Brand перевод на турецкий

"Apresento-lhe Patsy Brand."

Bayan Patsy Brand ile tanışın... Virginia Valli

Não faz ideia, Menina Brand, como é vazia e solitária a vida lá fora...

Oradaki hayatın ne kadar boş ve yalnız olduğu hakkında bir fikriniz yoktur bayan Brand...

Qual era a palavra, Mr Brand?

Kelime neydi bay Brandt?

Desculpe-me, Mr Brand.

Afedersiniz. Bay Brandt?

O Billy Brand atirou no pastor!

Billy Brand, Rahibi vurdu.

Aqui está o Billy Brand!

İşte Billy Brand.

- Que tal a Lucy Brand?

- Lucy Brand'a ne dersin?

Eu não estou vendo ração de gato marca Courry.

Bir tane bile Curry Brand kedi maması kutusu göremiyorum.

- Ração Courry para gato.

- Curry Brand kedi maması.

C-O-U-R -...

Curry Brand. - C-O-U-R...

Então eu fui preparar a ração favorita, marca Courry.

Bu nedenle onun sevdiği kedi maması. Curry Brand'i hazırlamaya gittim.

E os filhos da puta não tinham.

Oradan Curry Brand kedi maması almak istedim, onlarda da Curry Brand kalmamıştı.

Ração Courry para gatos? - Sim, tens alguma?

- Curry Brand kedi maması mı Marlowe?

I'm a-gonna begin a brand-new day

* Başlayacağım yepyeni bir güne *

Os nossos convidados são Max Renn, o polémico director do canal 83, a vedeta da rádio Nicki Brand, e o profeta da comunicação, Professor Brian O'Blivion.

Rena'nın konukları Kanal 83'ün tartışmalı başkanı Max Renn radyo karakteri Nicki Brand ve medya elçisi Profesör Brian O'Blivion. Başla Rena.

Voltaremos à Nicki Brand e ao programa Resgate Emocional dentro de momentos.

Az sonra, Nicki Brand'la Duygusal Kurtarma Şovu devam edecek.

- Que a Nicki Brand não está a trabalhar para eles.

- Nicki Brand'ın onlarla işi olmadığını söylediler.

Eles mataram a Nicki Brand.

Nicki Brand'ı öldürdüler.

Obrigado, Brand.

Sağ ol Brand.

Eu mato-te, Brand!

Seni öldüreceğim, Brand!

Depois tu vês!

Yanılıyorsun Brand. Bu olmayacak!

Brand, mãe...

Merhaba Mikey. Adım Brand, anne.

Brand, se é ataque de asma, não o quero à chuva.

Brand, astımı tutarsa yağmura çıkmasını istemiyorum.

Até onde consegues esticar isso?

Brand, onu ne kadar uzatabilirsin?

Olhem o Brand.

Brand geliyor.

Queres boleia, Brand?

Brand, seni bırakalım mı?

Dá-lhe lá mais uns minutos.

- Brand, onlara birkaç dakika ver. - Kardeşini dinle.

Eu não quero ver, Brand...

Görmek istemiyorum.

Vá, mete-lhe a língua.

Haydi Brand, dilini çıkar.

O Brand é tão amoroso.

Brand bana çok şekerdi.

- Cuidado!

- Brand, dikkat et!

Aonde vais, Brand?

Brand, nereye?

O Brand usa aparelho nos dentes?

Brand'in teli var mı?

Cuidado, o Brand estava num buraco aqui...

Dikkat et. Bir delik var, galiba.

- Espera!

- Brand, bekle!

- Está tudo bem, Brand.

- Her şey yolunda Brand.

- Brand!

- Brand!

Não podemos deixar o ouro, é o nosso futuro.

Brand, gidemeyiz. O kadar altını bırakamayız. O bizim geleceğimiz.

Não faz mal, tu e o teu irmão voltaram a salvo...

Önemli değil. Sen ve Brand, annen ve benim yanıma döndünüz.

Hoje, o senhor Brand disse que sou o Peter Pan mais preparado e elegante... com quem ele teve o privilégio de trabalhar.

Bugün, Bay Brand benim şimdiye dek birlikte çalışma ayrıcalığına eriştiği en hazır ve seçkin Peter Pan olduğumu söyledi

- Olá, senhor Brand.

- Selam, Bay Brand.

E se pudesse dar uma espreitadela à nossa carrinha... veria, senhor Brand, que não sou o tipo de pessoa com quem se deve meter agora.

Ve arabamıza bir göz atacak olursan... Bay Brand, şu anda bulaşmak isteyeceğin son kişiyim.

- Senhor Brand?

- Bay Brand?

As botas são "Circle Brand", uma marca muito rara.

Çizmeler Circle marka, iş amaçlı.

# I bought you a brand-new Mustang

# Sana yepyeni bi Mustang aldı

Ou vês-te na Sybil Brand três semanas antes do defensor nomeado ter tempo para ti.

Aksi takdirde üç hafta Sybil Brand'de kalacaksın. Ta ki eyalet sana bir avukat bulana kadar.

* Em yourheart é uma canção com um novíssimo...

# In your heart's a song # with a brand-new...

Os Brands vêm cá jantar amanhã à noite.

Brand'ler yarın akşam yemeğe gelecekler.

Caso contrário, estará lá dentro antes de o Estado lhe conceder um.

Aksi takdirde üç hafta Sybil Brand'de kalacaksın. Ta ki eyalet sana bir avukat bulana kadar.

A água era a melhor e o leite teve de ser da marca "Cow".

"Süt Cow Brand sütünden olmalı."

Essa merda é toda igual.

- Curry Brand.