Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Brando

Brando перевод на турецкий

631 параллельный перевод
Fui muito brando contigo, mas isso resolve-se.
Sana karşı çok yumuşak oldum. Ama artık bu son bulmalı.
Achas que o Manuel é brando com o miúdo?
Manuel çocuğa yumuşak davranıyor sanıyorsunuz, ha?
O exército está muito brando, hoje em dia.
Günümüzde ordu çok yumuşak.
- Não seja brando, Matthews.
- Kabul et, Matthews.
O leão de Dan é brando como um cordeiro, O leão?
Dan'ın aslanını koyun gibi kırkmışlar!
Se aquele cavalo soubesse que estava montando por um prémio, seria mais brando.
Ödül olarak bunun için bindiğimi bilseydi, at bu kadar sert olmazdı.
És bastante rápido com essa arma, rapaz, mas és muito brando.
O silahı çok hızlı kullanıyorsun ama uysalsın.
Avisei-te que eras muito brando.
Sana çok uysal olduğunu söylemiştim.
Deixá-los descascar-me a pele numa fogueira em lume brando?
Beni ateşin etrafına bağlayıp öldürselermiydi yani?
Quisera Deus que meu coração fosse de pedra, como é o de Eduardo, ou que o de Eduardo fosse brando e misericordioso como é o meu.
Keşke ben de yufka yürekli, hassas biri değil Edward gibi taş yürekli olsaydım.
Quem mais poderá tornar brando o coração do Faraó?
Değil mi? Firavun'un kalbini başka kim yumuşatabilir?
As coisas não ficam mais fáceis para ti, com ele mudado e brando?
Değişmiş ve yumuşak hali senin için daha kolay değil mi?
Estás a tornar-te brando, era isso que ele estava a dizer.
Yumuşuyorsun, o da öyle diyordu.
Ele que não me ponha à prova, ou descobrirá quão brando sou.
Beni zorlamasa iyi olur yoksa ne kadar yumuşak olduğunu görür.
Acharam que Deus era brando.
Tanrı'yı kolay sanıyorlardı.
Olha o que lhe aconteceu por pensar que o pai era brando.
Babasının kolay lokma olduğunu düşündüğü için düştüğü duruma bak.
Por vontade de Deus, não sou brando.
Şükürler olsun kolay lokma değilim.
Como se mos estivessem a assar em fogo brando.
Sanki biri onları kısık alevde ızgara yapıyor gibi.
Disseram que fui muito brando consigo.
Çok müsamaha gösterdiğimi söylüyorlar.
Que és o Marlon Brando.
Marlon Brando olduğunu.
É pegar em dois habitués, fazê-los crer que agradam um ao outro e cozer em lume brando ;
iki sıradan insan al, onları birbirlerini sevdiklerine inandır,.. .. ve kaynamaya bırak..
Geraldine Page, Helen Hayes, Jason Robards, Marlon Brando. E, agora, Riggan Thomson.
Geraldine Page, Helen Hayes Jason Robards, Marlon Brando ve simdi de Riggan somson.
Mas me dá igual. Embora... embora fora Marlon Brando, daria-me igual!
İsterse Marlon Brando olsun, umurumda değil.
Significa que és brando.
Bu seni yumuşak yapar.
Agora que estamos quase a chegar ao nosso destino... Por que não tenta ser mais brando consigo e com os seus homens?
Yolun sonu görünmüşken neden kendini ve adamları biraz gevşetmiyorsun?
" O meu desejo de te agradar, César, é muito brando
Seni memnun etme arzum, Sezar Çok az
"O meu desejo de te agradar, César, É muito brando..."
"Seni memnun etme arzum, Sezar Çok az..."
Seja brando com ele.
Fazla sert davranmayın.
Não têm fim... porque você foi muito brando.
Sonu gelmez, çünkü... sen çok yumuşak huylusun.
Não correrei o risco de parecer presunçoso... quando todos os homens sabem que sou humilde e brando?
Kibirlilik etmiş olmaz mıyım? Halbuki herkes ne kadar alçakgönüllü ve mütevazi olduğumu bilir.
Sim, brando.
Evet, mütevaziyimdir.
Aceitai meu jugo sobre vós e aprendei comigo... pois sou dócil e humilde de coração... e encontrareis descanso para vossa alma... pois meu jugo é brando, e leve é o meu fardo.
Boyunduruğumu yüklenin ve benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece ruhunuz rahata kavuşur.
Parece com o de Marlon Brando.
Marlon Brando'ya benziyor.
O nariz de Marlon Brando.
Marlon Brando'nun burnu.
Sim, por causa do Aragon. Se o P.C. francês está mais brando é por causa do louco do Elsa.
Aragon'a gelince, Komünist Parti gevşediyse eğer bunun müsebbibi Elsa'nın delisiydi.
Olha para o filho da Mrs. Brando, aqui do lado.
Bayan Brando'nun oğluna bak.
É a primeira vez, por favor seja brando comigo.
Bu ilk. Lütfen bana nazik davranın.
Esse juiz não é brando.
Yufka yürekli bir yargıç değilmiş.
- Mr. Brando.
- Bay Brando.
Querer ser Marlon Brando é pura vaidade.
Bir Marlon Brando olmayı istemek kibirliliktir.
Além de que, mesmo o Marlon Brando é uma espécie de epifenómeno.
Ayrıca, Marlon Brando bile bir tür yardımcı unsur.
Acho que foste muito brando com ela, Charles.
Hiç çocugun üzerine gitmedin Charles.
Que se lixe o Marlon Brando.
Marlon Brando'nun canı cehenneme.
Marlon Brando?
Marlon Brando mu?
Por exemplo. Um pequeno Marlon Brando!
Mesela ben kısa bir Marlon Brando'yum!
A "Educação Sentimental", de Flaubert. Marlon Brando, Frank Sinatra. Aquelas maçãs e peras incríveis de Cézanne.
Flaubert'in "Duygusal Eğitim" eseri Marlon Brando, Frank Sinatra inanılmaz adamlar...
Bem, eu espero que sim, porque eu planejo ser muito brando comigo em certas categorias.
Umarım öyledir çünkü bazı konularda kendime çok hoşgörülü olmayı plânlıyorum.
O Marlon Brando comia as palavras.
Marlon Brando da kelimeleri yutardı.
Vivem num mundo brando, onde nada é tão duro como pedra, aço ou betão.
Narin bir dünyadadırlar, hiçbir şey taş, çelik, beton gibi sert değildir.
Tens receio que me torne mais brando.
Yumuşuyor olduğumdan korkuyorsun.
É o seu coração. É demasiado brando.
O senin karaciğerin değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]