Translate.vc / французский → турецкий / Éros
Éros перевод на турецкий
441 параллельный перевод
Éros au carquois de luxure, viens sur terre!
Sezar, onun yüce ruhu ile ve Eros, binlerce çekici yönü ile, dünyaya geldiler.
Éros me protège. Á force d'intrigues, je suis devenu le patron de la ville.
Dolandırıcılığım ve karaborsacılığım beni bu şehrin efendisi yaptı.
TEMPLE D'ÉROS ORGIE ANNUELLE AVEC BUFFET
EROS'UN TAPINAĞI SENELİK ALEM VE AÇIK BÜFE
Demandons à Caladonia d'exécuter sa danse du temple fort érotique en honneur à Éros.
Caladonia, Eros'un şerefine, erotik tapınak dansını yapsın.
Et voici le temple d'Éros!
İşte Eros tapınağı.
Éros, Éros, ici!
Eros, Eros, buraya gel!
Éros, pourquoi il a le droit?
Nasıl oluyor da Eros'a izin veriyorsun?
Éros est un chien.
Eros bir köpek.
Tant que la bienveillance des dieux... me laissera la force et le goût. Et tant que ta jeunesse indulgente y consentira Je serai toujours ton amant reconnaissants petite nymphe.
Tanrılar bana güç ve beğeni bahşetmeye devam ettiği ve senin de düşkün genç bedenin razı olduğu sürece senin müteşekkir sevgilin olacağım küçük perim ve kol kaslarım da son nefeslerine kadar Eros'un zaferini methedecekler.
- C'est votre chance.
Evet Eros, işte sana büyük fırsat.
Enlevez ce rouge à lèvres, vous ressemblez à Cupidon.
Yerinde olsam, dudağındaki o ruj lekesinden kurtulurdum. Seni küçük bir Eros gibi gösteriyor.
Si Park Avenue savait qui est son véritable prince charmant, tout le monde se gausserait.
Eğer Park Bulvarı'ndakiler, onun gerçek sevgilisini bilseydi... herkes şaşkınlıktan küçük dillerini yutardı. Eros, garip yerlere el atıyor ya da her neyse işte...
Aux oiseaux, je tendrais les mains. Cupidon serait mon copain.
Serçelerle konuşurdum Eros'la dost olurdum
Il chantait : " Mam'selle Moineau Mon coeur ne fait qu'un saut
kırlangıça dedi ki : "bayan kırlangıç, Eros'un aşk okuyla vuruldum kafesimi benimle paylaşır mısınız?"
le nouvel opéra de Julian Craster dont la seule œuvre connue est la partition des "Chaussons Rouges".
Bu gece, tek bilinen çalışması Kırmızı Ayakkabılar'ın partisyonu olan İngiliz besteci Julian Craster'ın yeni operası Eros ve Psyche'nin ilk gecesi.
Je moi voici Eros Ramazooti, un soldat spatial d'une planète de votre système.
Ben Eros, Sizinle aynı galakside yer alan bir gezegende askerim.
Et qu'avez-vous fait de tout ce temps perdu, Eros?
Peki aradan geçen zamanda neler yaptınız, Eros?
J'ai retiré deux vaisseaux de votre flotille.
İki geminin komutasını senden alıyorum Eros.
Il faut que vous continuiez votre mission seul, Eros.
Bu göreve yalnız devam etmen gerekiyor.
Vous devez faire preuve d'un peu plus d'efficacité avant que du temps supplémentaire, de l'énergie ou des vaisseaux, vous soient alloués.
Ve sen Eros, eğer daha çok zaman, enerji ve gemi istiyorsan Önce operasyonun başarılı olacağını göstermelisin.
Vous êtes un optimiste Eros.
Yaşayan Dünyalıları henüz ele geçiremedik!
Je suis colère, Eros, très colère.
Bu konuda birşeyler yapılmalı.
Eros, après ça, le peuple de la Terre nous craindra.
Eros, dünyalılar bizi tehdit eden şeyi gerçekleştirmeye giderek yaklaşıyor.
Eros, va-t-on devoir les zigouiller? - Oui.
- Eros, onları öldürmek zorunda mıyız?
- C'est pas bien, ça, Eros.
- Evet. Yazık olacak.
- Tu es si excessif, Eros.
- Her zaman haklısın, Eros.
Arrête de faire le kéké Eros, je lance le vaisseau dans une minute!
Dayan Eros, gemiyi harekete geçirmek üzereyim!
Eros!
Eros!
Eros, notre lune de miel est compromise!
Eros her şey yanıyor! Haydi, uyan Eros!
Réveille-toi, on dirait bien que les bournifles cramotent!
Eros, Eros, kendine gel, kalk!
Secoue ton petit cul mon chéri, on va se calciner le museau!
Eros! Eros uyan, Eros!
Au feu! Eros!
Yangın!
Aaaaaaaaah!
Eros!
Eros est mort!
- Aşağıda Eros, yukarıda Mars!
Vive Mars!
- Aşağıda Eros, yukarıda Mars!
Je suis frappé par les balles de l'amour.
Eros'un şimşeği çarptı beni.
Je suis tout-puissant, tu sais.
Hiçbir kapı kapanmaz bana. Eros beni korur ve daima bana arkadaşlığının dayanıklılığını verir.
Amour, amour, Ies chiens sont lâchés, ils galopent dans Ie coeur de Claude.
Eros, Claude'un kalbini ele geçirdi.
La "Chambre d'Eros".
Aşk Tanrısı odası.
La "Chambre d'Eros" paraît-il.
Evet. Aşk Tanrısı odası. Öyle demişti, sanırım.
Pas dans la "Chambre d'Eros".
Aşk Tanrısı odasında olmaz!
Eros t'a abandonné et voilà que surgit la mort lugubre.
Aşk Tanrısı seni terk etti. Ölüm önünde yükseliyor.
Et un vieux bout de capote m'a fait entrevoir les nuits d'amour qui sont devant nous.
Kullanılmış bir prezervatif bizden önceki ateşli Eros gecelerini... düşünmemi sağlıyor.
Ça me fait beaucoup de peine que vous m'aimiez moins que ça.
Dudakları kırışıkmış ve Eros'un yayı gibi görünürmüş.
D'après le magazine Eros :
Magazin dergisi Eros'un ifadesiyle.
Pourquoi pas le cerveau de la planète Arous!
Tabi, ya da Eros gezegeninden bir beyin.
Jouer les cupidons, c'est romantique.
Eros'u oynamak romantik aslında.
- Eros plus fort que la mort!
"Eros ölümden daha güçlüdür!"
" Puis-je faite comme eux D'Eros et de poussière Affligée comme eux De négation et désespoir
Ben de onlar gibi aynı inkâr ve çaresizlikle kuşatılmış aşk ve tozdan ibaret miyim bir tasdik alevi göster.
Après des jours à dériver en mer,... je me suis retrouvé sur l'île d'Eros.
Günlerce denizde sürüklendikten sonra kendimi Eros'un adasında buldum.
Et ce n'était donc pas vraiment insensé... qu'on se retrouve ensemble dans cet avion... qui volait vers l'île d'Eros.
Ve bu yüzden kendimizi Eros adasına uçan bir uçakta bulmamız o kadar da delice değildi.