucieux qu'il n'a pas de réseau, et c'est pour ça qu'il est si difficile à trouver.
Ve Poseidon'un zekiliği de, bütün bunları bir ağı olmadan yapması bu yüzden onu bulmak çok zor.
Je pourrai pas, je dîne chez les Faitelson.
Cuma günü zor. Faitelsonlarla yemek yiyeceğim.
C'est dur.
Ne kadar zor olduğunu biliyorum.
- Pas facile, comme boulot.
- Zor iş.
- Ça a un prix.
Çok zor.