Ê перевод на турецкий
41 параллельный перевод
On prend un rat, on le met dans une cage à deux compartiments, c'est-à-dire dont l'espace est séparé par une cloison dans laquelle se trouve une porte, dont le plancher est électrifiê,
# Kapısı olan bir paravanla ikiye bölünmüş... #... iki bölmeli bir kafesin içine... #... bir fare konulur. # Zemine ara sıra elektrik verilmektedir.
- C-o-u-r-g-ê-t-e.
- D-ı-r-a-j-e.
Geignard ou non, il m'est tout dévoué... et mieux équipé pour me combler de volupté que vous ne l "'ê " tes en cet état d'humeur.
Mızmız ya da değil, tamamen bana sadık. Ve bana mutluluk ve zevk verme konusunda... sizin şu halinizden... çok daha başarılı olduğu bir gerçek.
Redevenez l "'ê " tre charmeur que vous étiez et je vous convierai bientôt.
Eğer eski çekici halinize dönerseniz... gelecek hafta bir gece sizi çağırabilirim.
Elle expliqua que son nom risquait d "'ê " tre ridiculisé à jamais à cause de cette phrase.
Ona ününün tehlikede olduğunu ve bundan böyle herkesin... alaycı bir şekilde onu bu cümleyle hatırlayacağını anlattı.
N "'ê " tes-vous pas fatigué de brutaliser les femmes?
Kadınlara zorbalık etmekten yorulmadınız mı hala?
Permettez-moi d "'ê " tre sceptique quant à ce que vous dites.
Onun hakkında söyleyeceğiniz her şeye... şüpheyle yaklaşmamı normal karşılarsınız herhalde.
Depuis lors, ma vie n'avait plus de raison d "'ê " tre.
Ama o günden beri hayatımın anlamı kalmadı.
Juste du caf ê.
Ben kahve alayım.
Du caf ê.
Kahve.
C'est le pire caf ê...
Hayatımda içtiğim en kötü...
Il y a du caf ê?
Burada kahve var mıdır?
Il n'y a pas de caf ê?
Kahve var mı, yok mu?
c'est une tache de caf ê laissée par M. Garibaldi.
O sayfa Bay Garibaldi tarafından lekelendi.
"Vous" ê "tes l à?"
Hala oradasınız değil mi?
On ne peut pas faire ça quand on garde un b-a-i-b-ê!
Bir "B-E-B-E-Ğ-E" bakarken, "S-E-K-S" yapamazsınız!
Mê-ê-ê-ê!
Me-e-e-e!
- Mê-ê-ê-ê.
- Me-e-e-e.
Appelle Mê-ê-ê-ê tout de suite et viens ici.
Hemen Keçi'yi ara ve buraya gelin.
Il y a une chance pour que tu puisses sortir de prison et ê tre un p ére pour ton fils.
Hapse girmeyip çocuğuna babalık yapmak için hala bir şansın var.
C'est en partie de ta faute d'ê ^ tre sorti avec la mort incarnée.
Siktiğimin ölüsüyle çıkmaya kalktığın için sen de suçlusun.
Et... et je suis tellement honoré que tu me veuilles pour ê-être...
Nikâhınızı kıymaktan onur...
Je peux t'aider à amener Hope à Hayley si tu veux.
Istersen Hope'u Hayley'ê götürmene yardim edebilirim.
Content d'ê tre de retour.
Geri dönmek güzel.
Je n'ai peut-ê tre pas été clair.
Galiba iyi ifade edemedim.
Vous ê tes à notre service.
Kiralık yardımcılarsınız.
Comment ê tes-vous installés?
Güvenlik önlemleriniz ne?
On n'est pas censés ê tre ici.
Burada olmamamız lazım.
Vous n'ê tes pas les premiers secours.
Acil yardımla yükümlü değilsiniz.
Vous ê tes le dernier recours.
Siz son çaresiniz.
Oh, ça n'a pas de prix d'ê tre en paix avec sa conscience.
Kendinle barışık yaşamanın bedeli olmaz.
Qui ê tes-vous?
Kimsin?
On est peut-ê tre en sécurité.
Onları tanımıyoruz. Güvende değiliz.
Qui ê tes-vous?
Kimsiniz?
Vous ê tes dans mon monde à présent.
Artık benim dünyamdasın.
Vous ê tes de Delta?
Delta birliğinden misiniz?
C'est censé ê tre un numéro de téléphone.
Bunun bir telefon numarası olması lazım ama değil.
Quand peuvent-ils ê tre ici?
Tamam. Ne zaman? Buraya ne zaman gelebilirler?
Une couverture double ne fait pas peur à Alonzo Cooley.
Çifte markaj Alonzo Cooley'ê işlemez. Bu doğru.
Tofsi, Dadoo, UnderZero, Batefer
Font color = # 4096d1 - = Ææàãğü × öä " × é = - · òë £ º ¸ öèëid ğ £ ¶ ô £ º ¸ öèëid ê ± ¼ äöá £ º ² ı ¸ ù å ® â ¼ öæ £ º ¸ öèëid / font
Vous n'ê... on est pas des terroristes.
Dedim ki... Efendim. Hanımefendi.