Translate.vc / португальский → турецкий / Cedar
Cedar перевод на турецкий
341 параллельный перевод
- Desligue. O Sr. Cedar é que é, e há dois dias que não o vejo.
Avukat Bay Cedar ve onu iki gündür görmedim.
- Temos de tratar dos jornais.
- Cedar, gazeteleri halletmeliyiz.
- Localizámo-lo, Sr. Cedar.
Yerini bulduk, Bay Cedar.
- Como está? Sou o John Cedar, da Cedar, Cedar, Cedar e Budington, de Nova Iorque.
John Cedar, New York, Cedar Cedar, Cedar ve Budington'dan.
Cedar, Cedar, Cedar e Budington.
Cedar, Cedar, Cedar ve Budington.
- Bom dia, Celia.
Günaydın, Bay Cedar.
- Bom dia, Sr. Cedar.
- Günaydın, Bay Cedar.
- Ligue para a Sra. Cedar.
- Bayan Cedar'ı bağlayın.
Sim, mas é um serviço que a Cedar, Cedar, Cedar e Budington não cobra.
Cedar, Cedar, Cedar ve Budington'ın genelde yaptığı bir hizmet.
Admira-me que o sagaz Sr. Cedar não tenha percebido isso.
Zeki olması gereken Bay Cedar'ın bunu görmemesine şaşırdım.
Lamento, Sr. Hopper, o Sr. Cedar não atende.
Özür dilerim Bay Hopper. Bay Cedar telefonuna bakmıyor.
- Vou ligar ao Cedar.
- Cedar'ı arıyorum. - Zahmet etmeyin.
- Não vale a pena. Sou da firma do Sr. Cedar.
Ben Bay Cedar'ın bürosundanım.
O Cedar é muito esperto.
Cedar çok zeki.
O Cedar dará cabo dele.
Cedar'a karşı şansı yok.
O Cedar quer chegar a acordo.
Cedar anlaşma istiyor.
Ora parece um chimpanzé, ora o Sr. Cedar. Veja Vossa Excelência.
Sonra da Bay Cedar'ın resmine benziyor.
O Sr. Cedar tem razão.
Bay Cedar haklı.
Há dias, li no jornal que o filho do Sr. Cedar se embriagou e quis guiar um táxi com o taxista lá dentro.
Daha geçen sabah Bay Cedar'ın oğlu hakkın bir haber okudum, sarhoş olup, taksici arkada otururken taksiyi kullanmak istemiş.
Quanto às irmãs Falkner, é estranho que o Sr. Cedar as tenha trazido de Mandrake Falls até aqui.
Faulkner kız kardeşlere gelince. Bay Cedar'ın Mandrake Falls'a gidip onları getirmesi çok tuhaf.
Por favor, Sr. Cedar...
Lütfen, Bay Cedar.
Não sei porque é que o Sr. Cedar está tão indignado.
Şahsen Bay Cedar'ın neden öfkelendiğini anlamıyorum.
O Sr. Cedar prefere que eu lho dê a ele e a outros que não precisam?
Bay Cedar ne yapmamı bekliyor? Muhtaç olmayanlara vermemi mi?
O Sr. Cedar e o Sr. Semple não precisam, têm bastante.
Bay Cedar ve Bay Semple'ın bir şeye ihtiyacı yok. Onlarda bol var.
O Sr. Cedar, que está cansado de remar, ou aqueles homens, que se estão a afogar?
Beleş yolculuk isteyen Bay Cedar'ı mı? Yoksa boğulmakta olan bu adamları mı?
Se isto é loucura, enfiem-me num manicómio. Mas não penso que seja e o Sr. Cedar também não.
Bu çılgınlıksa bir kliniğe gönderilmeliyim, ama öyle olduğunu düşünmüyorum, Bay Cedar da öyle.
Providenciei tirar as impressões digitais a algum do seu pessoal em Cedar City.
Her neyse, çalışanlardan birkaçının parmak izi örneğini Cedar City'de hazırladım.
Vamos para Cedar City.
Cedar City'ye doğru gidiyorduk.
Deve haver um banco de sangue em Cedar City.
Cedar City'de bir kan bankası olmalı.
Estou numa cabina telefônica à frente do número 12 da Cedar Road.
Cedar Yolu 12 numaranın karşısındaki telefon kulübesindeyim.
A minha mãe, por exemplo.
Cedar City'deki anneme ne dersin?
Está um carro avariado na Rua Cedar.
Cedar Caddesi'nde çalıntı bir araba var.
Cedar City, Richfield, no Utah, e Denver, no Colorado.
Tüm yolcular otobüse. Cedar City, Richfield, Utah ve Denver, Colorado.
5 Tall CedarRoad, Goose Island, Oregon 97...
5. Cedar Caddesi, Goose lsland, Oregon 97...
O número do Dr. Robert Hume, H-U-M-E, de Tall Cedar Road.
Dr Robert Hume'nin numarası, H-U-M-E, on Tall Cedar Caddesi.
A verificar Dr. Robert Hume, H-U-M-E, em Tall Cedar Road,
Dr. Robert Hume, H-U-M-E, on Tall CedarRoad, kontrol ediyorum....
Não encontro ninguém na lista com nome de Dr. Stephen Falken, F-A-L-K-E-N, de Tall Cedar Road, Goose Island.
Dr Stephen Falken, F-A-L-K-E-N, Tall Cedar Caddesi Goose Island.. Hakkında numara kayıtlı değil.
Onde estou eu e qual é o caminho para Cedar City?
Burası neresi? Cedar City'ye nasıl giderim?
- Ela irá esperar na bilheteria...
- Kızımız babası Cedar Baker'ı...
... por seu papai, Cedar Baker.
... gişenin önünde bekliyor.
Cedar, venha buscar sua filha. - Crash?
Cedar, gel de al şu küçük kızını.
Ensina teatro na escola secundária em Cedar Falls.
Cedar şehrindeki üniversitede tiyatro öğretmeni.
- Numa escola secundária em Cedar Falls.
- Cedar şehrindeki üniversitede.
"At all times let a man be supple as a reed... and not rigid as a cedar."
"Bir adam her zaman bir bambu gibi esnek olmalıdır... bir sedir gibi sert değil."
Doc, 24 com a Cedar, rápido.
Doktor, 24. ve Cedar, çabuk.
A vossa mãe repousa na casa funerária de Cedar Heights, até tudo estar tratado.
Şimdilik anneniz işlemler için Vedar Heights Morg'unda.
Loja de animais do Rudy. Cedar Creek, Califórnia.
Rudy'nin Evcil Hayvanları Cedar Creek, Kaliforniya
Cineteatro State. Cedar Creek, California
Devlet Tiyatrosu Cedar Creek, California
O queijo cheddar mais forte que encontrei.
Bulabildiğim en kokulu çedar peynirini.
Eu, Vincent Thompson, sou o campeão mundial do queijo.
"Ben Vincent Thompson, dünyanın çedar şampiyonuyum."
Gostaria de ter queijo cheddar.
Keşke çedar peynirim olsaydı.