Translate.vc / португальский → турецкий / Cafeteria
Cafeteria перевод на турецкий
97 параллельный перевод
- Diretor, eu sou o dono da cafeteria.
- Yönetmen, ben kafenin sahibiyim.
Sim, esta na cafeteria.
Uh, evet, evet. Onu cafede gördüm, Jerry.
Vá à estação, compre uma passagem de volta me espere nesta cafeteria.
Otobüs istasyonuna git, eve dönüş bileti al... ve sonra beni o kafede bekle.
Provavelmente algo que eu comi na cafeteria do hospital.
Hastanenin kafeteryasında yediklerimdendir.
Olá, ouça, o que aconteceu o ancião na cafeteria?
Hey. Kafeteryada o yaşlı adamla ne oldu?
Então não irá à cafeteria por última vez nem te despedirá de ninguém, somente um até mais tarde e que vá bem?
Son bir yemek, ya da kimseyle vedalaşmak yok mu. Sadece "Görüşürüz, hayatını yaşa" mı?
Ela me agarrou na cafeteria e disse "Said, Estou pronta!"
Beni kafeteryaya kapadı ve "hazırım Said!" dedi.
por que pediu que lhe tirem da cafeteria... para ir cuidar de um montão de maricas?
Neden kafeteryadan ayrılıp... bir avuç ibneyle ilgilenmek istedin?
- Falei com o William Giles... que estava na cafeteria quando Hughes foi apunhalado... e ele sustenta...
- William Giles ile konuştum... Hughes bıçaklandığında yemekhanedeymiş... ve iddiası...
Assassinado na cafeteria.
Yemekhanede öldürüldü.
Váis à cafeteria e dás-lhe isto!
Cafeye git ve bunu ona ver!
Tem uma cafeteria no andar de cima.
Altımızda bir cafe var.
- Cafeteria do primeiro andar.
- Birinci kattaki kafeteryadayım.
- A semana passada acabaram na cafeteria nossos dados de infecções urinárias.
- Geçen hafta idrar yolları enfeksiyonu olanlar yemekhaneye gitmiş.
A cafeteria não está aberta às duas da manhã de modo que terá que abandonar o edifício para comer algo.
Kafeterya gece ikide açık değil. Bu yüzden yemek için binadan ayrılmak gerekiyor
Têm cafeteria?
- Kafeteryanız var mı?
- Na cafeteria. Onde se não?
- Kafeterya.Başka neresi var ki?
Esqueci-me de te agradecer que fizesse que me pusessem na cafeteria.
Sana teşekkür etmeyi unuttum adamım, beni mutfağa aldırdığın için. Burası müthiş.
A cafeteria está preparada para a conferência regional.
Yemekhane bölgesel konferans için hazırlandı.
O jantar é às 6 : 00 na cafeteria e depois, à cama.
Akşam yemeği saat altıda kafeteryada. Ondan sonra uyku zamanı.
- Na Cafeteria. - Que tal a saturação?
Kafeteryadaydım.
Então tenho um problema, porque esta cafeteria é criminal.
O zaman başım dertte. Çünkü kafeterya çalışanları korkunç.
- Ou em Radiologia ou na cafeteria.
- Ya radyolojide ya da kafeteryada.
O cenário está na cafeteria.
Sahne yemekhanede.
O reasignará à cafeteria.
Onu yemekhaneye veriyor.
Meus moços não são muito bons para cozinhar, mas quando chega o final do dia, limpam bem essa cafeteria, o asseguro.
Bizim oğlanlar... yemek pişirme işinde iyi değiller, ama günün sonuna geldiğimiz zaman adamım, yemekhaneyi temizliyorlar, gerçekten.
Schibetta está no psiquiátrico, Urbano, no buraco, e os sicilianos já não dirigem a cafeteria.
Schibetta psikiyatride, Urbano delikte, ve Sicilyalılar artık yemekhaneyi işletmiyorlar.
Encontrei-o numa cidade do Texas alguns anos atrás... a morar na lixeira de uma cafeteria.
Birkaç yıl önce Teksas'da bir kasabada bulmuştuk. Kafenin çöplüğünden yiyordu.
Não é preciso fazer desordem na cafeteria com as pessoas.
Salondakileri rahatsız etmeyelim.
É tudo verdade... - o que disseste na cafeteria?
Salonda söylediklerinizin hepsi doğru mu?
E quando cresceres, embora possas escolher os teus chapéus, não podes escolher os ingredientes das almôndegas da lancheira.
- Büyüdüğünde şapkaları seçebiliyor olsan da - Cafeteria'da ki köfteleri seçemezsin
Se precisares de mim, estarei na cafeteria.
Bana ihtiyacın olursa, kahve odasında olacağım.
"Erik Riden, da Universidade de Whaler, em Newark em reportagem na New Student Cafeteria para a WXLY."
Waller Üniversitesi'nden Newarklı Erik Riden, Yeni Öğrenci Kafeteryası'ndan bildiriyor.
Então, a tua mãe fez-te panquecas esta manhã e nem sequer sabia que era dia da panqueca na cafeteria?
Yani bugün annenin sana krep yaptığını ama bugünün yemekhanede krep günü olduğunu bilmediğini mi söylüyorsun?
Entretanto, estava prestes a rebentar uma briga no Cafeteria, um badalado restaurante de Chelsea.
Bu arada Chelsea'de şık bir restoran olan Cafeteria'da bir kavga çıkmak üzereydi.
Ela define-se a si mesma como uma mescla de deserto, casualidade, e cafeteria!
Kendini çöl, tehlike ve kafeterya karışımı olarak tanımlıyor.
A cafeteria?
Kahve mekânı?
Na loja de manutenção, ao lado da cafeteria.
Evet efendim. ET mağazasında Kafe tarafından ikinci güvertede.
A cafeteria e os escritórios são aqui.
Kantin ve ofisler burada.
Eu lembro do primeiro dia que você entrou na cafeteria.
Kafeye ilk geldiğin günü hatırlıyorum.
As senhoritas da cafeteria vigiam tudo o que come.
Kafeteryadaki hemşireler yediğin her şeyin hesabını tutuyorlar.
Esta mulher na cafeteria.
Kahve dükkanındaki kadın.
Aquele tipo da cafeteria ligou-me a convidar para sair, e segui o teu conselho, dispensei-o.
Kahve dükkanındaki adam bana çıkma teklif etti ve ben de tavsiyene uyup onu reddettim.
Conheci esse tipo na cafeteria onde vou todos os dias.
Her gün gittiğim kahve dükkanında biriyle tanıştım.
E então são 12 : 00 e você corre até a cafeteria.
Ve sonra saat 12.00 ve cafeye doğru koş.
Podes passar pela cafeteria para te despedires um dia destes.
Bir gün uğrayıp veda yemeği yiyebiliriz.
Por quê não nos encontramos na cafeteria em 20 minutos?
20 dakika sonra kafeteryada buluşmaya ne dersiniz?
Vem para a Cafeteria Gallega.
Cafetería Gallega'ya gel.
- Cafeteria.
Kafeterya.
vem até à cafeteria.
Kafeteryaya gel. "
Cafeteria.
- Kahve dükkanında.